20. Bölüm

66.1K 2.1K 1.1K
                                    


🐞

"Bırak şu kolumu" diye bağırıp çekmeye çalıştım. Ama o daha sıkı tutup çekiştirerek sırtımı kapıyla buluşturduğunda kaşlarımı çattım. Ne istiyorsa gücüyle elde ediyordu. Bende buna ne kadar sinir olsam elimden bir şey gelmiyor.

"Konuşmuyorum seninle, gitmek istiyorum. Bırak beni ve aç şu kapıyı" diye bağırıp itmeye çalıştığımda bedenini bedenime yaslayınca gerildiğimi hissettim ama yüzüne bakmadım, bakarsam affedebilirdim.

Nefesi saçlarımda gezerken heyecanlansamda yüzümde ki ciddiliği korudum. Bu yaptıklarımı çoktan hak etmişti. Ne olursa olsun öyle bir şey yapmayacaktı.

"Bırakmayacağım. Hatta doğru düzgün konuşana kadar bu odadan çıkmayacağız." diyerek daha ben ne olduğunu anlamadan kapıyı kilitleyip anahtarı pantolonunun cebine attı.

Ağzım şaşkınlıkla açılırken ellerimi yumruk yaptım. Odadan çıkarmadığı gibi birde kilitlemişti. Gel de beni döv diyor işte. Hızla kolumu elinden kurtarıp uzaklaştım.

"Umrumda değil tamam mı? Yaptığın çok kötü bir şeydi. Onları endişe içerisine sokmaya hakkın yok. Benim ses kaydımı nasıl bu şekilde yaptın hiç bilmiyorum ama, onlarla bu şekilde konuşmaya hiç hakkın yoktu" deyip sert bir soluk vererek çatılmış kaşlarına baktım.

Burda tamamen ben haklı olduğum halde o sinirleniyor. Ama siniri, şuan gram bana işlemiyor. Bu adamı seviyor olabilirim. Bu adama aşık bile olmuş olabilirim. Ama bu yaptığına göz yumacak değilim.

"Güzelim" deyip adımlarını bana doğru atarken konuşuyordu. "Eğer ben öyle bir şey yapmasaydım. Şuan yanımda olmazdın. Seni yanımda tutabilmemin tek yolu buydu. O yüzden pişman değilim. Tek üzüldüğüm nokta senin üzülmen" diyerek karşımda durarak akan göz yaşımı sildi.

Yanağımda ki elini itip uzaklaşınca dişlerini birbirine bastırıp elini saçlarına geçirerek masasına doğru yürüdü.

"Bak beni anlamıyorsun. 1 yıldır bu planı kurmuşsun. Nasıl ses kaydımı aldın, ne zaman aldın hiç bir fikrim yok. Ama yaptığın çok adice. Planın tıkır tıkır işlemiş, peki ya şimdi ne yapacağım. Bunları onlardan saklayacak mıyım?" diye bağırıp masasına oturmuş Kaan'a baktım.

Oldukça rahat gözüküyordu. Sanki ortada hiç bir sorun yok,, biz normal bir şekilde konuşuyoruz. Bu adamın rahatlığı beni deli ediyor.

"Yanıma gel "deyip elini uzatınca kaşlarımı çatıp dudaklarımı birbirine bastırdım." Gelmiyorum " diyerek kolumu göğsümde bağlayıp ayağımla ritim tuttum.

Masanın üzerinde ki kurşun kalemi alarak çevirmeye başlarken bu karizmatik haline düşmemek için kendimi zor tutuyordum. Ahh şu halde düşündüğüm şeye bak!

"Ben her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünürüm. Eğer biraz sakinsen doğru düzgün konuşalım. Gel yanıma" dediğinde içime derin bir nefes çekip bakışlarımı kaçırdım.

Aslında tam tersi demesini bekliyordum. Ama Kaan her zaman ki gibi beni yine şaşırtmayı başarmıştı.
Adımlarımı yavaş hareketlerle yanına atarken suratım asık kaşlarım çatık konuştum.

"Seni affetmemin tek yolu, ablam ve abimle nasıl konuşacağım. Eğer tam tersi bir durum söz konusu bile olursa, seninle uzun bir süre konuşmam. Emin ol o uzun süre gerçekten çok uzun bir süre olabilir" deyip tam yanında durduğumda gözlerime bakarken dudağının bir tarafı kıvrılmıştı.

Bu dediklerim o kadar gerçek ki biliyorsunuz ki yaparım. Dediğim şeyi acısını çıkartana kadar yaparım.

Elimi tuttuğunda bende tuttum. Ne olursa olsun huzur bulduğum yer sevdiğim adamın yanıydı. Onu çok seviyorum. Onu sevdiğim için de koca bir aptalım. Aylar önce yüzüne karşı sarf ettiğim cümleler kulaklarımda yankılanıyordu. 'Seni sevmem tamamen benim aptallığım olur' demiştim.

Mafyanın SarışınıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin