Bölüm-28:Her şey yolunda(?)

831 65 9
                                    

Güne gayet normel başlamıştık sanki hiç Mehmet amcanın homofobik olduğunu öğrenip sinir krizi geçirmemiş gibiydim. Yağız'da oldukça sakindi. Haz etmediğimiz bir konu olduğu için herkes üstünü kapatmıştı.

Halbuki benim kalbim daha fazla kırılmıştı ben artık homofobik babaya sahip düz ve en yakın arkadaşım olan birine aşıktım.

İmkansız diye bir şey yoktur derim hep ama imkansıza yakın çok şey var. Mesela Yağız'sız yaşamak, ona tekrar eskisi gibi sarılmak ve onun bana eskisi gibi bakması gibi onunla ilgili daha bir çok şey. Bunlar imkansıza en yakın şeylerdi.

Dışarıdan eskisi gibiler diyor herkes bizimkiler mutlu Nergis teyze teneffüste yanağımı öpüp iki oğlum tekrar barışmış dedi meslela. Batu Yiğit ve Ahsen mutlular bize bakıp bakıp gülüyorlar. Solumda Yağız her zaman ki gibi ama aramızda kimsenin görmediği duvar var.

Bir fanusta gibi hissediyorumaslında kendimi içerisinde ağlıyorum acıdan geberiyorum camı yumrukluyorum boğuluyorum ama sesim geçmiyor camlardan sahte mutluluka kaplı camlar kimse görmüyor içini.

Her şey yolunda içimden sürekli bu cümleyi kuruyor en sahici gülümsememle geziyorum. Bir yanımda Yağız bir yanımda Batu önden hızlı hızlı yürüyen Yiğit. Antremanları bitmişti ve biz okul kapısında bizi bekleyen Uras'ın yanına gidiyorduk.

Batu antremanda Yağız'ın onları çok yorduğunu ve koçun bu durumdan sadist bir şekilde zevk aldığını anlatıyor Yağız ise gülüyordu. Her şey yolundaydı Ahsen Reha ile mutlu, Yiğit Uras ile mutlu, Batu Tuana ile mutlu ve Yağız'da  zaten bir kaç güne kızlarla gezmeye başlardı. Ben de mutluyum yani onlar için mutluyum gülüşmelerini duymak bana iyi geliyor içimdeki çığlıkları bastırıyordu.

Uras görüş açımıza girince bizi fark etti ve elindeki sigarasını yere atıp söndürdü. Yiğit ise onu görür görmez koşmaya başladı.Mutluluktan ağzı kulaklarında geziyor gözleri ışıl ışıl parlıyordu bu aralar. Uras'a ulaştığında resmen kucağına atladı ve kahkahaları bize kadar geldi. Biz gidene kadar da birbirlerine bakıp bir şeyler konuştular Yiğit gerçekten kapılmıştı daha önce birine böyle baktığını görmemiştim.

"Bebeğim naber?" sarıldık ve suslu bir öpücük bıraktı yanağıma. Yüzünde her zaman ki samimiyeti vardı.

"Iyim Uras sen?" dedim sevimli bir gülümsemeyle Yiğit'i gösterdi.

"Seninkiyle uğraşıyoruz işte." dedi gerçeklikten uzak bir sitemle. Yiğit'in hafif kızardığını fark ettim hemen konuyu değiştirmeye çalıştı.

"Ne yapsak gitsek mi?" dedi gözlerini kaçırıyordu şu an o kadar sevimliydiki Uras'ta aynı fikirde olacak ki üzerine atlayacak gibi bakıyordu.

"Bir an önce oturmak istiyorum çok yoruldum." dedi Batu ve abartılı bir şekilde yorulduğunu belli eden bir yüz ifadesiyle bakıyordu Yağız bu halleriyle çok eğleniyordu.

"İsterseniz bana geçelim daha rahat ederiz." dedi Uras acımıştı Batu'ya resmen.

"Tek mi yaşıyorsun?"dedi Yağız merakla bizim için büyük bir olaydı ama Uras kafa sallayıp geçiştirdi. Zenginlerdi baya Mert'lerin evine de  gittim ve onların ki evse biz konteyner da yaşıyoruz dikkatinizi çekerim bizim ev dubleks.

"Bana uyar sana gidelim." dedim Uras'a bir iki  kere gitmiştim ve rahat bir evdi yani  pineklemek için harika bir yerdi.

Kararlaştırıp Uras'ın arabasına doğru ilerledik tabi Yiğit ve ben alışıktık ama Batu ve Yağız için ikinci bir şok oldu bu durum. Yiğit öne geçti hemen biz ise arkaya sığmaya çalıştık.

Batu bu sefer ortaya geçmişti çünkü Yağız ile biz bir süre birbirimize baka kaldık ve biraz gerginlik oldu çünkü normalde hemen beni ortaya oturturlar ve ben neredeyse Yağız'ın kucağına çıkardım kıyamazdı bana bacağımı bacaklarını üzerine koyardı. Şimdi ise cama yapışık ve yine tüm bedenimi kapalayan tanıdık buruklukla dışarıyı izledim.

"Evime hoş geldiniz" diyerek kapısını açtı Uras ve teker teker içeri doluştuk. Evi salona açılıyordu ve amerikan mutfağa sahipti. İki odası vardı biri kendi yatak odasıydı diğeri misafir odasıydı ama Mert ile Görkem'in yatak odası da diyebilirdik.

Batu kendini hemen koltuğa attı. L koltuk ve iki tane armut vardı salonda büyük bir orta sehpası üzerinde hep kitap dergi falan oluyordu. L koltuğun karşısında ise devasa bir televizyon vardı.

"Keyfinize bakın. Batu yorgunsan içerideki odada uyuyabilirsin." dedi Uras rahat etmeleri için elinden geleni yapardı böyle sevimli bir insandı.

"Gerek yok sağol Uras." dedi Batu kendini dikleştirip herkes bir kenara geçip oturdu.

"Pizza mı söylesek?" dedim karnım alarm veriyordu. Sanki herkes benim söylememi bekler gibi ortaya atılmış kendi pizzası hakkında bilgiler yağdırmıştı.

"Pizzalar gelene kadar ne içersiniz? Bira limonata kola " dedi Uras ayağa kalkarak.

"Ben getiririm sen otur." dedim sonuçta mutfağa hakimdim yani iki kere falan gelmem bile bu eve ait hissetmeme neden olmuştu. Herkesten istekler geldi ve mutfağa geçtim. Tabiki liseliler olarak biz bedava bira duyduğumuzda gerisini dinlemiyorduk.

"Yardım etmeye geldim." dolaptan biraları alırken arkamdan Yağız'ın sesini duydum.

"Gerek yoktu." dedim ve beş birayı tezgaha koydum.

"Sen... daha önce geldin sanırım." dedi sormakla sormamak arasında gidiyordu.

"Evet bir kaç kez geldim."dediğimde belli belirsiz yüzü asıldı hemen kendini toparlayarak kafa salladı. Ondan ayrı bir hayatımın oluşması onu rahatsız ediyordu ama bir şey söyleyemiyordu. Benim dünyam Yağız'dı evet ama farklı insanlar almıştım hayatıma ve kriz dönemlerinde bana en çok destek olan yine bu kişilerdi.

"Hayalimizi hatırlıyor musun?" dedim tezgaha yaslanarak benim aklımdan hiç gitmiyordu onunda hatırlayıp hatırlamadığını merak ediyordum. Gülümsedi ama buruk bir gülümsemeydi.

"Beraber eve çıkacaktık ve diğerlerine söylemeyecektik." dedi evet planımız buydu aynı evde yaşamak sadece ikimiz şimdi bana çok uzak bir hayal gibi geliyordu. Küçük bir eve çıkacaktık bir köpek sahiplenecektik hafta sonları üçümüz yürüyüşlere çıkacak aynı evde olmamıza rağmen yine de sohbetler edecektik. Batu Yiğit ve Ahsen ise bize çok kızacaktı ama kabul etmek zorunda kalacaklardı.

"Güzel olabilirdi." dedim kısık bir sesle olmayacaktı çünkü.

"Olamaz mı artık?" dedi merakla bakıyordu. Umutları vardı hala ama ben birazdan hepsini yok edecektim boşa hayal kurmayacaktım sonra her bir kırıklık kalbime batıyordu oluk oluk kan akıyordu. 

"Aynı ev. Yağız aynı şehirde bile olacağımızı sanmıyorum." dedim gerçekçi olmak gerekiyordu. Yağız'ın üniversite hayatını izlemeye kalbim dayanmazdı.

"Neden?" dedi endişeyle benden bu kadar net bir cevap beklemediği açıktı.

"Ben yapamam Yağız izleyemem." dediğimde kafa salladı ne demek istediğimi anladığında gerçek yüzüne ceyranda çarpan kapı gibi vurmuştu.

"Hadi al biraları beklemesinler." dedim iki bira alıp koluna vurdum ve salona ilerledim. Derin nefes alarak yine o cümleyi tekrarladım içimde;

Her şey yolunda...

Her şey yolunda...

Her şey yolunda...


Batım seni yerim oğlum...

Oy ve yorum atarsanız sevinirimm

Sevgilerr

Her Zaman BXBTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang