Bölüm 7

9 1 0
                                    

Kaan, tüm apartmanı saran duman kokusu eşliğinde uyanmıştı. Gece ne yaşandığına dair hiçbir fikri yoktu. Hiçbir şey hatırlamıyordu. Bir masanın ucuna kafasını yaslamış ve bütün gün orada kalmış gibi hissediyordu. Kokuyu ilk başta anlamlandıramasa da ondan sonra uykusundan uyanan Melis, Can ve Peri "Yangın var." diye paniklemeye başladı. Hemen ardından apartmanın yangın zili ötmeye başlamıştı. Bu da onların düşüncesini doğrulamıştı. Yangın zili kulaklarını tırmalayacak şekilde güçlü bir ses çıkarıyordu. Bunu ilk defa deneyimlemişlerdi. Hatta apartmandaki yangın zilinin bile çalıştığını düşünmüyorlardı.

Daireden o kadar çok hızlı çıktılar ki tüm değerli eşyaları dairenin içinde bırakmışlardı. Ayakkabılarını bile tam anlamıyla giymeyip ayaklarını üstlerine basarak daireden çıkmışlardı. Daireden çıkar çıkmaz Kaan dumanların Deniz'lerin evden geldiğini anlayınca iyice paniklemeye başladı. Kimin nereye gittiğini önemsemeden direkt daire 21'in önüne geçip kapıyı yumruklamaya başladı. Apartmandaki herkesin panik içinde kaçışlarını umursamadan gözü dönmüş bir şekilde tüm gücüyle vuruyordu. Hiçbir şeyi umursamıyordu. Düşünmüyordu. Kardeşlerinin orada olduğunu tahmin ediyordu sadece ve bu hissi o kadar çok kuvvetli yaşıyordu ki neredeyse onların orada mahsur kaldığına emindi. Dumanlar sanki o her vurduğunda daha çok süzülüyordu kapının altından. Hiçbir şey göremiyordu. Çocuklardan bir ses duyma ihtimali ile sadece kapıya vuruyordu.  

Can ise o karmaşada olan biteni görmemiş Peri ve Melis ile birlikte kalabalığa karışarak aşağı inmeye başlamıştı. O kadar çok kalabalıktı ki daha önce apartmanda bu kadar fazla kişinin yaşadığını asla aklından geçirmemişti. Aşağı doğru inerken Melis, Can'a doğru bakarak "Çocuklar nerede?" diye sordu.

"Hangi çocuklar?"

Can, anlamamazlıktan geliyordu. 

"Deniz ve Beren'den bahsediyorum. Dün bizim yanımızdaydılar. Yemek yiyorlardı. Sonrasını hatırlamıyorum."

"Bizimle değiller. Sonrasında dışarı çıktılar."

Can pişman olmuştu çünkü çocukları bir nevi o dışarı yollamıştı. Sırf Melis ile birlikte rahat uyuyabilsin diye. 

"Kaan nerede?"

Peri'nin bu sorusu Can'ın bir anlığına duraksamasına sebebiyet verdi.

"Asiktir. Kaan. Çocuklara bakıyordur. Siz aşağı inin ben ona bakıp dönerim."

"Ben de geleceğim." dedi Peri. Peri'nin bu ısrarı Melis'i şaşırtmıştı. Can ise bunu bir fırsat olarak görüp "Melis'i yalnız bırakmayalım." dedi. Peri, Kaan'ı yalnız bırakamazdı. Ona karşı olan hislerinden oldukça emindi ve sanki o olmadan yaşayamaz gibi hissediyordu. Bu yüzden Can'a Melis ile kalmasını söyledi.

"Ben Kaan'a bakarım."

Peri bunu söyler söylemez Melis ile Can'ın yanından ayrılıp hızlı bir şekilde Kaan'ın yanına çıkmaya çalışıyordu. Yangından dolayı asansör çalışmadığı için aşağı doğru kaçışan insanların arasından yukarı çıkmak onun için hiç kolay olmuyordu. Önüne gelen herkesle çarpışıyordu. Dumanlar apartmanı iyice sarmaya başlayınca kırmızı kazağını burnunu ve ağzını koruyacak şekilde üste doğru çekti ve ardından saçlarını sokabildiği kadarıyla kazağının içine soktu. Nefes alması gittikçe zorlaşıyordu. Artık aşağı doğru inen insanlar da dumandan öksürmeye başlamıştı. 

"İzin verin lütfen."

"İzin verin." diye yalvarıyordu Peri önüne çıkan her insana ama herkes kendi can derdine o kadar çok düşmüştü ki kimse onu duymuyordu. Peri oldukça tedirgindi. Başaramayacağını düşündü ama önündeki kalabalığın azalmasıyla birlikte fikri değişti. Artık daha hızlı bir şekilde yukarı doğru çıkabiliyordu. Önüne çıkan insanlara da deli kuvvetiyle çarpıyor yolunu açıyordu.

Deniz KentHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin