i n c e p t i o n

1.2K 60 83
                                    

"Ginny artık vazgeç

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Ginny artık vazgeç. Sana daha kaç kere bunun imkansız olduğunu söylemem gerek."

Hermione karşı masaların da sürekli ona bakan çocuğa kabaca bir bakış daha atıp arkadaşına dönerken oldukça bezmişti. Aşk onun hayatın da söz konusu olan bir şey değildi. Ama yine de arkadaşları ona birilerini ayarlamaktan asla vazgeçmiyorlardı.

"Hayır Hermione bu imkansız değil sadece sen istemiyorsun."

"Aşk sadece aldatıcı bir nörokimyasaldan başka bir şey değil Ginny."

"Umutsuz vakasın Hermione. Seninle flörtleşmeye çalışan kaç kişi olduğunun farkında mısın?"

"İnsanlar ile cilveleşmek pek benlik bir şey değil."

"Peki tamam ama cidden üst sınıflardan Tom Riddle ile bile mi? Onunla bir şeyler yaşamak istemez miydin? Sonuçta çok yakışıklı, aynı zaman da zeki ve kızlarla pek haşır neşir olmayan biri."

"Göründüğü kadarıyla tabi. Neler yaptığını hepimiz dâhil tüm kampüs biliyor."

Hermione, Ginny'in konuşmasına atlayan arkadaşı Pansy'e dönüp azarlarcasına ona baktı. Ne ara etrafta ki çocukları kesmeyi bırakıp konuya dâhil olmuştu ki?

"Kısacası seni her yönden tatmin edecek biri. Görünüşte, zeka da ve elbette yatak odasında."

"Harry, Tom hakkın bu düşüncelere sahip olduğunu biliyor mu?"

Ginny işaret parmağını Hermione'ye doğru sallarken sandalyesin de geriye yaslandı. Hermione onu gafil avladığını biliyordu ve bunun memnuniyetiyle daha çok gülümseyip kahvesini yudumladı.

"Oyunbozanlık yapıyorsun. Peki."

"Ee Pansy? Peki ya sen? Abim ve Theo arasın da ki kararsızlığına bir son verdin mi?"

"Daha değil. Onların bu halleri hoşuma gidiyor. Biraz daha tadını çıkartacağım."

"Tanrım."

Hermione gözlerini devirip arkadaşına baktı. İnandıkları şeyle fazlasıyla çelişen iki kişi karşısındayken nasıl 'aşk' denilen tuzağa düşüp inanabilirdi ki?

"Ee Tom nerede? Dersiniz yok muydu?"

"Buraya onu görmek için mi beni görmek için mi geldiniz?"

"Saçmalama Hermione. Tabiki de Tom için buradayız."

Kafenin kapısı açıldığın da tıngırdayan çan sesleri ile bakışlarını üç kız da oraya çevirdi. Tom elinde ki kalın kitaplar ve yağmurda ıslanmış saçları ile içeriye giriş yaptığın da sadece üç kızın değil bir çok kişinin de dikkatini çekmişti. Gözlerini etrafta dolaştırırken, Ginny ellerini onları fark etmesi için kaldırmış sallıyordu. Hermione bu duruma göz devirirken Tom gülümseyip yanlarına gelmişti.

"Merhaba. Nasılsınız?"

Çantasını sandalyesine asarken kitaplarını da masanın üzerine bırakmıştı.

"Beklettiğim için üzgünüm. Telefonumun şarjı bittiği için alarmım çalmadı ve otobüsü kaçırdım."

"Sorun değil. Biz de Hermione ile imkansızlıklardan konuştuk biraz."

Ginny arkadaşına sinsice sırıtıp Pansy'e göz kırptı. Ginny asla vazgeçmeyen ve tuttuğunu koparan bir kız olduğundan Hermione artık bunlara alışmıştı. Fakat takıntılı bir manyağın yanın da bunu söylediğine inanamamıştı.

"İmkansızlıklardan mı? Her zaman dediğim gibi hayatta hiç bir şey imkansız değildir. Sadece keşfedilmemiş bir buluştur."

"Artık derse başlasak ve siz de gitseniz nasıl olur?"

Hermione bir an önce derse geçip eve gittiğin de ise yarım bıraktığı kitabını bitirmek istiyordu. Konuşmalar ne kadar uzarsa da bu arzusu erteleniyordu. Ayrıca Tom ile sonu gelmeyecek bir tartışmanın içerisine girmek istemiyordu.

"Hayır. Cidden merak ettim. Nedir bu imkansız olan şey?"

"Hermione. Asla kimseye aşık olmayacağını sanıyor. Ve aşkı aptalca görüyor."

"Sadece bir kompleks olmadığına emin miyiz? Hoşlandığın kişi senden hoşlanmadığı için mi böyle düşünüyorsun Hermione?"

Hermione kaşlarını çatıp Tom'a sinirle bakarken onun bu alaycı tavrından hiç hoşnut değildi. Gerçekten Ginny'e uyup ona karşı hep beraber bir savunma hattı mı oluşturmaya çalışıyordu?

"Senin için bu aptal 'hiç bir şey imkansız değildir' takıntısıyla bağlantılı olan nedeni bize anlatmaya ne dersin Tom?"

"Draco Malfoy çok mu canını acıttı yoksa?"

"Draco ile arkadaşız."

"Hemen savunmaya geçmen ne güzel."

Ginny ve Pansy bu gergin laf dalaşından oldukça memnun şekil de birbirlerine bakıp gülümserken Tom da Hermione'ye göre oldukça rahat görüntüsüyle kızlara güven veriyordu. Hermione'nin üstesinden gelebilecek biri varsa o kesinlikle Tom'du. İkisi de zeki,çalışkan ve inatçı kişilikleriyle birbirlerinin yansıması gibiydi.

"Geçmişte ne yaşadığını bilmiyorum ama seni bu düşünceye iten bir şey olmalı Hermione. Bunun tek açıklaması bu. Ama ben seni bu fikrinden vazgeçireceğim."

Hermione kaşlarını çatıp alayla gülerken Tom'un rahat ve kendinden emin tavırlarına da bir yandan sinir oluyordu.

"Gerçekten mi Tom? Ne yapacaksın? Beni birine aşık olmam için mi zorlayacaksın?"

"Birine değil. Bana. Ve zorlamayacağım, sen bana kendin aşık olacaksın Hermione."

Hermione göz devirip Tom'un dediklerini kıkırdarken için de şimdiden oluşan galibiyet duygusu onu ele geçirmişti.

"Tom. Üzgünüm ama şimdiden kaybettin bile."

Tom serçe parmağını Hermione'ye uzatıp sinsice gülümsedi. Hermione de serçe parmağı ile Tom'un serçe parmağını birbirine kenetlerken onun gibi gülümsedi.

"Eğer bana aşık olmazsan Hermione, gururumu ayaklarımın altına alacağım ve senin için göz yaşı dökeceğim. Herkesin önün de."

"Eğer sana aşık olursam Tom. Bunu herkese itiraf ettikten sonra arkama bakmadan her şeyi geride bırakıp buradan gideceğim."

Hermione için okulunu, arkadaşlarını, tüm yaşantısının geçtiği İngiltere'yi bırakmak ne kadar zorsa Tom için de gururu o kadar önemliydi. Kimseye boyun eğmemişken aptal bir iddia uğruna bunu öne sürmek ise yeterince riskliydi. Fakat Tom kendinden oldukça emindi.

"On günün var Tom. Beni kendine aşık etmek için sadece on gün."

Bu oyunun baştan beri tek bir galibi vardı. Ve Hermione onun kendisi olduğuna oldukça emindi.

Impossible || Tomione AUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin