acemi

449 86 24
                                    

tanrı öldürdüğü kullarını kendi bodrumunda mı saklar artha?

son kez babanın bayat simitlerini satarken sokaktaki yabancıya
parmak uçların ağrıyı susturmak için göğsüne dokunuyordu.
annemin doğurduğu kadar çırılçıplaktım,
parmak uçlarım ağrıyı susturmak için göğsüme dokunuyordu.
kollarımız aynı kıvrımla ayrılmışken değdiğimiz bedenlere
ten rengimiz bile birbirinden farklıydı.

korku bütün sinir sistemimi işgal etmişti,
zihnim kokuları birbirinden ayırt edemiyor
açılan kapılar birbiri ardından kapanıyordu.
babanın çığlığını duyduk iki sokak arkadan,
kalabalık çevrende toplandı hararetle
annemin doğurduğu kadar çırılçıplaktım
belimde tanınmadık bir vücudun parmak izleri,
parmak uçlarım ağrıyı susturmak için göğsüme dokunuyordu.
korkuyordum artha,
yüzün hiç olmadığı kadar karanlıktı.
güneş tam tepende gülümsüyor,
bulutlar onu sana göstermek için göğe sığınıyorlardı.
pencereden öylece-
ölümünü izliyordum.

önünden bir naaş yürürdü.
elleri, ellerinin üzerine kapanırdı ve bir an,
yalnızca bir an kalacağını sanırdım.
yanılmıştım artha
kapıyı sen açardın.
kahve ahşap yavaşça aralanır ve
içeriye yalnızca fırtınayı getirirdi.
fırtınayı sarardım kollarımla,
sen beni ilk kez orada görürdün.
beyaz lekeleriyle kirlenmiş o kara duvarlarında,
ölmüş bir bebek gibi seni izlerdim ve zavallı annem
bir mevta doğurduğunun farkında olmazdı.

doğmamış bebekler, seni ölenlerden daha beter ürkütürdü.
doğumdan korkardın, ölümden korkmadığın kadar.
paçalarını sıvardın.
yanılmıştım artha,
kapıyı sen açardın.

tanrı öldürdüğü kullarını kendi bodrumunda mı saklar?
eğer öyleyse ben, tanrı'yı profesyonel bulmuyorum.

havva âdem'i sevmiyorWhere stories live. Discover now