İyi günler efendim

10.5K 711 1.1K
                                    

Hyunjin

Gece boyunca kucağımda uyuyan meleği izlemekten uyuyamamıştım. Lucas herkesi odalara dağıttı ama ben böyle iyi olduğumuzu söyleyip sadece Felix'in üzerine örtecek bir şey istemiştim. Gece boyunca da uyumamış yüzünün her ayrıntısını aklıma kazımayı kendime hedef haline getirmiştim.

Felix'den hoşlandığımın farkındaydım. Anlamamak için aptal olmak gerekirdi zaten. Ona yaklaştığım anda bütün bedenimde oluşan üşümeyle birlikte gelen o heyecan, sürekli onu izleme isteği, onu kıskanmam hatta onu öpmek istemem normal bir insana hissettiğim şeyler kesinlikle değildi.

En sonunda dayanamamış hislerimi sözlerimle değil sadece yapmayı istediğim şeyle ona göstermek istemiştim ama bu son olan olay...

Şu an hiçbir şeyin sırası değildi önemli olan tek şey Felix'in ablasını bulmasıydı. Cafe'de geçirdiği sinir krizi sırasında içimde bir şeylerin parçalandığını hissetmiştim. Hatta bir ara sakinleşmesi ve kendine zarar vermemesi için ağlayarak yalvarmayı bile düşünmüştüm.

Düşüncelerimden ayrılıp telefonumdan saate baktığımda sabahın altısı olduğunu gördüm. Çocuklar'ın geç uyanacağına emin olduğum için biraz uyumaya karar verdim.

Felix'i rahatsız etmeden başını tutup yavaşça dizlerimi çektim ve koltuğun kenarından bir yastık alıp başının altına koydum. Felix'in koltukta biraz ileri gitmesini sağlayıp ben de yanına kuruldum. Geniş bir koltuk olduğu için iki kişi rahatça yatabilirdi.

İyice yerleştikten sonra tek kolumu Felix'e sararak kendime çektim. Uykusunda mırıldanıp yüzünü boyun girintime gömdüğünde bütün vücudumun kasılmasına sebep olmuştu. Nefesini boynumda hissederken nasıl uyuyabilirdim ki?

Rahatlamaya çalışarak yüzümü Felix'in saçlarına gömdükten sonra gözlerimi kapattım.

Bu kadar kasıldığım bir uyku süreci nasıl bu kadar huzur verici olabiliyordu?

***

Felix

Tepemde duyduğum saçma sapan sesler uykumdan uyanmama sebep oldu.
"Oooo gençler biz rahatsızlık vermeden çıkalım istiyorsanız." Changbin'in sesini daha net duyduğumda gözlerimi açtım.

Neredeyse bütünleşmiş olduğum Hyunjin'i görünce iki saniyelik bir şok yaşadım. Daha doğrusu göremedim yüzüm boynunda olduğu için kokusundan tanıdım. "Çıkabilirsiniz." Hyunjin'in uykulu olduğu için fazla boğuk çıkan sesiyle gülümsedim. Konuşurken titreyen ses tellerini burnum boynuna değdiği için hissedebilmiştim.

Kollarını bana sarmıştı ve yüzünü başımda hissediyordum. Bu hale nasıl geldik bilmiyorum ama ikimizin de pek şikayetçi olduğu söylenemez.

Eğer ablamı bulmam gerekmeseydi bütün günümü böyle geçirebilirdim ama bulmam gereken bir ablam öldürmem gereken bir adam vardı. Evet bir planımız vardı ama bu plan o adamı öldürmeme engel olmayacaktı.

Yavaşça Hyunjin'den ayrılıp koltukta oturur pozisyona geldim. "Günaydın canım gece rahat uyudun mu diye soracaktım ama vazgeçtim rahatmışsın belli."

Yine Changbin'in alaylı sesini duyduğumda ona doğru dönüp çeneni kapatmazsan gelir ben kapatırım bakışlarımı attım. Gözlerini korkuyla açıp sustuğunda Hyunjin'e döndüm benim yastığıma sarılmış bir şekilde uyuyordu bu sefer. Gülümseyip banyoya yöneldim ve yüzümü yıkadım.

Ortaya çıkan çillerime göz devirdim. Banyodaki dolaplarda kapatıcı aradım ama bulamadım. Banyodan çıkıp Lucas'ın odasını bulmaya çalıştım. Tek isteğim Minho ve Jisung'un odasına denk gelmemekti göreceğim şeyleri psikolojim kaldıramaz çünkü.

Killer Love | Hyunlix Where stories live. Discover now