Yeni Biri

52 5 3
                                    

Deniz uzun zamandır bu kadar dalgalı değildi. Dalgalar neredeyse kentin duvarlarına yetişiyordu. Şanslı olup da deniz cephesini gören kent sakinlerinin neredeyse hepsi; denizde oluşan devasa dalgaları, pencerelerine yapışarak izliyorlardı. Yaz mevsiminin belli dönemlerinde bu tarz fırtınalar oldukça fazla yaşanıyordu yaşadıkları kasabada ama sanki bu biraz farklıydı. Kasvet havası vardı. Dışarı bakan insanların neredeyse hepsi olumsuz şeyler düşünüyordu.

Fırtınadan dolayı kimse balkonuna çıkamıyordu hatta camlarını bile aralayamıyordu. Aniden gelen şiddetli gökgürültüsü sesiyle birlikte herkes pencereden aynı anda geri çekildi.

"Önce yıldırımı görmemiz gerekmiyor muydu?"

Deniz haklıydı ama ihtimaller dahilinde sadece bir noktaya baktıkları için yıldırımın arka tarafta da gözükme ihtimali vardı. Panikten bunu düşünememişti bile. Çok tuhaf diye kendi kafasında kurmaya başladı. Bunu hep yapıyordu. Oldukça hayalperest bir kişiliğe sahipti. Deniz Kentte yaşayan diğer akranları onu bundan dolayı yadırgıyorlardı. Artık Deniz'in hayalperestliği bir hastalığa dönüşmüştü.

Deniz ismini Deniz Kent'ten alıyordu. Ailesi apartman yapıldığından itibaren yani 1992 yılından beri burada yaşıyordu. Kent sakinleri tarafından çoğunluk olarak sevilen bir aileye sahipti. Bu yüzden apartman yöneticiliğini de yıllardır Deniz'in babası üstleniyordu. Sert kuralları vardı, yabancıları ve apartmana gelen misafileri sevmezdi. Bu yüzden Deniz ile sürekli ters düşüyordu ama yine de kazanan Deniz'in babası oluyordu. 

Rıza Bey, değişime kendisini kaptırmıştı oldukça tuhaf davranıyordu. Eşi ölmeden önce farklı bir insandı sonrasında ise çok farklı... Gerçeği apartmandaki herkes Deniz'in annesinin ölümünden sonra çok değişmişti. Sürekli polis ziyaretleri, kavgalar, gürültüler eksik olmuyordu Deniz Kent'te. 

Deniz Kent, bir uçurumun hemen yanına kurulmuş tek bir bloktan oluşan bir apartmandı. Uçurumun hemen yanında denize doğru inen korkulukları olmayan bir merdivene sahipti. Bu yüzden belli bir yaşa ulaşmayan çocukların deniz kenarına inmeleri tamamen yasaktı. Apartmanda bunun gibi yasaklar oldukça fazlaydı ama yine de yaşayanlar; bir kaç kişi haricinde, bunlardan şikayet etmeyip kurallara uymakta ısrarcı davranıyorlardı. 

Fırtına artarak devam ederken Deniz hala gökgürültüsünün sırrını kendi hayalperest dünyasında çözmeye çalışıyordu.

"Belki gökgürültüsü değildir?"

"Belki."

"Belki de bir gemi yanaşmıştır. Birazdan uçurumun kenarındaki merdivenlerden korsanlar inip hepimizi kaçıracaklardır."

"Ya da uzaylılar uzaylı aracını park etmiştir."

Deniz, kendi kendine konuşurken abisi sinirlerinden dişlerini sıkıyordu. Deniz'in abisi Ahmet oldukça sinirli bir yapıya sahipti. Deniz her kendi kendiyle konuştuğunda ya da hayalperest dünyasına girip kendi odasının kapısını kapadığında, ona vurmamak için kendini zor tutuyordu. Deniz'in babası da tüm bunlar yaşanırken ne Ahmet'e ne de Deniz'e bir tepki gösteriyordu. Resmen onları tek başlarına bırakmış ve tek sorumluluğu apartmandaki diğer insanlarmış gibi davranıyordu. Ya da onlardan gizlediği bir şeyler vardı ama bu durum açıkçası ne Deniz'in ne de Ahmet'in umrundaydı. Onlar kendilerine yeni bir yaşam alanı oluşturmuş ve o alan içinde yaşayan yalnız iki kişiydi sadece.

"Bu gemi çok yaklaştı." dedi Deniz. Abisinin sinirli bakışlarına aldanmadan, kendi kendine konuşuyormuşçasına...

"Gerçekten çok yaklaştı." diye ekledi tekrardan.

Deniz, bu sefer kendisiyle değil abisiyle konuşuyordu fakat abisi hala Deniz'in kendi kendine konuştuğunu sanıyordu. Usanmadan abisine bakarak düşüncelerini anlatan Deniz'in bu halleri Ahmet için katlanılmaz bir hal almıştı. Kulaklığını takıp en sevdiği müzik grubunun sesini sonuna kadar açarak odasına doğru yürümeye başladı. 

Deniz KentHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin