3.Bölüm : Bir Yere Ait Olmak

8.3K 350 37
                                    

Bavulumu hazırlayıp son kez etrafa baktıktan sonra odadan çıktığımda Mahir'i dış kapıdaki polis memuruyla hararetli bir şekilde konuşurken bulmuştum ancak beni görmesiyle konuşmayı bitirerek adımlarını bana yönlendirdiğinde eli bavuluma uzanırken ifadesi anlam veremediğim bir şekilde fazlasıyla gergindi.

"Ne konuşuyordunuz polisle?" diyerek merakla sorarken Mahir memura kısa bir bakış atıp bana döndü.

"Boş ver. Önemli bir şey değil." dedikten sonra bavulumla birlikte evden çıkarken bense evin dağılmış odalarına bakarak peşinden gittim. Merdivenlerden inip apartman boşluğuna geldiğimdeyse hüzünle bisikletime baktım. Onu da geride bırakmak zorundaydım çünkü bisikletim bile benim değildi. Ev sahibinin şehir dışında okuyan oğlunun bisikletini o yokken ben kullanıyordum. Hiçbir zaman bana ait olmamıştı. Elbette bisiklet alacak param vardı ancak kendimi bildim bileli böyle yaşıyordum. Hayatta bir iz bırakmadan, kendime ait hiçbir şey olmadan... Çünkü hayat bana bunu öğretmişti. Eğer bir şeyi çok seversem eninde sonunda onu kaybederdim ve sırf bu yüzden hiçbir şeye bağlanmıyordum. Sahip olduğum tek şey bavula koyduğum birkaç kıyafet, birkaç da kitaptan ibaretti. Tek bir bavul ile arkama bakmadan dünyanın öbür ucuna gidebilirdim.

Apartmanın az ilerisinde arkası dönük bekleyen Mahir'i gördüğümde az önce düşündüklerimi sorgulamaya başlarken beni beklemesi bile içimi ısıtıyordu ancak bir yandan bu durum beni rahatsız ediyordu. Çünkü ona bağlanmak istemiyordum. Hatta bundan korkuyordum. O sırada yanına geldiğimi anlayan Mahir'in arkasını dönmesiyle göz göze gelirken titrek bir nefes verdiğimde korktuğum şeyin çoktan başıma geldiğini anlasam da henüz kendime itiraf edecek cesaretim yoktu.

"Kusura bakma beklettim." derken birkaç adım daha atarak mesafeyi kapadığımda Mahir az öncekine nazaran daha sakin görünüyordu.

"Önemli değil. O kadar beklemedim." deyip tebessüm ettiğinde ilgiyle beni izlerken istemsize gözlerimi kaçırdım ve başımı kaldırıp gökyüzüne baktığımda havanın kararmak üzere olduğunu fark ederek sıkıntılı bir nefes verdim.

"Sen artık gidebilirsin."

"Nereye gideceksin?" diyen Mahir'le aynı anda kurduğumuz cümleler ikimizi de duraksatırken hafifçe gülümsedik. "Bu kadar çabuk mu bıktın benden? Güvende olduğunu göreyim gideceğim merak etme."

"Yok ondan değil. Sabahtan beri peşimde helak oldun. Beni merak etmene gerek yok. Bu gece otelde kalırım. Yarın da ev bakmaya başlarım. Bulunur elbet bir yer." dediğimde sesimdeki yorgunluk dışarı yansımıştı.

"Seninle gelmemi ister misin? Kapıda nöbet tutabilirim." demesi ufak bir kahkaha atmama neden olduğunda beni bu halde bile güldürdüğüne inanamıyordum.

"Prenses miyim ben Mahir? Muhafızlık mı yapacaksın bana?" diyerek gülmeye devam ederken Mahir dudaklarındaki tebessümle beni izliyordu ki bize doğru yaklaşan taksiyi gördüğünde el işaretiyle durdurdu ve bavulumu sürüyüp taksinin bagajına yerleştirdikten sonra bana döndüğünde hemen arkasında olduğum için aramızda az bir mesafe kalsa da kendini geri çekmedi.

"Varınca bana haber ver. Seni tekrar rahatsız ederlerse de beni ara. Saat kaç olursa olsun." deyip bir yandan binmem için kapımı açtığında gözlerimi ondan ayırmak istesem de başaramıyordum.

"Ne o? Yoksa beni kurtarmaya mı geleceksiniz Muhafız Bey?" dediğimde Mahir gözlerime uzun uzun baktıktan sonra etkileyici bir sesle cevap verdi.

"İki elim kanda da olsa gelirim Prensesim." derken kalbim ilk defa heyecanla değil de huzurla attığında zihnimdeki korkular arka planda kendini hatırlatsa da bu kez onları susturmaya çalışarak kendimi akışa bıraktım. Ardından açtığı kapıdan arabaya binerken Mahir kapımı kapadıktan sonra şoförün yanına gidip sessizce bir şeyler tembihledi ve çok sürmeden hareket ettiğimizde oturduğum yerden çaktırmadan arkama döndüğümde Mahir'in hala beni izlediğini görürken hayatımda ilk defa yalnız olmadığımı hissederek mutlulukla gülümsedim.

Amir (Avukat Kitabı Serisi)Where stories live. Discover now