[30]

1.2K 126 104
                                    

30. bölüme özel 2k kelimelik bölümle karşınızdayım.

Multimedya: Aleksi & William
Bölüm şarkısı: Halsey - Him & i (g-eazy yazmıyorum nefret edilesi adam)

"Buraya da sürelim." William yüzünde dolaşan parmakların sahibine bakarken sürülen kremin soğukluğunu tüm hücrelerinde hissediyordu.

Sabah Aleksi tarafından dürtülerek uyandırılmıştı, genç adam onunla konuşmak için uyanmasını bekleyememiş, sabırsız bir çocuk gibi dürtmüştü kendisini. O uyanır uyanmaz önce kahvaltısını yedirmiş sonra yaralarını incelemeye başlamıştı.
"Aleksi, her yerim krem oldu. Yetmez mi?" Offlayarak adamın güzel, kemikli çenesini izlemeye başladı. "İşte şimdi oldu." diyerek kremli parmaklarını çeken eşi, odanın içindeki kedinin miyavlamasıyla birlikte doğruldu. "Şu bücürü de beslesek iyi olacak." William sırıtarak "İyilik meleği gibisin." diye mırıldandı.

"Birileri hem kendisini hem kedisini beslemeyecek kadar umursamaz olunca ikinizi de tok tutmak bana düşüyor." William, eşi söylenerek mutfağa ilerlediğinde üzerinde oturduğu yatağa ağrıyan sırtını bırakarak tekrar uzandı.

Kendisini bebek gibi hissediyordu, sarışın adamın özel ilgisine muhtaç bir bebek gibi. Aleksi onu şımartıyordu. Hatta öyle ki William, hayatında hiç olmadığı kadar huzurlu hissediyordu bugün. Hissettiği huzuru düşünürken ansızın aklına gelen şeyle beraber "Hala hatırlayamadım." hayal kırıklığıyla elini gözlerinin üstüne kapattı.

Uzun süre maruz kaldığı kulübenin karanlığından aniden çıkarılınca gözlerinin ışığa alışması da saatler sürmüştü. Hala ağrıyorlardı. "Saçlarını keselim mi?" kafasını kaldırıp içeriden gelen üstü çıplak, uzun bacaklara sahip eşini alıcı gözlerle süzerek, kafasını onaylar gibi salladı. Ardından ağrıyan sırtını tekrar yatağa bıraktı. Tıpkı sırtı gibi vücudunun belli kısımları da ağrıyordu, gözleri, başı.

Gözlerinin önünde dans eden ışıklar, önünde hissettiği bedenle kesildiğinde gülümsese de oyuncu bir tavırla gözlerini kapalı tutmaya devam etti. Aleksi'nin dudaklarına yaklaştığını fark ettiğinde tek bir gün bile ihmal etmediği kişisel bakımına şükretti. Bu hasta haliyle bile dişlerini fırçalamayı akıl edebilmişti. "Öğlen oldu, bebeğim." diyen seksi fısıltı dudaklarına çarptı. "Seni öperek uyandırmamı istemiyorsan, kalk." parmakları William'ın göğsüne oradan da karnına inerek sürtündü. "Yoksa uyanan tek şey bedenin olmayacak." genç çocuk altında hissettiği hareketlilikle birlikte sesli bir şekilde yutkundu. "Tamam, tanrı aşkına. Aleksi, dur." gözlerini akşamdan kalma bir yorgunluk içerisindeymiş gibi yavaşça açarak kollarını üzerindeki mavi gözlü şeytanın boynuna doladı.

Aleksi şeytan olsaydı diye düşündü, günah işlemekten korkmazdım. "Öylece dikilmeye mi geldin yoksa beni öpecek misin koca adam?" Aleksi burnunu burnuna sürterek altında mızmızlanan çocuğun dudaklarına yaklaştı. "Kaşınıyorsun sen." onları öpmese de sabit duruyor, dudaklarının üzerine üzerine konuşuyordu.

"Jakuzimde sevişmek ister misin?" Willam'ın şokla beleren gözlerine güldü.

"Yah, bunu neden çok normal bir şeymiş gibi söylüyorsun?" utancı, yattığı yerden kalkıp şaşkın gözlerle Aleksi'ye bakmaya başladı.

Eşinin utanması gereken yerde kendisi utanıyordu. Buna da ayrı bir sinir oluyordu ya, neyse.

"Yüzün acıyor mu?" diye sordu merakla konuyu değiştirmek istercesine. "Hala aynı acıyı hissediyor muyuz merak ediyorum." Aleksi kafasını iki yana sallayarak "Acısı hafif olsa gerek, ufak bir sızıdan başka bir şey hissetmiyorum." diye cevap verdi çocuğun sorusuna.

Kar Yanığı (GAY)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora