twelve

35.9K 817 84
                                    

Adam, eve geç saatte geldiği için yorgun ve bitkindi. Bu yüzden anında uyuya kalmıştı, fakat benim uykum olmadığı için bir türlü uyuyamıyordum. Sırtımı Adam'a dönerek bir de böyle uyumayı denedim, fakat olmuyordu.

Fiziksel olarak yorgun olsamda, zihinsel olarak uyuyamamın tek sebebi Calum'du. Sürekli onu düşünüyor ve ona çeşitli işkenceler uygulama fikirleriyle dolup taşıyordum. Beni çok fazla sinir etmesine rağmen, nasıl olurda dokunuşlarından hoşlanabilirdim? Yemin ederim o pisliğin tekiydi ama bu bile onun dokunuşlarından kaçmama engel olamıyordu. O masum değildi. Ben ise sanırım masum sayılacak son kişi bile sayılmazdım. Hangi sürttük kocasının oğluna karşı böyle hisseder ki? Ama ben hissediyordum ve bu beni korkutuyordu.

Yatakta ters dönerek tekrar yüzümü Adam'a çevirdim. Kaşları hafif çatık ve ağzı aralık bir şekilde uyuyordu. Hafif çıkmaya başlayan siyah ve beyaz karışımı sakaları ve sert yüz hatlarıyla neden bu kadar genç göründüğünü sorguladım kendime. Gençti. O kadar işi aynı anda yürütmesine, iki çocuğu olmasına, aldatılmasına ve diğer bütün problemlere rağmen genç görünüyordu. Düşüncelerime daldığımda, parmaklarım kendiliğinden çıkışmaya başlayan sakalarında gezindi. Baş parmağımı yüzünde gezdirmeye devam ettiğimde, çatık kaşları gevşemeye başlamıştı. O iyi biriydi. Hatta hayatımda gördüğüm en nazik kişi. Benim için her zaman en iyisini istiyordu ve benimse ona verdiğim karşılık, berbattı. Karısı onu aldatmıştı. Bunu ben ve Adam hariç hiçkimse bilmiyordu. Benim bilmemin sebebi ise, Eşinin, Adam'ı babamla aldatmış olmasıydı. Bu gerçek yüzüme her seferinde çarptığında kendimi berbat birisi gibi hissediyordum. Babam, ondan karısını çalmıştı ve Adamla evlenmem, duygularım yüzündendi. Ona karşı kendimi borçlu hissediyordum, çünkü babam olmasaydı hâlâ mutlu bir ailesi olabilirdi. Ama öyle olmamıştı işte.

Adamla da zaten bu sayede tanışmıştık ve bana kendini mutsuz hissetiği her zaman, onun için Tanrı tarafından gönderilen bir melek olduğumu söylerdi. Ama asla ona yanıldığını söyleyemezdim.

İçimi kaplayan huzursuzluğun geçmesi için Adam'a dahada çok sokuldum ve ona sarıldım. Bunu hissedermiş gibi kıpırdanarak sarılışıma karşılık verdiğinde, en azından daha iyi hissediyordum.

***

Adam, kapının önünde kravatını düzeltirken yanına vardım. Bana bakarak gülümsedi ve kravatı ile işi bittiğinde bana yaklaşarak parmaklarını belime koydu.  "Bu aralar sana vakit ayıramadığım için üzgünüm" dedi. "Bunu telafi edeceğim."

Ellerimi omuzlarına koydum. "Önemli değil, beni düşünme." Yüzünü bana yaklaştırarak başını eğdi. Sıcak nefesi boynuma çarpıyordu. "İnan bana küçüğüm, seni düşünmediğim tek bir saniye dahi olmuyor."

Nefesimi tutarak gülümsemeye çalıştım ama başarısız oldum. Adam, boynuma küçük bir öpücük bıraktıktan sonra çekildi. "Görüşürüz, miniğim" dedi ve bana son kez gülümsedikten sonra gitti. Oh. Bu kelimeler her geçen gün beni etkisi altına alıyordu.

Bu düşüncelerden sıyrılarak salona gittim. Calum, ayaklarını her zamanki gibi masaya uzatmış, televizyon izliyordu. Onunla muhatap olmak istemediğim için adımlarımı merdivenlere dorğu yönlendirdim. Artık, kendime çeki düzen vermemin zamanı gelmişti. Adamla evli kalmak isityorsam, Calum'dan uzak durmalıydım. Ve ben kesinlikle Adamla evli kalmak istiyordum.

Calum, arkamdan seslendiğinde duraksadım ve ona baktım. Eğlendiğini her halinden belli olan yüz ifadesi ile bana bakıyordu. "Benden kaçmana gerek yok, Amanda."

Merdivenlerde durmaya devam ederken kaşlarımı çattım.

"Sana, senden kaçtığımı düşündüren ne?" diye sordum alay dolu bir sesle. "Belki de senin yüzünü görmek istemiyorumdur?"

Step MomWhere stories live. Discover now