final

27.5K 818 298
                                    

9 gün önce

Yaşlı adam, telefonu tedirgin bir şekilde elinde çevirdi. Yakında evleneceği kadının söylediği şeyleri yapmak istemiyordu. İlk defa kızını düşünüyor ve gerçekten bunu istemiyordu. Biliyordu ki bu gerçekten onun için bile fazlaydı.

''Melonie,'' diye konuştu aşık olduğu kadına. Aslında daha çok yalvarıyordu. ''Bunu gerçekten yapmak zorunda mıyız?'' Bunu yapmak zorunda olduklarını biliyordu. Artık, bu yalanı çoktan Calum'a söylemişlerdi ve bunun sonu gelmeliydi.

''Sana aralarında bir ilişki olduğunu öğrendim diyorum! Benim oğlumun ve senin kızının arasında bir ilişki var, Aren! Analmıyor musun? Bu... Bu saçmalık!'' Kadın delirmek üzereydİ. Hala oğlunun kendinden yaşça büyük bir kızla ilgilendiğine inanamıyordu. Üstelik o, baba dediği adamın eşiydi. Bu kadın tam bir fahişe diye geçirdi içinden Melonie.

''Biliyorum, hataları çok büyük ama en azından bunu Adam'a söyleyelim. Kardeş olmadıklarını er yada geç anlayacaklardır.''

Adam, haklıydı. Bu ortaya ilaki çıkacaktı ama kadın, risk almayı severdi. Zaten bunu sevmese neden kocasını aldatmış olsun ki? Eblette başka bir şeylerde yapabilirdi. Ama Amanda'nın gerçek sanacağı yalanı öğrendiği zaman acı çekişini görmek isityordu. Adam'ı elde ettiği için ölmesini dahi istiyordu. Üstelik şimdi oğlunu da kaptırmıştı!

''Hayır'' dedi büyük bir kararlılıkla. ''Adam olmaz. Bunu öğrendiği zaman dayanamayacaktır. Hem bu yaşadıkları şey buna rağmen çok... Çok mide bulandırıcı bir şey, Aren...'' Kadın, ellerini adamın yüzünde gezdirdi. Adamı ikna etmenin en kolay yollarından biri de ona dokunmaktı. Ve Melonie, bunu çok iyi biliyordu. ''Üstelik evlendiğimiz zaman zaten kardeş sayılmayacaklar mı?'' Elleri gömleğinin içinden girdi. ''Hem... Benim geçmişim ve senin geçmişin gerçekten benziyor. Üstelik ben Calum'a çoktan söyledim. Geri dönüş yok.''

Aren, Melonie'dan bir adım uzaklaştı ve kızının numarasını tuşladı. ''Tamam'' dedi bıkınıkla. ''Bunu yapacağım.''

Günümüz

Amanda

Bardağımdaki son içki yudumu da boğazımdan geçtiğinde ilk seferki gibi boğazım yanmadı. Aksine bu tada alışmıştım ve daha fazlasını istiyordum. Etraf bulanıklaşmaya başlamıştı, olsun. Sandalyemden kıpırdanarak, bar masasına yaslandım. Dilim dolaşıyordu. "Bir bardak daha" dedim. Daha öğlenden sarhoş olan sayılı kişiler arasındaydım ama unutmam için içmem gerekiyordu.

Barmen, dolu bardağı önüme koyduğunda tekrar bir yudum içtim. Bar, ben ve birkaç kişi haricinde boştu. Geceleri burasını ışıldatan ışıklar sönüktü ve öğlenleri oldukça sessiz oluyordu. Kollarımı masaya dayayarak başımı ellerimin arasına aldım. Gözlerimi her kapattığımda Adam'ın ölümü gözlerimin önüne geliyordu ve delirecek gibi hissediyordum. Hayatım, tamamen birkaç gün içerisinde alt üst olmuştu. Kendimden nefret ediyordum. O an, onu kurtaramadığım için kendimden gerçekten nefret ediyordum.

Ama en çokta Calum'dan nefret ediyordum. Orospu çocuğu.

Sinirle içkiyi diktim. İçince en azından çok fazla düşünmüyordum. Sadece Adam'ın ölümünden bir hafta geçmişti ve ben; tamamen berbat haldeydim. Bir çıkmazın içinde öylece sürükleniyordum. Gözlerim kaymaya başlamıştı. Bu bardağı da bittirdiğimde tekrardan yenisini istedim. Eve gidip, Calumla yüz yüze geleceğime daha öğlen olmasına rağmen sabaha kadar burada kalmaya razıydım. Beni kullandığı düşüncesi... Beni deli ediyordu. Her aklıma gelişinde hıçkırıklara boğuluyordum. Sarhoş olduğum anlar hariç. O zamanlar... sadece kızgındım işte.

Step MomWhere stories live. Discover now