insan yaptığı şeylerden sorumlu tutulmamaya bayılır öyle değil mi? İstediği gibi hareket etmeyi kısıtlanmamayı çok sever... Kendini kısıtlayan etkenlerden kurtulmak ister. Peki ya bu etken, kafanın içinde susmak bilmeyen bir hastalığa dönüştüyse, kaçışın var mı? Durdurabilecek misin nerede ne olduğunu bilmediğin o şeyi, her saniye kafanın içindeki seslerle verdiğin savaşların hayatındaki yerini değiştirebilecek misin? Yormayacak mı sanıyorsun? Hiç bıkmayacak, hayatına öylece devam edebileceğini, Yapmadığın şeylerden bile çok kolay bir şekilde sorumlu tutulmaya dayanabileceğini mi sanıyorsun? Dayanamacaksın, dayanmaya mecbur bırakılacaksın. Nereye kadar böyle gideceğini bilmediğin bir hayatta olacaksın. Hiçbir şeyden keyif almayacaksın, yaptığın herşeyden zorunda bırakılmışsın hissiyatı alacaksın. "Özgürlük" kelimesinin artık senin için sekiz harften oluşan bir kelimenin dışına taşamadığını fark ettiğin an, kaybettiğin şeylerin farkına varacaksın, ve hissizleşmeye başlayacak olan kalbine söz geçiremeyecek. Belki de kendi sonunu kendin yazacaksın... İnsan çaresizken çok kolaydır. Ona sunduğunuz her teklifin ucunda kendini mutlu edecek birşeyin olduğunu düşünür. Bir insanı zayıf yönünden vurmak istiyorsanız onu en çaresiz anda yakalamalısınız, kendinizi örnek düşünün bir sorun olduğunda yapacağınız her hareketin lehinize olmasını istersiniz aksi halde size zarar vereceğinden korkarsınız. Haklısınız da insan kendini risklerin bulunduğu bir ortamdan atmak ister. Hiç birşey sizin yormasın istiyorsunuz. Bu oldukça büyük bir bencilliktir. sizin ihtiyacınız olan veyahutta sonucunda sizin işinize yarayacak bir hareket başkalarının sınırlarını zorluyor olabilir ve insanlar sınırlarına herşeyden çok önem verir... ~BALTA ***
12 parts