TUTULAMAYAN SÖZLER

209 207 0
                                    

Merhaba! Çoooook uzun bir aradan sonra yine buradayım. Bilmiyorum okuyan var mı hala? Yazmayı bırakmayı düşündüm ama belki tekrar dönerim diye kaldırmadım kitabı.
Burada olanlar bana birkaç yorum bırakabilir misiniz? Şu aralar istediğim hiçbir şey yolunda gitmiyor. Mutlu olurum yorumlarinizla.

Çok uzattım okuyanlara şimdiden teşekkür ederim.

Bölüm şarkısı   PERA- AĞLA 
" SİYAHA ÇALDI KALBİM BEYAZDAN..."

●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●

Kalp ağlar mıydı? Kan ağlıyordu adeta benimkisi...
Bir avuca ne kadar şey sığabilir ki? Bu kadar dolu hissettirmesi normal miydi?

Bütün çabalarım sona ermiş gibi. Hayata tutunacak dalım kalmadı. Birkaç cümle yıktı bütün rüyalarımı...

Yaşamaya değer tek bir şeyim dahi yok. Babam... annem...
Ve de hiç benim olmamış güzel gözlü adam...

Karşımdaki manzara düşüncelerimle çatışıyordu. İçim ölmek istiyordu. Ölmek ve kurtulmak...
Bir yağmurun altında toprağa karışmak...
Geride bırakacağım birinin bile olmaması kararımı destekliyordu.

Hastane olayının üstünden yaklaşık 3 hafta geçmişti. 3 hafta boyunca ileride arabasının önündeki sandalyede oturan adamlaydım. Buruk ama babamdan sonraki hayatıma kıyasla gerçekti.

O çok güzel ruhlu bir adamdı. Neden diye sorgulayamıyordum. Vereceği cevaptan ölesiye korkuyordum. Bu adama veda edeceğimi bilmek sızlatıyordu yüreğimi. Bir karar vermiştim. Defterimi tamamlayacağım ve babama vereceğim, sonra da...

Düşüncelerimi bölen Barış' ın yanıma oturması oldu. Gözlerim o güzel koyu kahvelerine bakakaldı. O da bana bakıyordu. Sessizdi, ben gibiydi. Belki de o güzel gözlerinden sonra kalbimi delicesine attıran şey sessizliğiydi.

Sessizce kollarına sığındım. Sardı beni sımsıkı...

Bir süre öylece kaldık. Sonra ilerideki köy evine benzeyen kaldığımız eve girdik. Yağmur çiseliyordu. Tahtadan yapılmış camın önüne bir sandalye çektim. İçerisi sıcaktı. Bu yüzden camda buğular vardı. Neden herkes kalp çizerdi ki? Istemsiz oluyordu sanırım. Yanıma koyulan sandalyeyle elimi çizdiğim kalpten çektim ve elindeki bardakları uzatan Barış'a gülümsedim.

"Kahve yapacaktım ama uykun kaçar diye ıhlamur yaptım. Sever misin? "

"Teşekkür ederim, sen yapmışsın içeceğiz artık." Ona bakıp gülümseyerek söyledim.

Bardağı elimden aldı ve kendininki gibi pencerenin pervazına koydu. Şaşkınca ona baktım. Ee niye aldı ki?
Yüzü büyülenmiş gibiydi. Sanki kutsal bir güzellik gözlerini esir almış gibi...

Elini uzatıp parmaklarını hafifçe dudaklarıma sürttü. Yanağımı kaplayan avucuna yaslandım. Gözlerimi anı daha da hissetmek için kapadım.

"Allah'ım, beni neyle sınıyorsun böyle? "

Gözlerimi kapatmak tam anlamıyla aptallıktı. Bensiz kalmış Barış düştü göz kapaklarımda kurulan hayallerimin ortasına... Beni sevdiğini söylemişti, gösteriyordu da. Bunu ona yapamazdım. Yaptığım büyük dengesizlikti. Bazen kalbim aklımın öyle önüne geçiyordu ki ona umut veriyordum. Aklıma kazınan görüntüyle aceleyle kaldığım odaya koştum. Kapıyı kapattım ve kilitledim.

Defterime koştum. Göz yaşlarımnbuğulu görmeme neden oluyordu. Tek şansım defterimin yanımda olmasıydı. Son iki sayfası kalmıştı yani son iki günüm...

SOKAK LAMBASIWhere stories live. Discover now