• 4 •

172 17 82
                                    

Bu bölüm asıl olaylara geçiyoruz
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen👉🏻👈🏻🥺
Umarım beğenirsiniz,iyi okumalar💜

.
.
.

Güneşin yerini kara bulutlar ve parlak yıldızlara bırakıp gittiği bu soğuk gecede çoğu kişi sıcacık evinde rahatça oturuyordur.

Soğuk gecelerin güzel özelliklerinden biride budur. Kimisi şöminenin karşısında uyur kimisi kitabını kahvesini hazırlar ve kendine huzurlu bir ortam yaratır.

Ama bu ortamlar bana göre değil.

Çocukluğumdan beri huzur, sevgi veya merhamet nedir bilmeden büyümüş biri olarak böyle düşünmem gayet normaldi.

Annem hariç kimse bana iyi davranmazdı. Onun, benim mutlu bir çocuk olmam için çabaladığı zamanlar da içimde bir yerlerde biraz olsun iyilik duygusu vardı. Tabi öldürüldüğü an tüm iyi duygularım da onunla beraber sönmüştü.

Gözümün önünde nasıl can verdiğini veya ne kadar göz yaşı döktüğümü, kısaca o güne ait her şeyi en ufak ayrıntısına kadar hatırlıyordum. Beynim unutmamamı istermiş gibi istisnasız her gün bu anıları gözümün önüne getiriyordu. Bu da benim kötü düşüncelerimin ve hislerimin ortaya çıkması için güzel bir fırsattı.

Soğuk hava, zaman ilerledikçe kendini daha da belli ediyordu. Sert esen rüzgar yüzünden kaküllerim de durmadan uçuşuyordu.

Ayaklarımızı bastığımız yerdeki kurumuş yapraklar dışında bir ses yoktu. Herkes olabildiğince sessiz ve ruhsuz gibiydi. Yürümeye başladığımız andan itibaren kimse birbirine bakmadan sadece önümüze odaklanmış bir şekilde gidiyorduk.

Sağ kolumda beni sıkıca tutan siyah saçlı ve maskeden dolayı yüzünü dahi göremediğim uzun boylu bir adam. Sol kolumda da ona nazaran daha kısa boylu ve kırmızı saçlı bir adam vardı.

Bu ıssız yolda ilerlerken çevreme bakmak aklıma dank edince kafamı kaldırmış ve etrafa bir göz atmıştım. Gece saatleri olduğu için zifiri bir karanlık vardı ve bu da detaylı bakmamı engelliyordu. Arkamdakilerin tuttuğu fener dışında da bir ışık yoktu.

Kaçma konusunda ise şüphelerim vardı. İstesem ikisini de itip kaçabilirdim ama kaçsam bile gidebileceğim bir yer yoktu. Üstelik bu ikisini halletsem bile arkamızda üç kişi daha vardı. Beş kişiye karşı tek başıma direnemezdim. Bu yüzden sorun çıkarmak yerine kendimi adamlara bırakıp götürmek istedikleri yere götürmelerine izin verdim.

Çeşit çeşit ağacı ve çamurlu yolları geçtikten sonra sonunda kulübe gibi bir şeyin olduğu yere geldik.

Ne yalan söyleyeyim bu odun gibi adamlardan böyle bir ev beklemezdim.

Eski püskü her yeri eskimiş ve toz içinde bir ev beklerken en ufak bir toz tanesi bile bulunmayan, on metre öteden bile parlayan lüks bir kulübe çıkmıştı karşımıza.

Onlar burayı bildikleri için normal yürümeye devam etseler bile ben ağzım açık bir şekilde adım atıyordum.

Evin önüne geldiğimiz de arkamızda duranların arasında ki en uzun boylu olan kapıyı açıp kenara çekildi ve kollarımdan tutanlar beni ittirdiğinde içeri girmiştik.

Evin içi dışından bile güzeldi.

Evi tam inceleyecekken tekrar ittirmeleriyle aşağı doğru inen bir merdivenin önüne gelmiştik.

Merdiven eve nazaran oldukça yıpranmış görünüyordu. Belli ki hiç bakım yapılmamıştı. Her adımımızda basamaklar yüksek sesle gıcırdıyordu.

Vendetta | TaekookWhere stories live. Discover now