Bölüm 14

838 84 68
                                    

Yazar

Jungkook'un sözde nişanlısı dün yaşananları hemen genç polisin annesine telefon ederek ispiyonlamıştı.

Kadın da kocasına durumu anlattığında Jungkook'un babası bütün otoritesini kullanarak oğullarına üniversite zamanında aldıkları evi boşaltması için Jungkook'u aradı. Aile evinde kalırsa göz önünde olacak ve işi gücü hatta ailesi bile olmayan çocuktan uzak kalmasını sağlayacaklardı. Plan buydu; fakat oğullarının hiçbir direniş göstermeden babasının sözünü dinleyip evi boşaltmasına şaşırmışlardı.

Bu biraz kolay olmuştu.

Genç polis de telefonu kapatır kapatmaz gerekli eşyalarını bavuluna toplayıp arabaya yükledi. Sadece ailesinin yanına yerleşmeden önce uğrayıp alması gerekenler olduğundan eve varması zaman alacaktı.

Jungkook arabadan indiğinde çok alışık olmadığı sokağı inceleyip tahta kapıya birkaç kere daha vurdu. Her vuruşunda, kapı genleşip açılacakmış gibi duruyordu. Bu yüzden Jungkook vuruşunu biraz hafifletti. Kırılacakmış gibi duran kapının aralığına doğru turuncuya seslendi:

"Portakal, evde misin? Ben geldim."

Jimin ise ev sahibinin geldiğini sanıp içeride ses çıkarmadan bir köşeye sinmiş gelenin gitmesini bekliyordu ama genç polisin sesiyle saklandığı köşesinden çıkıp ürkekçe kapıyı araladı.

"Ah, sen miydin?" Kapıyı tam açmadan kafasını uzatıp çevreyi ürkekçe kolaçan etti. Bunu fark eden Jungkook da:

"Başkasını mı bekliyordun?" Diye huysuzca sordu.

"Hayır, hayır ama seni de beklemiyordum açıkçası." Jimin saçlarını geriye iterek endişesini dağıtmaya çalıştı.

"Anladım. Aç şu kapıyı da, yüzünü göreyim."

Her ne kadar üstü çokta düzgün olmasa da Jimin bir şey demeden kapıyı araladı. Jungkook'un yoğun bakışları ise onu baştan aşağı süzmüş fakat bir yorumda bulunmamıştı. Onun yerine hiç beklemediği bir teklifte bulundu:

"Benimle annemlere taşınır mısın?"

"Ne!"

"Biliyorum çok garip bir teklif ama yardımına ihtiyacım var."

"Ben- bilmiyorum ailen beni pek sevmiyor gibi... Eğer evlerinde kalırsam-"

"Kesinlikle benim güvencem altındasın. Çok eğleneceğiz, onları dert etme sakın. Biliyorsun hem bir anlaşmamız var. Beni yarı yolda bırakamazsın. Şuan evsiz kaldım ve onların evinde kalmam için zorlanıyorum; fakat bana bir arkadaş getiremezsin demediler. O yüzden için rahat olsun. Hadi git de bavulunu hazırla."

"Tamam..."

Jimin içeride yine o küçük kıyafet yığının önüne oturmuş, eski ahşap bavuluna koymaya değecek kıyafetleri arıyordu. Sadece Jungkook'un önünde değil ailesinin önüne de çıkacağı için bu sefer daha stresliydi. Yarım saatin ardından genç polisi daha fazla bekletmemek için kahverengi bavulunu kapattı.

Evin bahçesine çıkmadan da saklıca mutfağa geçip cebindeki parasının çoğunu üvey annesine bıraktı. Birkaç gündür çalışmamanın bedelini işte böyle ödüyordu. Cebinde kalan tutar sadece tek öğüne yeterdi. 

Paranın yanına kısa bir not yazdıktan sonra dışarı çıkıp Jungkook ile göz göze geldiğindeyse aklına kedisi gelmişti.

"Kaç gün kalmam gerekecek?"

"Bilmem en az bir hafta falan."

"Kedim de gelebilir mi? Onsuz bir yere gidemem. Ben bakmazsam aç kalabilir."

"Senin kedin mi var?"

"Sokak kedisi ama bana alıştı."

"Hım... Tamam, zaten eve bir kedi alıyorum bir tane daha alsam bir şey olmaz. Köpek insanı olduğumu zannederdim fakat etrafımı kediler sardı."

"Başka kedi mi var evde?"

"Jimin, kedi olarak senden bahsediyorum."

"Oh~ Anladım."

"Neyse, kediyi bulda gidelim."

Jimin, bunu demesini bekliyormuş gibi bir anda evin arka tarafına koşup ortadan kayboldu. Geri döndüğündeyse bir elinde Calico kedisi, diğer elinde bavulu karşısında duruyordu.

Turuncunun omzundan kayan tişörtü köprücük kemiklerini gösterirken bu sevimli görüntü karşısında Jungkook'un dili tutulmuştu. 

Bu varlığı şimdi evine götürecekti. İyi ki evine götürüyordu.

***

Eve vardıklarında Jungkook'un annesi az kalsın bayılacaktı. Oğullarının pasaklı arkadaşı yetmezmiş gibi bir de sokak kedisi evlerine gelmişti.

Plan hiçte umdukları gibi ilerlemiyordu. Neyse ki bütün yaygaraya rağmen Jungkook, Jimin'i eve girmesini sağlamıştı.

İkili yukarı, polisin odasına çıktıklarında bile kedi usluca Jimin'in kucağındaydı. Biraz tozlu bir kedi olsa da sevimliydi. Sesten ürktüğü için Jimin'in koltuk altına kafasını sokmuş, gizlendiğini sanıyordu.

Jungkook onlara yıkanmayı önerdi.

Jimin'in kedisi yıkanmayı severdi ama evlerinde genellikle sıcak su olmadığı için kediyi çok temizleyemiyordu. Sonuç olarak Jungkook'un teklifini ikiletmeden kabul etti.

Nihayetinde koskoca banyoda küvetin içine yerleşmişler, Jungkook'un onlara neyin ne olduğunu göstermesi izliyorlardı. Jimin'in altında kısa bir şort olduğundan Jungkook çok kasılmamıştı; fakat rahat olduğu da söylenemezdi. Kendisini meraklı gözlerle izleyen küçük canlılar karşısında eli ayağı birbirine dolaşması an meselesiydi. 

Niye bir erkek bu kadar sevimliydi ki?

Niye kollarını ürkek dar omuzlara dolayıp sarılmak istiyordu?

Bu koruma, kollama dürtüsü de nerden gelmişti.

İşi bitip kapıyı kapattığında ancak rahat bir nefes alabildi... 


Portakal -JikookWhere stories live. Discover now