[36]

880 79 53
                                    

Multimedya: kaderin kırmızı ipliği
Bölüm Şarkısı: Sia - Snowman (şu aralar çok popüler biliyorum ama ben bu şarkıya çıktığından beri bayılıyorum)

"William uyuma taklidi yapmana gerek yok, uyanık olduğunu biliyorum.'' çocuk üzerindeki yorganı bir hışımla atarak bedenini yatağın ucuna sürüklemeye çalıştı.

Yatak zaten tek hamlede inemeyeceği kadar büyüktü fakat sarhoşken yatağı terk etmek daha bir zordu. Sanki William gitmesin diye uzadıkça uzuyor, her yeri yumuşak varlığıyla dolduruyordu.

"Yumuşak varlığıyla mı dolduruyor?'' dedi yüzünü buruşturarak. ''Bu çok cinsel bir betimlemeymiş gibi geldi.'' kendini kalkmaya çalıştığı yatağın üstüne aniden bırakarak gülmeye başladı. Aleksi'nin imtihanı gittikçe zorlaşıyordu.

"Ne cinseli?'' sorduğu sorunun, eşinin kurduğu cümleden daha mantıksız olduğunu fark edip onun sarhoş kafasına dokunmamaya karar verdi. Bugün kendisini çok yorgun hissediyordu hatta o kadar yorgun hissediyordu ki bir haftadır sırf eşi eğlensin diye deli gibi üzerine düştüğü parti bile şu an umurunda değildi.

Hata ikisinde de vardı ama Aleksi'nin William'a olan öfkesi daha yoğundu. O piçi kendisine savunmasına deli oluyordu. Acaba emir verilen kendisi olsaydı onu da öyle korur muydu?

Acabalar kafasının içinde dönüp dönüp duruyordu.

Bu kifayetsiz dönüşlerin bir anlamı yoktu çünkü yapacak bir şey de yoktu. Sonuç olarak birlikte zaman geçirmeden -ettikleri kavga dışında- önemli bir partiyi bırakıp odalarına gelmişlerdi.

Belki de son günleri olabilecek bu değerli dakikaları birlikte, burada koyun koyuna geçirmelilerdi. ''William, daha ne kadar bana o piç kurusunu savunacaksın?'' Aleksi'nin öfkeden ziyade endişe ve üzüntü dolu ses tonu kıvırcık saçlı çocuğun kendisine dönmesine sebep olduğunda, William gülmeyi keserek ''Ona haksızlık ediyorsun.'' diye mırıldandı.

Işık hızında değiştirdiği ruh halleri normal bir hayat yaşasalar psikolojik bozukluk olarak adlandırılabilir hatta tedavi bile gerektirebilirdi. Neyse ki yaşadıkları hayatın normal bir hayatla uzaktan yakından alakası yoktu.

''Ben her zaman ezilenin yanında olurum, geçmişi bir kenara bırakıp bugün yaptığın şeyi düşün.'' dedi araya bir, konudan bağımsız mırıldanmalar sıkıştırsa da demek istediği şeyleri başarılı bir şekilde bir araya toplayarak.

"Onu, sırf o hizmet etmesi gerektiğini düşündüğü için zor durumda bırakıyorsun, hizmetçi kalıbına sokuyorsun. Bazen otorite insanı yanlış yola sürükler, bugün o yanlış yoldaydın Aleksi. Sen iyi bir insansın, iyi bir insan olduğun için benim kocamsın. İnandığım ve sevdiğim kişiyi gözümde bitirme lütfen.'' sarhoş ve cesur bir William, Aleksi'ye ilk defa böyle kocam demişti.

"O benim arkadaşım ve benim onunla görüşmemi sen kısıtlayamazsın. Bunu ancak ben görüşmek istemezsem yapabilirim.'' işaret parmağını yatakta dümdüz uzanan bedeninin başında bekleyen eşine doğru uzatarak tek gözünü kapattı. ''Acaba siz kısıtlayamazsınız mı demeliydim? ikizin bana beni dövecek gibi bakıyor.'' bir süre ne dediğini anlamaya çalıştıktan sonra kıkırdayarak ''Aptal benim ikizim yok ki!'' bağırarak karşılık verdi kendisine.

Aleksi ''Bunu benim demem gerekmiyor muydu?'' diye sordu yarı eğlenir yarı bıkkın bir tonda. Kurduğu mantıksız ve komik cümleler bir yana William'ın haklı olduğunu biliyordu. Fakat onu kıskanıyordu ve Fred, eşini kendisinden sakınması gereken bütün o özelliklere sahipti.

Yakışıklıydı, William gibi savaş teknikleri ve dövüş dersleri alan bir öğrenciydi, samimiydi ve saygıda kusur etmiyordu. Eşinin saygılı ve kibar insanlara sempati duyması bile düzgün yüzüne yumruğu çakması için bir sebepti. ''Bir çok mantıklı konuşup bir nasıl bu kadar saçmalayabildiğini anlamıyorum.''

Kar Yanığı (GAY)Where stories live. Discover now