BÖLÜM - 3

318 36 7
                                    

3- OYUN

  "Uyansana! Şşş..."

  Bu ses aşina olduğum birisinin sesi değildi kesinlikle. Vücudumda hafif bir ağrı vardı ve gözlerimi açmadığım hâlde dışarıda olduğumuzu anladığımda aklıma olanlar birden geldi.
 
   Gözlerimi açtıktan sonra yine aynı yerde olduğumu anladım ve içimden bir küfür savundum. Ben mi fazla salaktım yoksa etrafımdaki insanların hepsi kendi çıkarını düşünen insanlar mıydı?

  "Ne istiyorsunuz?"

Bir an önce konuya girdim çünkü eğer ne istediklerini öğrenirsem onlarla anlaşma yapabilirdim. Gerçi pek de anlaşmak istiyorlarmış gibi gözükmüyorlardı.

  "Çok basit. Seni ve arkadaşlarını."

Uzun boylu, aşırı kaslı, vücudu dövmeli çocuk sırıtarak baktığında gözlerimi ondan alıp kızıl saçlı kıza çevirdim. Elinde tuttuğu kocaman yakuta gülümseyerek bakıyor ve burayı umursamıyordu. Buradan kurtulur kurtulmaz ona bu yaptığını kesinlikle ödetecektim.

  "Sen mi yapacaksın bunu? Daha yapmak istediğin şeyi tek başına yapamazken mi? Hah, güldürme. Beni kaçırmak için başkasını tutmuşken hemde."

  Amacım tabi ki onu sinirlendirmekti, bunları bilerek yapıyordum. İstediğim gibi de oldu. Gelip yüzüme yumruğu bastı. Daha da vurmak istiyordu ama diğerleri onu durdurmuştu. Kızıl saçlı kız ortadan kaybolmuştu bile. Sinirlenen çocuk ve yanındakiler benden biraz da olsa uzaklaştıklarında bunu fırsat bildim ve çoktan düğümünü çözmüş olduğum ipi fırlatıp ayağa kalktıktan sonra hızla oradan uzaklaştım. Ben uzaklaşırken hâlâ birbirleriyle tartışıyorlardı ancak fark etmeleri uzun sürmezdi. Bu yüzden olabildiğince hızlı gittim okula.

  Kimseye bir şey olmamalıydı, onların lideri bendim, bana güveniyorlardı.

  Bizimkilerden ilk Işıl'ı görüp olanları anlattıktan sonra ondan herkesi bir araya toplamaya yardım etmesini istedim. Çok ruhsuz görünüyordu, hiçbir tepki vermemişti ancak yardım edeceğini biliyordum.
 
   Birkaç dakika sonra hepimiz okulun arkasındaki ormanda -gerçi orman denilebilirse- toplanmıştık. Olanları anlattıktan sonra Bay Boris bunu tanrılara bildirmeye karar verdi ve Rüya onun için boyut kapısı açtı. O gelene kadar herhangibir kavgaya girmememizi, yalnızca kendimizi savunmamızı söyledi.

  Böylece yalnızca biz bize kalmıştık ve sorumluluk tamamen bendeydi. Işıl'dan bizi görünmez yapacak ve dışarıdan gelen saldırılardan koruyacak bir büyü yapmasını istedim. Işıl etrafımıza dev bir kalkan oluştururken aklıma Alya geldi.

   Her şey daha şimdiden ters gitmeye başlamışken umudum biraz kırılmıştı. Başaramayacağımı düşündükçe sinirlerim alt üst oluyordu.

   Dümdüz bir arazide, kalkanın içinde bekliyorduk uzun bir süredir. Bana oyun oynayan kadın yüzünden bu hâldeydim, Bay Boris gelir gelmez onu bulacaktım ve bu yaptığını ödetecektim.

   "Büyünün daha fazla dayanacağını sanmıyorum. Tekrar kalkan oluşturabilirim ama şimdi hiç sırası değil gibi..."

   Işıl'ın söylediklerinden sonra kafasıyla işaret ettiği yere baktım. Tanımadığım bir kaç yarı tanrı ve beni kaçıranlar buraya doğru geliyordu. Kalkanı görmüş olmaları muhtemeldi çünkü direkt buraya bakıyorlardı.

  "Rüya, derhal bizi odamıza ışınla."

  Oradada birileri olabilirdi ancak başka bir yer gelmemişti aklıma, buraları çok iyi bilmiyordum malesef.

  Rüya sayesinde kaldığımız odaya geldiğimizde Bay Boris'in geldiğini gördük.

  "Tanrılarla görüşemedim ama görevlilerine bildirdim. Görevli okulun müdürüne haber vereceğini ve herkese çekidüzen vereceğini söyleyince geri döndüm. Buranın okul müdürüyle tanıştım. Pek misafirperver olmadıkları için özür diledi. Yine de siz onlardan uzak durmaya çalışın ve araştırmayı hızlandırın. Ben sürekli yarı tanrıları gözleyeceğim çünkü size bir şey olmasına izin veremem."

YARITANRILAR OKULUWhere stories live. Discover now