The Diary Of River Song

Gallifrey'deki Ölüm

EXTERMİNATE!!
Doktor dikkat et!! Evet sanırım kahraman olma sırası bendeydi ve onun önüne atladım. Sanırım rejenarasyonumu burda geçirecektim veya ölecektim... Beni kucağına aldı ve Daleğin göz sapını bozacak birşeyler yaptı tam kavrayamadım.
'paradoks lazım demiştin değil mi?'
'rejenarasyon geçirmen gerek ölemezsin'
'ölürsem bu paradoks oluşturur mu?'
'saçmalamayı kes Melody Pond ölmeyeceksin.'
'ama ölürse-'
'bir daha ölmek hakkında konuşursan seni burda bırakır giderim'
'kızma özür dilerim' dedim titreyen sesimle.
'hadi seni TARDİS'e götürelim.'
Beni TARDİS'e kadar kucağında taşıdı ve ona sarılmayı bırakmadım. Gözleri çok güzeldi yeşilin gizemli rengi. (River Song'un günlüğünden alıntıdır.) Kafamdaki düşünceleri sildim ve ayağa kalkmaya çalıştım.
'melody kalkmaya çalışma umarım rejenarasyonun iyi geçer. ama benim burda olmamam gerek özür dilerim' dedi ve koluma sonradan adının girdap manipilötörü olduğunu öğrendiğim cihazı taktı. Birkaç koordinat girdi ve 'bol şanslar' dedi. 'dikkat et' bile diyemeden kendimi NY'ta bir sokağın ortasında buldum...

Doctor'dan
Onu yollamıştım veda etmeye bile fırsat vermeden herşey farklı olabilirdi belki onu tekrar almalarını engelleyebilirdim... Bense kolay yolu seçmiştim. Kendime lanet okudum. Ailemi kurtarmam için kendi ölmeyi düşünmüştü... Sanırım şimdi onu düşünme zamanı değildi. Belki de haklıydı onları kurtarabilirdim. Her bir karışını ezbere bildiğim arsalarda dolaştım. En sonunda evime gelmiştim.Uzun yoldan...  Ona birşey olmazdı umarım. Evimi gördüm annem kardeşimi sakinleştiriyordu babamsa onları korumaya çalışıyordu. " Doctor silah kullanmaz" kuralını esnetebilirdim sanırım.

Babamın önündeki Dalek'i tam gözsapından vurdum. Babam beni görünce bana teşekkür etti. Beni tanımamıştı. Onları evden çıkardım be TARDİS'e götürdüm. Hala kim olduğumu bilmiyorlardı. Kasabadan başkentten kısacası Gallifrey'den kurtarabildiğim kadar kişi kurtardım. Veya öyle sanıyordum. Davros (en büyük düşmanım) TARDİS'in ayarlarından biriyle oynamış ve onları boğmuştu. Nefessiz bırakmıştı. TARDİS'e geri geldiğimde onları o şekilde gördüm. Belki de zaman değiştirilemezdir...

Time can't be rewritten.