31/10/1981 - sonun başlangıcı.

2K 112 156
                                    

Her yerde görülmesi olası, alışılmış bir kasabaydı Godric's Hallow.

Muggle ve büyücülerin bir arada yaşadığı sıradan kasabalardan biriydi. 1950 yılından kalmış gibi görünen, estetik ve geçmiten kalan şık yapılarla dolu bir kasabaydı. Onu diğer şehir ve kasabalardan farklı kılan tek şey, biraz daha barışçıl ve huzur dolu bir yer olmasıydı.

Ah... Bir de tarihi bir özellik taşıması.

Geçmişteki büyük büyücü ve cadılar ev sahipliği yapmış, her yeri ayrı bir tarih kokan, eski bir kasaba. Bırakın Albus Dumbledore adındaki bu yaşlı büyücüyü, bir zamanlar Godric Gryffindor'un bile bu civarlarda konakladığına dair söylentiler bile vardı.

Barış içinde yaşayan bu kasaba, elbette 1981 yılının cadılar bayramında, saat gece yarısına vurmadan biraz önce büyük bir yıkıma şahit olacağını bilmiyordu.

Tarihi değeri olan, önemli bir mekandı daha önce de söylediğimiz gibi.

Ama ne kadar eski olursa olsun, ne kadar geçmişten kalırsa kalsın, o kasaba daha önce ne öyle korkunç bir katliam ne de böylesine sevgi dolu fedakarlıklar görmemişti.

Karma karışık siyah dalga dalga saçları olan, ela gözleri yarı açık, yarı kapalı, yerde boylu boyunca yatan arkadaşının yanında zayıf yüzü yara izleriyle dolu, pejmürde giyinmiş kumral saçlı adam, o sırada içinde boğulduğu bütün duygulardan arınıp, mantıklı bir şekilde düşünebilseydi aklından geçecek birkaç düşünce bunlar olurdu.

Remus John Lupin.

Hayatının her anında soğukkankılığı ve sükunetini korumayı başarmış dirayetli bir insandı. Karşısına ne kadar büyük bir engel çıkarsa çıksın o, her zaman onları aşmasını bilmişti.

Kurt adamlara canavar diyenlerin arasında bir kurt adam olarak yaşamıştı. Tüm hakaretlere göz yummuş, başının belaya girmemesi için dişini sıkmış, dilini ısırmıştı. Çok sinirlendiği, gözünün döndüğü, kanın beyninde fokurdadığı anlarda bile başının belaya girmemesi için geride kalan mantık kırıntılarını kullanmasını bilmişti.

O, her zaman oldukça güçlü bir adamdı, her şeyini kaybeden, ailesini hiç tanımamış Harry için Dumbledore'dan sonra, aklı başında ve fikir danışabileceği bir baba figürü, ileride evleneceği Nymphadora için kendini boşu boşuna suçlayan tertemiz bir adamdı.

Daha on beş yaşındayken, kırk yaşında birinin sahip olamayacağı tecrübeye sahip olmaya zorlamıştı onu hayat.

Her zaman soğukkanlıydı.

Her zaman mantığını kullanırdı.

Her zaman derin nefesler çekerek sakin olması gerektiğini kendine hatırlatmasını bilirdi.

Ya da, en azından,

31 Ekim 1981'e kadar...

Remus John Lupin... James Potter'ın ürkütücü derecede hareketsiz bedeninin önünde, yanmış yıkılmış, harap hale gelmiş evin içinde, diz çökmüş, dostunun cesedine, tek varlığıymışçasına sarılıp hıçkıra hıçkıra ağlarken kontrolünün bedeninden kayıp gittiğini hissetmişti.

Ve eğer o sırada düşünebilseydi, mantık denen o, soyut, her daim koruduğu kavramın ise yerinde olmadığını fark edebilirdi.

Hayatı boyunca her zaman beynini kullanmışken sadece bir defa göğüs kafesinde güöbürdeyen kalbini dinlemek istemişti.

Düşünmekten yorulmuştu...

O sırada düşünmekten, akıl yürümekten ne kadar yorulmuş olursa olsun; parçalanmış ahşap zeminden fırlayıp ellerini kanatan kıymıkları bile hissetmezken zihninin belli belirsiz uzak köşelerinde dönüp duran tek cümle ise "Sirius yapmaz." idi.

promises from the past | remus j. lupinWhere stories live. Discover now