3- yapmam dediğin şeyleri yapmak

4.8K 446 313
                                    

Selamlar~~

Nasılsınız bakalım?

Aşk gözlerle değil, kalple görülür

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Aşk gözlerle değil, kalple görülür. - William Shakespeare

🌼

Jungkook:

Uzandığım koltukta sırtımı yasladığım sert zemin yüzünden huzursuzca kıpırdadım ve uyuyamadığımı anlayınca  gözlerimi sinirle açtım. Uyuşturucumu almıştım ve sessiz evimdeydim. Uyumamam için hiç-bir sebep yoktu ama asla uyku tutmuyordu. Yanımdaki masaya elimi uzattım ve telefonumu kavrayıp saate baktım.

13:40

Boktan bir hayatım olduğu gibi  aynı şekilde uyku ve beslenme düzenimde boktandı. Hayatımda yolunda giden tek bir şey bile  yoktu. Bir hayatım dahi yoktu.

Yatakta sırtımı başlığa yaslayıp karanlık odada bakışlarımı gezdirdim. Bay park'la olan randevu bügündü ve yaklaşık 20 dakika ssonra başlıyordu. Gitmeyeceğime dair çok büyük laflar etmiştim ama 2 gündür meraktan kıvranıyordum.

Tanrım...
Resmen tükürdüğümü yalıyordum. ( yalayacak daha iyi şeyler varken eheh neyse devam edelim)

Kendi kendime küfürler edip yataktan kalktım ve duşa girdim. En azından geç kalıpta biraz karizma çizmek iyiydi. Sonuçta o kadar laf  etmiş ve şimdi o kadar seyin üstüne oraya gidecektim.

Dolaptan birşeyler gidip evden çıktım ve girişteki motoruma bindim. Yaklaşık 20 dakika geç gitmemenin huzuruyla kliniğe girdim ve loş sessiz ortamda bakışlarımı gezdirdim. Girişteki sekreterin yanına gidip randevum olduğunu söylemem ile samimi bir tavırla beni odaya götürdü.

"Bay park jeon jungkook geldi"

"Ah al içeri. Teşekkür ederim"

Kadının gülümseyip odadan çıkmasının ardından derin bir nefes çektim içime. Kesinlikle birkaç gün önceki sözlerimi kinayeli bir şekilde  bana laf çarpıp duracaktı. Gelmekle hata etmiştim.

"Jungkook hadi otur lütfen." Neşeli sesiyle koltuğa   kendimi atıp ince dudaklarımı yaladım. Oturmam ile bay park 'ın ayağı kalkması bir oldu.

Karşımdaki sandalyeye oturdu ve bacaklarını üst üste attı.

Bacakları çok güzeldi...

Sevimli yüzüyle istemsizce gülme istediğimi arttırıyordu ama bunlar hiç bana göre değildi. Elini çenesinin altına koydu ve böylece gözlerim tombul hafif kırmızı yanaklarına kaydı.

"Bugün nasılsın bakalım? Günlerin nasıl geçti?"

Hiç-bir şey olmamış gibi davranıyordu.

Bugün beyaz ona bol gelen bir kazak ve siyah kumaş bir pantolon giymişti. Her giydiğini kendine yakıştırması ve güzelce taşıması  büyük başarıydı.

"Her zamanki gibi. Sıradan"

Jimin gülümsemiş ve masadaki defter kalem gözlüğü almış moduna girmişti.

"Öncelikle bana hemen birşeyler anlatmanı isteyemem. Kendini hazır hissetiğin her an burada olacağım. Sadece bugün bana kendinden bahsedebilirsin. Klasik şeylerden. Sevdiğin yemek renk gibi. Bana güvenir ve seversen herşey daha kolay olacaktır?" 

Sözleri aklıma yatmıştı ama kimseye kendim hakkında birşeyler anlatmamıştım ve nerden başlayacağımı bilmiyordum. Açıkçası hala ıçimdeki tedirginlik ve güvensizlik geçmiyordu.

İnsanlara asla güvenmiyordum. Bu dünyadaki en tehlikeli varlıklardı.

"En sevdiğin yemek nedir jungkook?"

"Yemek ayırt etmem. Yaşamak için yerim"

"En sevdiğin renk peki?"

"Renkli giyinmem. Bilmiyorum"

"Hayatında biri var mı peki? Hoşlandığın sana destek olan biri?" Bu sorunun konumuzla ne alakası vardı ki?

Gözlerimi gözlerine dikip kaşlarımı çatmam ile öksürmüş ve devam etmişti.

"Evcil hayvanın var mı? Sever misin?"

"Hayvanları severim."

"Bay park?"
Deftere bir şeyler not alırken seslenmem ile gözlüklü ufak gözleri beni bulmuştu.

"Neden hep ben anlatıyorum? Siz sadece dinliyorsunuz." Gülümsemiş ve kalemi defterin arkasına takıp bana dönmüştü tekrar.

"Benim işim bu jungkook. Dinlerim"

"Çok sıkıcı değil mi? Sürekli birilerinin dertlerini dinleyip içinde biriktirmek? Bunlar ağır şeyler"

"Eğer hastalarımı sadece 'birileri' olarak görseydim zaten mesleğimde bu kadar iyi olup en çok seçilen ben olmazdım. "

Özgüvenli sesi ve davranışlarıyla dikkat çekiciydi.

Sessiz odada birden kapının büyük bir gürültü  ile açılmasıyla ben hızla bakışlarımı kapıya çevirirken jimin yerinde sıçramış kalem ve defteri yeri boylamıştı. Kapıda oldukça iri yapılı uzun bir adam vardı. Elleri titriyor kızarmış gözleri ise uzun süredir uykusuz olduğunu belli eder gibi ön plandaydı. Bedeninin aksine davranışlarıyla korktuğu endişeli tavrı belliydi.

Adamın arkadasından güvenlik görevlileri gelmiş  adamın iki kolunu tutmuştu. Adam ateş değmiş gibi ellerini onlardan kurtarıp bağırmaya başladı.

"Dokunma bana! Ellerini çek!"

Jimin hızla yerinden kalkmış adamı omuzlarından kavramıştı. Adam gevşemiş gibi bedeni yeri bulurken jiminde kendine oranla iri adamla birlikte yere oturmuştu.

"Jack? İyi misin? Ne oldu?" Adam kafasını olumsuz anlamda salladı ve jiminin kolunu sıkmaya başladı. Jimin canının acıdığını belli eder gibi yüzünü buruşturmuş dudaklarını dişlemişti.

Yerimden kalkmış öylece ayakta dururken jiminin gözleri beni buldu.

"Temasa duyarlı bir hasta. Birazdan uykuya dalar ve güvenlik görevlileriyle kaldırırız. Özür dilerim böyle olsun istemezdim bay jeon"

"Ah önemli değil "

Jack denen adamı ayağı kaldırmış ve başka bir odaya almışlardı. Odada koltukta otururken bay park içeri girdi ve buruşmuş üstünü düzeltti.

Yorgun görünüyordu.

"Jungkook bugünkü randevuyu iptal etmemiz gerekiyor. İstersen yarına alabiliriz. Yarın haftasonu ve burada kimse olmaz. Jack kötü  durumda"

Şuan jiminle konuşmak istiyordum. Yarın değil.
Şuan istiyordum.

"Tamam yarın olsun benim için önemi yok sebepsizce geliyordum zaten" umursamazca omuz silkip yerimden kalktım.

Gözlerinde üzüntü ve hayal kırıklığı görmeyi beklemiyordum.

"Ah peki yarın saat 12 de görüşürüz jungkook"

"İyi günler bay park"

Yarın olmasına kaç saat vardı?

🌼

Kontrol etmeden atıyorum. Kötü ve yazım hatası varsa özür dilerim:(

Beğenmeniz umuduyla~ iyi geceleeerr❤✌

drug addict- JikookWhere stories live. Discover now