Ep 16| Imagination

15.5K 1.6K 1K
                                    

💜


***

Yanından rüzgar gibi geçip giden bedenin varlığı ve kimliği karşısında resmen felce uğramış gibiydi Jungkook.

Birkaç kez hızla açıp kapanan gözleri, aynı şekilde tereddüt ile aralanan dudakları ve elindeki kağıtlarla öylece dikiliyordu aynı yerinde.

Hemen önündeki ona seslenen kadının dedikleri dahi kulaklarına ulaşmazken, parmakları arasından çekilen belgelere de bir tepki verememişti.

Hayatının en büyük şoklarından birini yaşadığı kesindi. Ve o, kesinlikle yanlış maçı oynamıştı.

Sertçe yutkunarak esmerin gittiği yöne hızlı bir dönüş yapıp onun peşinden bir adım atmak üzereyken henüz amacını kendi bile anlamış değildi ki, kapıya ulaşmadan önü kesilmişti.

"Üzgünüm ancak, sadece davetli listesindeki kişiler katılabilir. O yüzden giremezsiniz."

Birden kaşları çatılan Jungkook ne yaptığının farkına vardığında, kendini az kalsın daha da beter bir duruma sokacak bir harekete teşebbüs ettiğini anlayabilmişti.

Birkaç dakika önce resmen varlığı hiçe sayılmışken şimdi ne demeye karşısına geçip 'Hey! Beni tanımadın mı? Hani şu gecelerce mesaj yazdığın kişi... Sense tapılası karşı komşum olmakla birlikte sapık olduğunu düşündüğüm ve her an geri çevirdiğim bay Negro'ymuşsun. Lütfen kusura bakma, başa alalım mı?' mı diyecekti bir de?

Kesinlikle delirmiş olmalıydı!

"Bir sorun mu var?"

Henüz ona şüpheli bakışlar atan kadına bir cevap vermemişken duyulan Jimin'in sesi ile, her an değişebilecek kararına set çekerek hızla çıkışa ilerleyen Jungkook,

"İşin bittiyse gidelim." demişti.

"Hey!... Jungkook! Hey dursana, beni bekle!"

Sarışın bir elinde tavşan diğerinde kedisi ile Jeon'un ardından koşturmaya başladığında, götüne motor takılmış bir insandan farkı yoktu oradan kaçarcasına uzaklaşmaya devam eden kahvelinin.

Sonunda ona yetişen Jimin,

"Neyin var?... Ben yokken... Bir şey mi oldu?" diyebilmişti nefes nefese.

O sırada düşünmemek için büyük bir çaba harcayan Jungkook'un tek dileği odasına geçip bir şeyleri parçalama isteğiydi. Adımları bir kat daha hızlanırken, cevapsız bırakmıştı merakla onu izleyen Jimin'i.

Birkaç dakika sonra ise evinin bahçesine ulaşmışlardı bile. Aklı tamamen başka yerde olan Jeon kapıyı sinirle itip içeri adımlamışken ardında hayretler içinde kalan bedeni unuttuğunu anlayıp geri dönmüştü birkez daha.

Sık nefesleri ile ona ağzı açık bir şekilde bakan sarışının elindeki tavşanı ve onun yaşayacağı küçük bir çitten yaşam alanını çekip aldığı gibi,

"Bugün için teşekkürler Jimin.. Ve bu, hediye için de. Görüşürüz." diyerek bir cevap dahi beklemeden geçmişti tekrardan içeriye.

Anahtarı kapıya yerleştirip kendini eve attığında istikameti çoktan belliydi ve her merdiveni sanki sinirini çıkarabilirmiş gibi adeta döve döve tırmanan Jungkook, hırsla açtığı kapısından geçip tavşanı kucağından bırakıp yaşayacağı sepetine koymuştu hızla.

Gürültülü bir şekilde balıklama atladığı yatağında yüzünü anında yastığına gömüp kollarını ve bacaklarını havada savururken çoktan içindeki tanımlanamaz duyguyu çığlıklar eşliğinde salıyordu ortama.

MindFuck を Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin