Gerçek Yaşamdan Arşiv Giriş

78 12 6
                                    

Kafamı dayadığım parmaklıklar Grönland'ın kuzeyinden gelmiş kadar soğuktu. Bu soğukluğun kış ayından kaynaklandığın söylemek yanlış olmazdı. Dayadığım anlım belki de parmaklıklara yapışmıştı. Alnımın hizasında tuttuğum ellerim ise soğuktan moraracak derecede üşümüştü fakat elimin moraracak olmasını düşünecek durumda değildim zira kafamın içi düşüncelerle yanıyordu.

"Kimsin sen?!"

Kulağıma gelen ses ile bakışlarımı diktiğim duvardan gözlerimi çekip içeri giren adama baktım ve kaşlarımı çattım. İçimde patlayan bir volkan olduğunu hissediyordum. Bu volkan düşüncelerimi yakıyor külü ise gözlerime savuruyordu.

Hava yeterince soğuk değilmiş gibi bir de karşıma geçip öfkeden kudurmuş gibi bakan bir adamla uğraşacaktım. Alayla gülümsedim. Gülümsemem yerini yadırgamıştı.

"Bunun nasıl misafirperverlik olduğunu anlayamadım doğrusu. Siz Amerikalılar asla kibar olamıyorsunuz!"

"Bunun bedelini ödeyeceksin biliyorsun değil mi?"

Gülümsememi milim bozmadan sinir bozuculukla devam ettim.

"O parmağını bana sallayarak sen demeye devam edersen kimin bedel ödeyeceğini o zaman görürüz."

"Sen kendini ne zannediyorsun?"

Gülümsemem yerini ifadesizliğe bırakırken alaycı tavrımdan taviz vermeyerek konuştum.

"Benim adım Rozalin Masiva bil istedim. Belki lazım olur."

Gözleri yuvalarından fırlayacakmış gibi açıldı.

"Sen?!"

***

"Amerika'nın en önemli bankasına sızdığına inanamıyorum!"

Kafamı hapishanenin parmaklıklarına kafamı yavaşça ve ritmik bir şekilde vurmaya devam ederken sessizce ofladım.

"Bunu, isteyerek yapmadım biliyorsun. İsteyerek yapmış olsam burada olmazdık bunu da biliyorsun."

Gerçek Yaşamdan ArşivWhere stories live. Discover now