Vardıkları 5 yıldızlı hotelde, lüks bir suitin tam önünde duruyordu çocuk. Ancak içeriye adımladıktan sonra onunla birlikte gelmeyen adamı görmesiyle, duraksadı.
"Burada tek mi kalacağım ben?"
"Umm evet?"
"Neden ki hyung?"
"Böyle daha rahat edeceğini düşünmüştüm çünkü küçüğüm?"
Jeongguk bunu beklemiyorken, ensesini kaşıdı.
"Ahh, tabi. Doğru, evet hyung."
Adam, onun bu afallayan hallerine gülümsedi.
"Daha sık söyle bunu."
"Neyi, H-hyung?"
Esmer tek kaşını kaldırdı. Ona her böyle seslenişinde, bir şeyler içinde eriyor gibi görünüyordu.
"Bilerek yapıyorsun değil mi?"
Genç gözlerini kaçırdığında, Kim ise ona doğru bir adım atmıştı.
"Seni..." dedi.
"Seni bu odada bırakmamam için, sabrımı sınama işini bilerek mı yapıyorsun diyorum?"
Jeongguk, valizinin kulbunu sıkıca tutarak gözlerini kırpıştırdı.
"Ben öyle bir şey yapmıy-"
Dudağının üstüne konulan kemikli işaret parmağı, onu duraksatmıştı. Yanaklarını sıkmamak için zor duruyordu.
"O kadar sevimlisin ki... Ah, çıldıracağım Jeon sen..."
Derin bir nefes alır gibi olduğunda, kısa bir süre ardından beynine yüklenenlerle ekledi.
"Sen benim, bu hayattaki en güzel başarımsın Jeon."
Ancak çocuk bunun anlamını anlayamamış gibi büyüyen masum gözleriyle karşıladığı an, bir yandan saçının tepesi okşanmaya başladığında, hafifledi.
"Diyorum ki, seni seviyorum çocuk."
Jeongguk yutkundu. Bu cümleyi, hayatında sanki ilk defa duyuyordu ve içinden tüm bunların anlamını sorguluyordu.
Dudaklarından yalnızca "Sevmek..." fısıltısı çıkmıştı düşünceli.
"Birini sevdiğini nasıl anlar bir insan?"
Ansızın çıkan hecelerle, Torong onu kolları arasına almış, sırtına ufak dokunuşlarla okşamalar bırakıp, pat patlamaya başlamıştı.
Bu tavrı, Sana anlatamam, ama gösterebilirim idi.
"Birini sevmek..."
Ancak oluşan sessizlikle genç, ona doğru kaldırdığı başıyla onun hareket eden dudaklarına bakıyordu. Ama odağını kaybedip onu bir an için duymamıştı. Gözlerini tekrar açıp kapadığı an, tekrar ana dönüp, "Ne dedin hyung, duyamadım sanırım." diye sordu.
Torong, onun sol yanağını kendi göğsüyle omzu arasındaki sıcak noktaya dayadığı an, anlatmaya başladı tekrardan.
"Sevmek... Onun kolları arasında huzurlu, güvende ve sıcak hissedebilmektir." dedi.
Sesi, bir an için sanki hazır bir kitabı okur gibi gelirken genç ise, hmmladı.
"Bunları nereden öğrendin böyle?"
Gülümseme sesi, kulakları dolduruyordu.
"Kaynaklarım sağlam, merak etme küçüğüm." yanıtı duyuldu.
Jeongguk, boğazını temizleyerek geriye attığı gövdesiyle onun silüetine bakmak istediğinde, "Şimdi ne yapacağız?" diye çekince sordu.
"Senin dünyaya gelişini, bir kez daha kutlayacağız."
"Hmm?" yanlış duyduğunu varsayarak başını iki yana salladı.
"Benim duş almam gerekiyor öyleyse. Kutlama için hazırlanmalıyım."
Esmerin tek kaşı havalandı. Sıcaklamış hissediyorken, "Ahh, evet... Hazırlanmalısın. Rahatla. Yani demek istediğim, rahatına bak. Seni 1 saate almaya gelirim." cümlelerini zorlukla toparlayarak onu yalnız bırakmak için kendi odasına koyulmuştu çokta.
Kapayı kapayıp ardında bıraktığı gençten hemen sonra boğazını temizleyip elini telefonuna attığı gibi, gelen e-mail kutusunu kontrol etti. İşten çok uzak kalmışken, dudaklarından birkaç hece döküldü.
"Bir şeyler yanlış..."
***
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
