[9]

2.6K 274 62
                                    

Multimedya: okuyunca anlarsınız

25 Kasım 1980

Güven.
Zor kazanılan, kolay kaybedilen şeylerden en önemlisiydi. Kaybettikten sonra kazanılması ne kadar zorsa kazanıldıktan sonra kaybedilmesi de bir o kadar acıydı. Şimdi bu acıyı yaşayan iki beden karşı karşıya gelmişti. ''Aleksi. Aleksi çıkart beni buradan.'' adamın en az kalbi kadar soğuk gözlerine baktı. Aleksi ona ilk geldiğinde bile bu kadar soğuk bakmamıştı. ''Sana güvenmiştim.'' dediğini duydu genç adamın. Kendisi hücrenin içinde olmasına rağmen uzun boylu olan hücrenin dışındaydı. ''Asıl ben sana güvenmiştim!'' diye bağırdı.

Dört saat önce nedensiz bir şekilde öldürüleceğini öğrenmişti ve bunu Aleksi'den değil arkadaşından duymuştu. Yanlışlıkla. Eğer kendisi duymasaydı Aleksi ona söyler miydi? William'ın tarafını mı tutardı? eğer kendi tarafını tutacaksa neden telsizin diğer ucundaki çocuğa adını söylemişti ki? kendisi güç takıntılı bir manyakken ailesine karşı onu savunması imkansızdı! ''Kahretsin tam dört saattir buradayım ve nedenini bile bilmiyorum! beni neden buraya hapsettin?'' avucunu açarak adamın göğsüne vurarmış gibi demirlere çarptı. ''Senden nefret ediyorum, sana asla güvenmemeliydim.'' Aleksi'nin gözlerinin içine, çatık kaşlarla baktığını görünce tiksinir gibi yüzünü buruşturdu. Savunmaya geçme sırası uzun olandaydı.

''Sen hala nasıl kendini savunup bana lanetler yağdırabilirsin? kaçmaya çalışmayacağını söyledikten sonra lanet bir çocuk gibi bunu yapmayı denedin!'' işaret parmağını çocuğun beynine sokmak ister gibi parmaklıklardan uzatıp ''Güvenimi boşa çıkardın.'' dedi umutsuzlukla. ''Seni orada yalnız bıraktığım ilk dakikadan kaçmaya çalıştın. Neden seni buraya hapsettiğimi mi soruyorsun? senin başından beri olman gereken yer burasıydı. Güvenerek sana bir oda verdim, bu sefer farklı olsun dedim. Diğer bütün lanet ırkın ve sen yalancı birer pisliksiniz!'' kıvırcık saçlı çocuğun kalbinin kırılışının sesini duyduğunu hissetti bir an. İstifini bozmadan boğazını temizledi. ''Yarın usulüyle sorguya çekileceksin.'' onu böyle görmek içini acıttığından lafını bitirip odadan bir an önce çıkmak üzere arkasını döndü.

Çıkacaktı, eğer son saniye kolundaki ince ve güçsüz parmakların tutuşunu hissetmeseydi. ''William'ı arıyordun değil mi?'' genç adam kaskatı kesildi. ''William benim.'' inanacaktı. Onu dinleyecekti, biliyordu. Aleksi belki çok çabuk köpüren bir adamdı. Ama onu dinlerdi. ''İmkanı yok.'' dediğini duyunca hayalleri ve onun hakkında tüm düşündükleri suya düştü. Keşke baştan söyleseydim diye düşündü. Şimdi böyle söyleyince ne kadar yanlış gözüküyordu.

''Yemin ederim.. ben kanıtlayabilirim. William olduğumu kanıtlayabilirim, istediğini sor bana.'' adamın bedeninin tekrar hareketlendiğini görünce tutunduğu kola daha çok asıldı. ''Gitme Aleksi, ben..'' gözlerini yumarak derin bir nefes aldı. Hislerini söylememeliydi. Hayatı boyunca hep güçlü olmayı ve birilerini korumayı hedeflemişti. Peki ya aslında istediği korunmaksaydı? şimdi bu tek aydınlatıcısının duvardaki meşale olduğu zindanda, her şey daha açıktı. Netti. Pus aniden dağılmıştı.

''Korkuyorum, anlamıyorsun.'' kendini konuşmasına devam etmeye zorladı. ''Çok uzun süre karanlıkta kaldım, daha fazlasını kaldıramam.'' Aleksi parmaklarını kulaklarına bastırmak istiyordu. Çocuğun sahte itiraflarından çok, içinde sayıklayan sese kulak vermesi gerekiyordu. Sana ihanet etti, sana ihanet etti. Aleksi, sana ihanet etti.

"Eğer korksaydın bana sığınırdın. Yanındaydım çocuk. Hiçbir omega alfası dururken ona sırt çevirmez, kendisine sığınmaz. Sen yalancının tekisin. William'mış.'' dedi dalga geçer gibi.

"William rus soyundan gelen bir adam. Sen bu güçsüzlükle bir rus olabileceğini mi sanıyorsun?'' çocuğun gözlerinin büyüdüğünü fark etti. ''Ne o? şimdi de babanın rus bir alfa olduğunu yeni öğrenmiş gibi mi yapacaksın?'' William yutkunarak içinde yanan alevleri söndürmeye çalıştı. Gerçek. Yıllar sonra ailesi hakkında gerçek bir bilgi öğrenmişti değil mi?

Kar Yanığı (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin