25-M

2.6K 125 29
                                    

Otel lobisini geçip insanlardan uzaklaştıkları anda Taehyung'u sırtına almıştı genç adam. Bir eliyle çocuğun bacaklarını tutarken bir eliyle ise çanta tutuyordu. Buna rağmen en ufak rahatsızlık hissetmiyordu zira Tae kuş kadar hafif bir çocuktu. Onun bu hafifliği beklenmedik bir şey değildi. İncecik belini gören herkes için tahmin edilmesi oldukça kolaydı. Jungkook'un iri cüssesine ise hiçbir etki etmemişti.

''Jungkook, odaya geldik indir artık beni tatlım.'' Ona yansıttığı tüm duyguların yansımasını bu küçük çocukta kendisi için görmeye de bayılıyordu ki ağızından çıkanı durduramadı. '' Tatlın mıyım gerçekten?'' Kulağına gelen neşeli kahkahaya tapma isteğiyle birlikte, istemsizce söylediği cümlenin utancını yanakları da paylaşıyordu. Bu çocuk onu aptala çeviriyordu. Çocuğu sırtından indirirken memnuniyetsizce konuştu.

'' Yanındayken tam bir embesile dönüşüyorum Tae.''

'' Ben çocukken bir teyze bana hep ' Seçimini zengin ve embesil heriflerden yap, elinde oynatıp paralarını yemek için bire birler.' Der.'' Kook'un bozguna uğramış suratı ve gayri ihtiyari çıkardığı Hah sesi Tae'yi kıkırdatırken tekrar konuştu.

'' Yere düşen gururunu al ve anahtarı çıkar artık Jeon.''

genç adam küçük olana dil çıkarıp poposuna minik bir şaplak attı.

'' Baya eğlendin ha, ve anahtar bende değil.''

'' Ne demek sende değil?''

'' Çıkarken sen aldın sanıyordum Tae.''

'' Sikiyim!''

Taehyung'un kaçan keyfi jungkook'un yüzünü düşürürken sevgilisini telkin etmeye çalıştı.

'' Asma hemen güzel yüzünü. Resepsiyona gider hallederiz TaeTae.

----------------

'' Bay Kim çok haklısınız efendim ama gerçekten yapabileceğim bir şey yok. Tüm odalarımız dolu, odanızın yedek anahtarını da bulamadık efendim.''

'' Ne demek yapabileceğimiz bir şey yok! Ne demek tan-''

'' Taehyung tamam. Beyefendi sizde kusura bakmayın lütfen. En azından oda görevlisi bize birer yastık ve yorgan verirse çok mutlu oluruz.''

'' Tabi efendim hemen söylüyorum.''

Yaklaşık yarım saatlik bir tartışmadan sonra sonunda bir çözüm yolu bulunmuştu.

İkiside anahtarı unutunca resepsiyona gidip bildirmişlerdi ancak odanın yedek anahtarı bulunamamıştı. Bu sefer yeni bir oda istemiş, yine hayal kırıklığına uğramışlarıdı çünkü tüm odalar dolu çıkınca Jungkook'un miniği küçük bir yaygara koparmıştı.

Jungkook elinde yorganlarla Tae ise yastıkla otelin çatısına çıkarken küçük olan hala tüm çirkefliğiyle söylenmeye devam ediyordu.

'' İnanmıyorum Kook! inanmıyorum resmen özür diledin adamdan. Tanrım!!''

Çatının tabanına yorganı ve yastığı serdiğinde elindeki diğer yorganı daha sonra üstlerine örtmek için kenara koydu. Derin bir nefes aldı ve ona doğru adımlar attı.

'' Tae~ah sence de biraz kaba olmadı mı hayatım? Adamın elinde değildi ne yapsın? Anlıyorum bugün mental ve fiziksel olarak yorucu bir gündü senin için ama bebeğim herkesin kalbi var ve incitmek çok kötü bir şey. Senin gibi bir kaplana yakışmayan bir şey.''

Tae'nin yumuşayan surat ifadesini görünce gülümsedi. Cümlesine başlamadan önce kendisini haklı bulacağını zaten biliyordu. Onun güzel bir kalbi vardı. Normalde kimseye kıyamazdı. Sadece arada şımarmayı seviyordu. Jungkook ise bu şımarıklığı çevreye değil kendisine yapması için uğraşacaktı.

ANGEL ✓Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz