GÜZEL GÖZLÜ ADAM

328 296 20
                                    

Merhaba, ben geldiiiimm..
Bölüm şarkımız =》ÇAĞAN  ŞENGÜL - KIRLANGIÇ
çimden geçen yanımda olsa...'
İYİ OKUMALAR

●●●●●●●●●●●●●●●●●

Kalbimdeki bu gariplik de neyin nesiydi böyle? Öyle delicesine çırpınıyordu ki sanki göğüs boşluğumdan firar edecekti. 19 yıllık hayatımda sadece bir kez yaşadığım bu duygular tekrar hissettiriyordu kendini. Uzun zaman önce duygularımı içimde yaşamayı öğrenmiştim. Hayat bazı insanlara mutsuzluğu kafasına vura vura öğretiyor, tattırıyordu. Karşımda gördüğüm manzara , az ilerimdeki uçurumun  vaadettiği ölümün cezbediciliği ile yarışır cinstendi.

Tanrı neden insanları sürekli bir seçim yapmakla karşı karşıya koyuyordu? Yaşamak ya da ölmek. Gelmek ya da gitmek. Sevmek ya da vazgeçmek...

Karşımda birbirine kaşlarını çatarak bakan iki adam vardı. Arabalarını zıt yönlerde durdurmuş ve  sanki tanrının seçmem için gönderdiği iki seçenek gibi ikisinden birini seçmem için zihnimin huzursuz edici duyguları bedenimde yaymasına neden oluyorlardı?

Bu iki adam beni nereden bulmuştu?

Mert ve kahveleriyle zihnimi talan eden adam tam olarak karşımda birbirine her an saldıracakmış edasıyla bakıyorlardı.

Neden burada olduklarını sormaya bile mecalsiz hissediyordum. Mert, kendini ileri atarak hızla yanıma geldi. Masmavi gözleri yüzümde gezindi kısa bir süre. Sonrasında elimden tutarak ayağa kaldırdı ve peşinde beni de ilerleterek biraz önümüzdeki çantamı da alarak arabanın yanına götürdü.

O tüm bunları yaparken başım yere paralel, bir suç işlemiş gibi nemli toprağa bakıyordum. Göğüs kafesimi zorlayan kalbim kafamı kaldırıp sadece onun yüzüne bakmamı ve belki de son bir defa daha o siyaha çalan o güzel kahveleri görmemi istiyordu.

Belki de bir seferlik onu dinleyebilirdim. Mert elindeki eşyalarımı açtığı arka kapıdan arabanın içine koyuyordu. Gözlerim usulca buluştu gözleriyle. O güzel gözleri sert çehresinde barınmayan duyguları yansıtıyor gibiydi.

Hadi zihnim, hadi kalbim, hadi gözlerim o kahveleri nasıl kazıdıysanız yine yapın. Yine kazıyın o sert çehresini...

Gözlerimi kahvelerinden çekmemi sağlayan kulağımı dolduran Mert'in sinirli sesiydi.
"Bin!" Tek kelimeyle birçok şey söylüyordu aslında.

Kapıyı açıp binmemi beklemeden kendi de bindi. Elim arabanın kapısındayken yerinden milim dahi kıpırdamadan duran adamla yine buluştu gözlerimiz.

Sessizlik hiç acıtmadığı kadar acıtıyordu canımı. Kalbim; adını, sesini, hiçbir şeyini bilmediği bir adamı sarıp sarmalamak ömrü boyunca  gözlerinde gördüğüm bilmediğim acılarını sakladığı göğsünde belki de hiç akamayacak gözyaşlarımı ona emanet etmek istiyordu.

"Almira! Bin artık şu arabaya!" diyen Mert'in şeytanın hinliklerini aşıladığı sert ve sinirli sesi gözlerimizi ayıran şey oldu.

Arabaya binerken gözlerim sadece titreyen ellerimdeydi. Mert kapıyı kapatmamı zor beklermiş gibi hızla sürdü arabayı.

"Umarım bir açıklaman vardır." diyen Mert içimdegitgide büyüyen bir karartıya sebep oluyordu. Nasıl derdim nişanlandığım adama 'Ben bir çift kahveyi zihnimden çıkaramıyorum, gözlerimi her kapadığımda göz kapaklarıma kazınmış gibi onu görüyorum ' diye? 

"Konuşmak istemiyorum Mert. Lütfen daha sonra, olur mu?" Direksiyonu tutan elleri sıkılaşırken gözleri kısılmıştı. Buna şimdi müdahale etmezsem hayallerime elveda deme şansı bile tanımazlardı bana. "O adam kim bilmiyorum, bunu bilsen yeter. Benimle bir alakası yok yani, tesadüf..." içimden devam ettirdim ' ya da kader...'

SOKAK LAMBASIWhere stories live. Discover now