"N-Ne yapıyor-" Ancak adam beni dinlemedi ve açılmaya çalışılan kapıyı ayağıyla tutup aceleci bir mırıltıyla konuştu. "Sana yenisini alırım. Rujunu bozar mısın?" "Rujumu bozar mıyım!?" Söylediğini soru olarak ona iade ederken o çoktan gözlerini devirmişti. Bense hala anlamayan bakışlarla onu izliyordum. O birkaç saniye içinde ruju çantama koyup baş parmağıyla alt dudağımın rujunu bozmuştu. Kalbim o an sanki atmayı durdurmuş, bedenim ateşin üstündeki bir buz gibi eriyerek akmıştı. Diken diken olan tenime değen açık kahve saçlarımın her teli hissedilir haldeydi. Tüm bedenim hem çok ağır hem çok hafif gelmişti. Gözlerim karşımdaki elaya kaçan kahve gözlere kenetlenmiş ve dudaklarım çölde kalmış bir bedevinin su serabı gördüğünde açılan dudakları gibi aralanmıştı. Gözleri kırpmayı, nefes almayı hatta resmem yaşamayı unutmuştum birkaç saniye boyunca. [ Bir ApporterMort kitabı. ]