14- Hissiz Dünyam

127 87 13
                                    

Aritmi

14.bölüm

...

Şöyle okumadan buraya hepimiz bir kalp bırakabilir miyiz? İçimden geldi. Burada, yanımda olduğunuzu hissetmek istiyorum ❤️

Hızla kolumu çekerek koşarcasına Adar'ın yanından uzaklaştım. Hayır, bilmemeliydi, bilmemeliydi, bilmemeliydi... Kazağımın kolunu çekiştirip parmak uçlarıma kadar gerdim. Koştuğum için kot ceketimin kapüşonu başımdan düşmüştü, umursamadan hemen yola çıktım. Ev kampüsün diğer ucunda ve yarım saatlik yürüme mesafesinde olsa da yürüyecektim. Umarım Adar peşimi bırakmıştır diye umutla arkamı dödüm. Evet, beni hissiz dünyamla başbaşa bırakmayı tercih etmişti bu sefer sanırım.

Kulağıma taktığım kulaklıktan hırçın şarkılar yükselirken eve varmıştım. Asansörü hiçbir zaman kullanmazdım fakat yürümekten harap olmuş bacaklarım 2 kat bile olsa merdiven yürümeye dayanamazdı. Bulduğum ilk asansöre bindiğimde kapı tam kapanacakken koridorda aceleci bir tavırla asansöre doğru gelen bir adam gördüm. Umrumda mıydı? Tabi ki hayır. Kapalı bir alanda tanımadığım bir erkekle tek başıma kalmak istemezdim doğrusu. Kapıyı durdurmakla uğraşmadığım asansör hareket etmeye başladı ve bulunduğum kata geldiğinde araladığım asansör kapısından koridora kendimi attım. Koridorun hemen sağ tarafında bulunan son daire benimdi. Tam yönelirken merdivenlerden hızla çıkan bir karartı kalbimi yerinden çıkardı. Genç olduğu belli olan boylu poslu, siyahlar içinde giyinmiş ve karanlık koridorda yüzü hiç görünmeyen biriydi. Evet, bu asansörde beklemediğim adamdı. Daireme doğru adımlarımı hızlandırarak kapıma vardığımda hışımla içeri geçtim. Neden bu kadar heyecanlandım bilmiyorum, hem ne yapabilirdi ki? Alt tarafı asansörü bekletmedik!

Koridorda bir kapının açılıp kapanma sesi geldiğinde yüzümü buruşturarak gözlerimi kapattım. Sanırım aynı kattaydık. Umursamamaya çalışarak ayakkabılarımı çıkarıp içeri geçtim. Buraya taşındığımdan beri hep bir aksiyon içinde olan hayatıma hayret ede ede oturma odasına bitişik amerikan tarzı mutfağıma girdim. Pek yemek yemeyi seven biri değildim, aslında yemek yemeyi bir vakit kaybı olarak görüyordum hep. Keşke birer kapsülle enerji alarak yaşamımızı sürdürseydik gibi düşüncelerim bile vardı. Buzdolabını açtım. Harika! Tam takır kuru bakır... Aslında uğraşırsam lezzetli yemekler yapmayı becerebilen biriydim. Ama keyfim yoktu bugün. Pizza istetip odama geçtim.

Siyah örtülü yatağıma uzandığımda gün bitmeden içimdeki bulutun barındırdığı hisleri özgürlüğe kavuşturmalıydım. Elime karanlık defterimi aldığımda sağanak yağışa hazırdım...

Bileğimdeki bu iz...

Benim değil, senin izin Ali... Bırakıp gittiğin günden beri kaybolan umudumun izi. Acılarımın yumak yumak ördüğü bir iz bu. Bir yanım bu örtüyü üzerime tamamen örtüp her şeyden uzaklaşmak istiyor, diğer yanım örtüyü çekip ayağa kalkmamı...

Döneceksin diye çok bekledim, çok bekledim Ali... Benimki boş bir çaba, aptal bir inançtı işte.

Şimdi nerede miyim?

Söz verdiğimiz yerdeyim. Sanatın kucağındayım. En başından beri bu sözümü tutmalı, buraya gelmeliydim belki de. Lakin geç de olsa geldim, burdayım... Seni geride bırakıp hayata tekrar merhaba demeye geldim.

Bileğimdeki bu aptal iz izin verirse tabi...

...

Karnımı doyuran pizzadan sonra tekrar şövalyemin başına geçtim. Yazmak kadar çizmek de önemli bir uğraştır... Düşüncelerim kırmızı dumanlı tuvalimdeyken ne çizeceğime karar vermiştim! Evet, kesinlikle bu olmalıydı..

...







Selaammm. Bu aralar rahatsızlığımdan dolayı bölüm atamıyordum, bölümler de pek içime sinmiyor açıkçası :( bölümler her gün değil, iki günde bir yayımlanacak artık sanırım. Affediniz :(

Ufak sorum:

Sizce Manar kırmızı dumanlı tuvaline ne resmetmeye karar verdi?

Doğru tahmini yapana bir sonraki bölümü ithaf ediyorum💎

Bol bol kucaklandınız:)

ARİTMİ Where stories live. Discover now