-Sen?-

529 46 4
                                    

İçeri girdiğim de çok şaşkındım çünkü  burası sanki ev gibiydi. Küçük bir yatak, tabak, yiyecek deposu... Burada birilerin yaşadığına emindim. 3 gün geçmişti. Dışarı bile çıkmıştım. Ve kimse gelip gitmemişti.

3 gündür kimseyle konuşmamıştım. Bu durum hoşuma bile gitti. Bir süre sessiz kalmak iyi geldi. Kelimeler bazen tüm duygularımızı ifade etmeye yetmiyor. Çok sönük kalıyor.

Derin bir nefes alıp yatağa uzandığım da birden ayak sesleri duymaya başladım. Çok yakından geliyordu. Ne yapacağımı bilemeyip saklanmak isterken aniden yere yapıştım.

Kapı açıldığında hızla yerden kalkıp elime ne geçtiyse artık ona doğrulttum. O ise bana kılıcını uzatmıştı.

"sende kimsin?"
"asıl sen kimsin?"

Arkasından yaşlı bir adam girdiğin de yanında ki çocuğa kılıcını indirmesini söyledi.

"Hadi ama ya saldırırsa?"
"prenses Lisa"

Beni tanıdığın da şaşkınca yaşlı adama döndüm. O ise çekmecelerin birinden bir fotoğraf çıkartıp bana uzattı.

"yıllar önce buraya geldiğimizde bu fotoğrafı buldum."

Fotoğrafı aldığım da elimde ki şeyi bırakıp yatağın üzerine oturdum. Kardeşlerimle olan bir fotoğraftı. Yaşlı adam ise gülerken ne olduğuna bakmak için kafamı kaldırdım.

"galiba biraz ortalığı dağıtmışsınız"

Doğru söylüyordu. Her yer dağılmıştı. Yanında ki çocuk sinirle yemek deposunu gösterdi.

"al işte yemek azalmış, ne yapacağız"mark
"sakin ol mark"yang
"yemek bulmak çok zor baba"mark
"telafi edebilirim"
"nasıl edeceksin, dışarıya hiç çıktın mı? İnsanlar birbirlerini soyuyor, evlerden yemek çalıyorlar."mark
"biraz sakin olabilir misin?"

Kaşlarını çatmış bana bakarken elimde ki fotoğrafı masanın üzerine bırakıp konuşmaya devam ettim.

"köyün dışında küçük bir ambar var. Orada bulabiliriz"
"tabiki yağmalanmazsa"mark

Tam kapıdan çıkacakken mark bağırmaya başladı.

"nereye gittiğini sanıyorsun?"
"ambara gidiyorum."
"bu kılıkta mı?"
"ne varmış halimde"
"dışarıda göz gözü görmüyor."

Yaşlı adam köşedeki siyah şapkalı pelerini bana uzattı.

"bunu kullan, seni tozdan korur"

Teşekkür edip direkt üzerime geçirdim. Atların yanına gittiğimiz de ise mark konuşmaya başladı.

"tek atla gidelim, birbirimizi kaybetmeyiz ve daha büyük soruna yol açmayız"
"iyi o zaman"

Tam ata binecekken tekrar bağırmaya başladı.

"ne yapıyorsun?"
"ata bineceğim"
"arkaya bineceğimi düşünmedin herhalde"
"iyi öne bin o zaman yoluda sen biliyorsun zaten"
"tamam bin"
"çattık ya, gelen geçen bağırıyor"

Direkt yola koyulduğumuzda  gerçekten 3 günde çok şey değişmişti. Eskisinden eser yoktu. Yarım saat sonra ambara geldiğimiz de hızla içeri girdim. İnsanlar burayı da talan etmişti ama birkaç şey bırakmış olmalılardı.

"bak işte yok"
"yere bak, tahta bir kapak olmalı"

Her yeri karış karış ararken sonunda bulmuştum. Kapağı yavaşça açtığım da paketler içerisinde bir sürü yemek vardı. Meyveler, sebzeler, ekmek ve daha bir sürü....

"buldum"

Mark koşa koşa yanıma geldiğin de paketli yiyecekleri hızla çantasına doldurmaya başladı.

"buranın olduğunu nereden biliyorsun?"
"savaş esnasında taşınması kolay olsun diye böyle yer altı odalarında saklarlardı."
"prenses Lisa mı demeliyim"
"hayır, Lisa. Artık Prenses değilim."

Dediğim şeye gülümserken tekrar yola koyulmuştuk.

"yemek işini hallettik ama ya su?"
"o kolay iş"

Kulübeye geldiğimiz de atı bağlayıp içeri girdi. Peşinden bende girdiğim de şaşkınca odaya baktım.

"bu ne şimdi baba?"
"lisayı geri gönderecek halimiz yok değil mi mark?"
"ya sen nerede uyuyacaksın?"
"üst katta küçük bir yer var orada"
"olmaz baba"
"mark oraya ne sen sığarsın ne Lisa. O yüzden ikiniz burada uyursunuz"

Yaşlı adam yukarı çıkarken gülmemek için kendimi zor tutuyordum.

"peki biz buraya nasıl sığacağız"

Markın dediği şey ile kahkaha atmaya başladığım da gerçekten hayali bile komikti.

"yerde yatmaya ne dersin?"
"bu soğukta hayatta olmaz"mark
"yalan söyleme, hava soğumadı bile"
"soğuk yeri çekermiş"mark
"yer soğuğu çekermiş o"

Dediğimi anlamaya çalışırken yaşlı adam marka seslendi.

"gidip su almalısın oğlum"
"baba yetmez mi?"

Ses gelmeyince kulübeden çıkıp atıyla gözden kalboldu. Yaşlı adam ise aşağıya inip yemeklerle uğraşmaya başladı.

"prenses Lisa..."
"hayır hayır, Lisa deyin lütfen"
"Lisa... Oğlumun kusuruna bakma, biraz inatçıdır"
"ahh evet, çok inatçı"
"adım yang, yang amca diyebilirsin"

Kafamla onayladım onu ve kısa süre sonra tekrar konuşmaya başladı.

"annenle babanı çok eskiden beri tanırım. Bu kulübeyi size ben yapmıştım."

Şaşkınlığımı gizleyemeden onu dinliyordum.

"jisoo, onun bir bebeği olduğunu duymuştum. Dolly"
"evet, dünyalar güzeli bir kız"
"o nerede?"
"onu gönderdiler, batıya...."
"mutlu değilsin"
"evet değilim çünkü, güvende mi bilmiyorum."
"peki ya Jennie"
"3 gün önce dolly için yola çıktılar"
"sen neden gitmedin güzel kızım"

Cevap vermedim ve önüme hazırladığı sıcak çorbayı bıraktı.

"eşin jungkook..."
"eşim değil artık"

Sorar gözlerle bana baktı.

"bitti işte yang amca sorma..."

Dediğim şeye gülümserken çorbasından yudum aldı.

"anlatmak istersen her zaman dinleyeceğim"
"teşekkür ederim"

Çorbamı içerken içeri birden mark girdi. Önümde ki kaseyi kendi önüne çekip içerken. Ağzım açık ona bakıyordum.

"Çorbamı bıraksana ya"
"olmaz çok acıktım"

Yang amca ise markın kafasına hızla şaplattığın da kahkaha atmaya başladım. Mark ise huysuz huysuz sesler çıkarıyordu.

Hava iyice kararırken merakım yenilip mark amcaya soru sordum.

"hava... Neden böyle?"
"cadılar bize büyü yaptı."mark
"çok komik mark"
"65 yıl önce tıpkı böyle bir olay yaşanmıştı."yang
"aman tanrım"
"korkmana gerek yok, büyüye alakalı değil. Belirli yıllar tekrarlanan bir olay gibi.... Tam ne olduğunu çözebilmiş değilim ama kar yağmaya başlayacak ve yaz gibi bir kış geçireceğiz?"yang
"yaz gibi kış?"
"kışın rüzgar esmeyecek, yağmur yağmayacak yani üşümeyeceksin, sadece her tarafın kar olacak" mark
"uzun süre kar yer yüzüne hakim olacak ve sonunda yine eski yeşil halimize geri döneceğiz"yang

Kafamla onayladım onu odadaki mumu söndürüp üst kata çıkarken yataktaki yerimi almıştım.

"Lisa biraz kayar mısın?"
"nereye kayayım, yer mi var"
"OFFF"

Arkasını bana dönmüş uyumaya çalışırken kendimi uykuya çoktan bırakmıştım.

☯Princess Lisa☯ - Liskook Où les histoires vivent. Découvrez maintenant