three

63.1K 1.2K 537
                                    

''Tekrardan çok teşekkür ederim'' dedim mahçup bir sesle. ''Bunu yapmana gerek yoktu.''

Bu sanırım ettiğim üçüncü teşekkürdü. Ve o bunların üçünede cevap vermemişti. Cidden onu eğer araba kullanmasaydı boğabilirdim. Beni iliklerime kadar sinir ediyordu. Adam çok fazla nazikken, oğlu neden böyle kabaydı ki? Fazla nezaket midemi bulandırırken, fazla kabalık ise tenimi ürpertiyordu. Bu Hood erkekleri normal olamaz mıydı Tanrı aşkına?

Adam, işini bırakıp benimle alış veriş merkezine gelmediğine hala inanamıyordum. Ben onun karısıydım ve işinden önce gelmem gerekirdi! Ama öyle değildi işte. O sabahtan akşama kadar dosyalarının başındaydı. Zaten bu yüzdende Calum'a beni alışverişe götürmesi konusunda rica etmişti. Onun ise yaptığı tek şey başını sallamak olmuştu. Ya babasından çok fazla korkuyordu yada ona olan saygısı, bana olan nefretini eziyordu.

Büyük bir alışveriş merkezinin önünde durduğumuzda hiç vakit kaybetmeden arabadan indim. Hayatımda ilk kez kıyafetlerin fiyatlarına bakmadan alışveriş yapabilecektim ve bunun verdiği huzur, bütün elbiseleri almak istememe sebep oluyordu.

" Anlaşmamızı unutmadığını umuyorum." Arkamdan seslendiğinde duraksadım ve yanıma gelmesini bekledim. 

Birde bu anlaşma vardı tabii. Onu başımla onayladım.

"Ama sende benim şartımı biliyorsun. Çığlık duymak istemiyorum, yoksa ufak anlaşmamızı bir bakarsın bozuluvermiş."

Sırf onu dahada çok sinir etmek istediğim için kelimelere vurgu yaparak söylemiştim ama o söylediklerimden sonra sadece aptalca gülümsüyordu. Dudağının üst tarafı kıvrılıkken "Hadi ama hangi kız benim altımda çığlık çığlığa kalmaz ki?" diye sordu.

Şuanda bu konuyu üvey annesi olduğum kişi ile konuştuğuma inanamıyordum. Öyle bir konuşuyordu ki görende seks Tanrısı sanırdı. Oysaki daha 19 yaşında bir çocuktu. Ne kadar başarılı olabilirdi ki?

"Bu konuları benimle konuşman uygun değil" dedim onun aksi ses tonu ile. Şuanda cidden anne gibi davranıyordum sanırım ama bu konuları onunla konuşmak beni rahatsız etmişti. Tanrı aşkına benden 6 yaş küçüktü.

Merkezin içinden bir mağzaya adımımı atığımda, gördüğüm elbiselerle neredeyse ağzımın suyu akacaktı. Ben elbiselere aşkla bakarken, Calum'un beni yerin dibine sokmak isteyen bakışlarını daha şimdi fark ediyordum. Kapıya yaslanmış ve sinir bozucu bir şekilde beni izliyordu.

"Ne?" diye sordum tek kaşımı kaldırarak.

"Sadece şu lanet elbiseleri dene ve buradan defolup gidelim."

Ona gözlerimi devirmek istesemde karşımda gördüğüm, sırtı kalçalarına kadar açık, mini elbise buna engel olmuştu. Hemen onu elime aldım ve siyah renge tekrardan aşık oldum. Bu elbise kesinlikle benim olmalı  diye geçirdim içimden. Adam'ın davetli olduğu yemekte bunu giyebilirdim ama çok fazla açıktı ve yaşlı bir adamın karısı olduğum için daha sade birşeyler bakmam gerekiyordu.

Hoşuma giden birkaç elbiseyi daha aldıktan sonra tam kabine giriyordum ki akramdan Calum'un sesini duymamla duraksadım. ''Bunu da dene'' dedi ve elime siyah bir elbise tutuşturdu. Ona teşekkür ettikten sonra kabine girdim. Bu ona aynı günde dördüncü kez teşekkür edişimdi. Bir daha teşekkür yok.

İlk önce sırt dekoltesi olan elbiseyi denemeye karar verdim. Üzerimden pantalon ve tişörtü çıkardıktan sonra iç çamaşırlarımla kalmıştım. Fakat bu dekolteye sütyenin gitmeyeceği için onuda çıkardım ve kenara attım. 

Elbisenin üzerimde nasıl durduğuna bakmak için kabinden dışarı çıktım. Calum, aynanın karşısındaki koltuğa yayılmış, telefonuyla oynuyordu. Onu umursamayarak aynanın karşısına geçtim ve kendimi inceledim. Bu elbise servet değerinde olsa bile bunu alacaktım. Sırt dekoltesi çok fazlaydı ama iddialı elbiseler giymeyi hep sevmiştim ve hala  seviyordum. Göğüs dekoltesi çok fazla olmadığı için elbise çokta açık sayılmazdı.

Step MomWhere stories live. Discover now