4.

455 40 11
                                    

[ Jonghyun ]

Telefon konuşmak bana göre çok sıkıcı. Yüz yüze görüşmek bence daha iyi. Hala ağlıyordu. Konuşmayı uzatmak istiyordu. Aniden onun lafını keserek söze atladım;

" Bak sana ne diyeceğim, az sonra yanına geleceğim. Geceyi bir telefonla geçirmeyelim. Olur mu? "

Ondan onay beklerken telefonumun şarjının azaldığını fark ettim. Bir an önce onaylamasını bekliyordum. Eğer telefon kapanırsa hiç iyi şeyler olmayacak. Bu kızdan cidden çok sıkıldım. Sinirimi bozuyor. Sürekli hayatıma müdahale ediyor. Onu sevmiyorum, ama bırakamıyorum da. Nedeni babam.. Ve onun çok değerli piç iş arkadaşları.. Adam resmen beni kendisi için kullanıyor lan..

Fazla uzatmadan beni onayladı. Az sonra yanına gideceğim için acele etmem gerekiyordu. Telefonu kapatarak cebime koydum. Şarjı bittiği için kapanmıştı. Taemin'i evine bırakmam gerekiyordu, ama evini öğrenmeliydim. Umarım uzak değildir. Sonuçta gecenin bir buçuğu, onu yanlız bırakamam. Bırakmam. Daha yeni tanışmış olsak da beni ilk defa düşünen, güven veren tek kişi.

Yavaş adımlarla havamı bozmadan yanına doğru ilerledim. Saçlarımı atarak piçimsi bir şekilde gülümsedim.

" Nerede kalmıştık? "

Ondan beklediğim cevabın tam aksi bir cevap alınca şaşkınlığıma yenik düştüm;

" Hiçbir yerde kalmadık. Zaten.. B-başlamamıştık.. "

Derin bir nefes vererek kaşlarımı çattım. Ona doğru iyice yaklaşarak dudaklarına nefesimi verdim ve lafa atıldım;

" Cidden mi? "

Ellerini göğsüme yerleştirerek başını öne doğru eğmişti, resmen gözlerini kaçırıyordu. Beni ittirirken konuşmasını ilerletti;

" Ü-üzerime.. Gelme! "

Bir elimle kolunu sıkıca tuttum. Ardından boşta kalan elimle çenesini kavrayarak gözlerime bakmasını sağladım. Gözlerime baktığında kalbimin hızlanmasına engel olamadım.

" Hey, sorun ne? "

Kolunu elimden hızla kurtarmak için çabaladı. Kurtaramayınca pes ederek dolmuş gözleriyle gözlerime baktı. O an içimde bir burukluk hissettim. Bana ne oluyordu böyle?

Söylediği tek şey vardı;

" Senden.. Git ve sevgilinle ilgilen. Senden ilgi bekliyor. Gecenin bu saatinde dışarıda dolaşacağına.. s-sevgiline gitsene sen! "

İlk defa bu kadar imâlı konuştuğuna şahit olmuştum. Soğuk ve rüzgarlı havadaydık. Gözlerinden akan yaş damlalarını sildim. Söylediklerinden dikkatimi çeken tek şey cümleye 'senden' diye başlamış olmasıydı. Kolunu benden kurtardığında ceketimi hızla üzerinden çıkardı ve elime tutuşturdu. Bu sinirimi bozmuştu. Cidden.. Ona baktım. Sadece baktım. Elime tutuşturduğu ceketi sinirle yere fırlattım. Ardından sinirime tekrardan yenik düşerek bağırdım;

" LAN SENİN SORUNUN NE? BENİ KENDİNE BAĞLAYIP ŞİMDİ DE BIRAKMAK FALAN MI?! "

Sonra her ne kadar pişman olacağımı bilsem de her şeyi söyleyecektim! Hızımı alamayarak beynimden geçenleri düşünmeden söyledim;

" BENDEN İSTEDİĞİN ŞEY NE, HA? SEN BENİ NE SANIYORSUN? SENİ SEVİYORUM! RAHATLADIN MI?! "

[ Taemin ]

Telefon konuşmasını sürdürürken içimde hissettiğim tek şey hoşlantı? Evet, sonunda sadece kendime de olsa itiraf edebildim! Ondan hoşlanıyorum. Kıskanıyorum. Paylaşamıyorum, ama sevgilisi...

Sevgilisine gidecekti. Az sonra sevgilisiyle birlikte olacaktı.. Belki de... Aigoo, utandım! Ve biraz da kırıldım. Hala anlayamamış mıydı ondan hoşlandığımı? Onun anlaması gerekiyordu, yani ben onu zeki sanıyordum. Onu kendi ellerimle sevgilisine gönderecektim, delilik.

İlk defa böyle hissediyorum. Bir boksörden hoşlanıyordum. Parmaklarımı saçlarımda araladım. Ve telefonu kapatmasını bekledim...

Bir süre sonra telefonu kapattı, sanırım şarjı bitti. Cebine yerleştirdi. Huh, bir daha bizi rahatsız edemeyecekti, sevgilisi! Yanıma geldiğinde onu baştan aşağı süzdüm. Havalı bir şekilde karşımda duruyordu, nerede kaldığımızı sordu. Ona sinirliydim. Resmen sevgilisine gidecekti!

Yanıma geldiğinde hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu;

" Nerede kalmıştık?"

Ona olan kırgınlığımı saklamaya çalışarak sesimi temizledim;

" Hiçbir yerde kalmadık. Zaten.. B-başlamamıştık.. "

Ona tavır yapmıyorum. Sonuçta sevgilisi o. Tabii ki yanına gidecek. Sadece nerede, ne konuştuğuna dikkat etmeli! Sonuçta insanların birçoğu onu seviyor, bu yüzden dikkatli olmalı.

Dudaklarıma yaklaştığında kalbim duracak gibiydi. Fazla etkileyici bir nefesi var, her ne kadar içki koksada..

" Cidden mi? "

Geri çekilmek için ellerimi göğüs kafesine yerleştirip onu tüm gücümle itmeye çalıştım, gözlerimi ondan kaçırmak için başımı öne eğdim;

" Ü-üzerime.. Gelme! "

Beni aniden kolumdan kavradı ve gözlerine bakmam için beni zorlarcasına, çenemden kavrayıp gözlerine bakmamı sağladı.

" Hey, sorun ne? "

Ağlamamak için kendimi çok zor tutuyordum. Kendimi bir boksör parçasına ezdiremezdim;

" Senden.. Git ve sevgilinle ilgilen. Senden ilgi bekliyor. Gecenin bu saatinde dışarıda dolaşacağına.. s-sevgiline gitsene sen! "

Senden? Ne senden? Ona az kalsın her şeyi anlatıyordum. Yani, laflarıma dikkat etmem gerekiyor.

Ceketinin hala bende olduğunu fark ettiğimde onun üşümemesi için ceketini yavaşça çıkarıp eline tutuşturdum, giymesi için. Birden ne olduğunu anlayamadan ceketini yere fırlattı. Korkmuştum biraz, bu yüzden birkaç adım geriledim. Ardından bana sesini yükseltti;

" LAN SENİN SORUNUN NE? BENİ KENDİNE BAĞLAYIP ŞİMDİ DE BIRAKMAK FALAN MI?! "

Konuşmama fırsat vermeden lafına devam etti;

" BENDEN İSTEDİĞİN ŞEY NE, HA? SEN BENİ NE SANIYORSUN? SENİ SEVİYORUM! RAHATLADIN MI?! "

Ondan istediğim şey ne mi? Sadece üşümesin diye ceketini vermiştim. Bu kadar büyük bir sorun yaratacağını bilseydim üşümesini tercih ederdim beh! Neden bu kadar sert davranıyor ki şimdi?

Ne? NE? BENİ Mİ SEVİYOR? Şaşkınlığımı atlatamamışken beni seviyordu.. Etrafa anlamsızca bakarken ona doğru yaklaştım. Hiç konuşmadan gözlerime bakmasını sağladım. Ardından yüzünü ellerim arasına alarak nefesimi bıraktım.

Ne demeliydim şimdi? Onun bana yaptığı gibi itiraf etmeli miydim? Yoksa.. Onun bir sevgilisi var! Onu sevmediğini söylemişti ama.. Daha birkaç saat önce tanışmadık mı biz? Sevgilisine gitmeyecek mi? Onu bu halde bırakamıyorum ama.. En iyisi her şeyi akışına bırakmak mı? Evet! Öyle yapacağım.

Gözlerine bakarak gülümsemeye çalıştım. Yanaklarındaki ellerimi boynuna doğru kaydırarak parmak uçlarımı boynunda gezdirdim. Kısık sesle fısıldadım;

" B-ben... "

[ Jonghyun ]

Ona ne söyledim ben? Ağzımdan kaçtı. Aish! Şimdi ne olacaktı peki? Ya beni istemezse? Niye istemesin, benim gibi biri istenmez mi.. Kendimi biraz tuhaf hissetsem de söylemem iyi oldu. Bilsin.

Ona söylediklerimin üzerine bir süre sessiz kaldı. Ardından yüzümü elleri arasına aldı. Elleri çok yumuşak ve soğuktu. Gözlerimi gözlerine sabitledim. Bana hapsolmuş, ne demesi gerektiğini bilmiyor ama beni seviyormuş gibi bakıyordu.

Kekeleyerek konuşmasını ilerletti;

" B-ben... "

CRAZYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin