z.1 [FİNAL] ;-;

6.6K 429 691
                                    

[Bu uzun yolculuğun sonuna hoş geldiniz dostlarım... Geçin soluklanın biraz. İçeri girmeden önce ayakkabılarınızı çıkartmayı unutmayın ama, yeni yıkadım her yeri gözyaşlarımla...]

•••

Güzel bir Temmuz öğleni yaşanıyordu Busan'da.

Sıcak hava bunaltmıyor olsa bile tüm hüneriyle gayet güzel terletiyordu. Sahil kenarlarına yaklaştıkça duyulan martı sesleri, kumsalda uçurtma uçuran çocuklar ve sörf yapan insanlarla bir yaz gününe yakışır şekilde ilerliyordu gün. Busan'ın il sınırına yakın bir mesire alanında ise kültür ve topluma aykırı olacak bir düğünün son hazırlıkları tamamlanmaya çalışılıyor, gerginlik her şeye rağmen bastırılıyordu.

"Biri Hoseok'u bulsun. Yine iş yapıyormuş gibi davranıp ortadan kayboldu ibne."

Seok-Jin şık smokininin içinde önce söylenmiş sonra etrafındaki yabancı insanlara mahcupça gülümsemişti. Her zamanki arkadaş ortamlarıydı işte. Jin ve Hoseok bir mıknatısın ters kutupları gibi gözüküyor olsalar bile diğer yandan zıt kutupların birbirlerini çektiği fizik kuralını kanıtlıyorlardı. Jungkook ve Jimin ise-

"Ulan şu ihtişama, şu duruşa şu yürüyüşe bak be! Hayranınım, hayranın!"

Her zamanki gibilerdi işte...

Jungkook takım elbisesinin içinde Jimin'i görür görmez iltifatlara boğmuş, abartmış ve onu yüceltmişti. Önceden de söylediğimiz gibi, aralarında bambaşka bir bağ vardı bu ikilinin. Ve bu bağ pek de sorgulanmaya açık değildi...

"E hani sizin ekürileriniz?"

Hoseok kır alanındaki bir ağacın arkasından çıktığında Jin yerinde sıçrayıp korktu ama yine de diğerlerine bir şey belli etmeden damağına bastırdı baş parmağını. Hoseok ve dengesizlikleriydi işte. Ne denebilirdi ki?

"Namjoon gelir birazdan. Taehyung nerede kaldı?"

"Ji-June huysuzlandı biraz. Tae'de onun gönlünü yapmak için dondurmacıya götürüp öyle gelecekti. O yüzden Jungkook'la geldim ben zaten."

Jin başını sallayıp dostunu onayladı.

Hava harikaydı. "Evlenmek için doğru bir gün seçimi," diye düşündü Jimin. Geldikleri, düğünün olacağı alan şehir merkezinden yarım saatlik uzak bir mesafede olabildiğine yeşil ve sakin bir yerdi. Misafirler titizlikle hazırlanmış kır düğünü konseptine uygun sandalye ve masalara yavaş yavaş yerleşiyorlarken arka plana da sakin bir senfoni eşlik ediyordu.

"Ciddi ciddi evlendiklerine inanamıyorum ya."

Jungkook'un söylenmesine karşın Jimin şampanyasından bir yudum alıp ona döndü.

"Neden ki?"

"Ne bileyim... Çocuklar sonuçta daha. Hevesleri geçince vazgeçerler sanıyordum."

"Herkesi kendin gibi sandığın için oluyor bunlar. Sallama çay seni..."

Hoseok söylenip küçüğünü dürttüğünde Jungkook da onu dürttü ve ikili yersiz bir güreşe tutuldu...

İkisi dövüşüyorken Jin ve Jimin sakin ve yavaş adımlarla dikildikleri gölgelikten rezil olmamak adına uzaklaşmaya başladılar. Arkadaş ortamı böyleydi işte. İnsanı rezil de ediyordu, vezir de.

"Geliyor seninki."

Jin garsonun tepsisinden şampanya kadehini alırken kaş göz hareketleriyle alanın girişini işaret etmişti Jimin'e. Jimin sevgilisini görür görmez elindeki kadehi hızla tepsiye bıraktı ve sırıtarak ona ve kucağında tuttuğu oğluna adımladı.

stuck || vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin