-18-

564 47 1
                                    

Gözlerimi açtığım da muhafızlar başımız da dikiliyordu. Direkt yerimden kalkıp jungkooku uyandırdım. Dün gece burada uyuya kalmıştık ve ağalar garip bir şekilde beni endişe ile uyandırmıştı. Jungkookta kalktığın da konuşmaya başladılar.

"efendim sabah erken saatlerde prenses kitty ve prens klaus teşhis etti. Daha sonra ise muisa sultan geldi."

Oturduğum yerden kalkıp direk koşmaya başladım. Sarayın arka kapısından girerek çıplak ayaklarla merdivenleri çıkıyordum. Salona girdiğim de ise bütün gözler bana döndü.

Kendime oradan bakınca pek hoş gözükmüyordu ama önlerinde daha içilmemiş çayları gördüm. Kraliçe bardağa uzandığın da hızla yanına gidip elindekini aldım.

Sinirle bana bakarken içeri nefes nefese jungkook girdi. Neden bu iki bardak sadece kral ve kraliçenin önündeydi ve oğulları sadece izliyordu. Muisa sultan gülmeye başladı.

"bakıyorum da ben yokken lisa kademe düşmüş"

Kendi yaptığı şakaya sadece kendisi gülüyordu. Elimde ki çayı ona uzattım.

"siz içmek istermisiniz?"

Suratı anında değiştiğin de elimde ki bardağa bakıyordu. Tam tahmin ettiğim gibiydi. Masanın ortasında ki çiçeğin içine döktüğüm de hepsi şaşkın gözlerle beni izliyordu.

Çiçek birkaç saniye sonra solduğun da hepsi yerlerinden kalktı. Kral tüm siniriyle muhafızları çağırdığın da muisa sultan ağzında lafları geveliyordu.

Apar topar muisa sultan ve kitty dışarı atıldığın da klaus konuşmaya başladı.

"gerçekten üzgünüm. Böyle yapacaklarını bilmiyordum bile hatalarını yüzlerine vuracağım"

Kral ve kraliçenin önünde eğilip çıktı. Biraz daha geç gelseydim ne olacaktı peki? Derin bir nefes alıp odaya çıktım. Kendimi yatağıma bıraktığım da yarım saat sonra içeri jungkook girdi.

"lisa"
"efendim"
"sefere çıkmam gerek"
"neee"

Kocaman gözlerimle ona baktığım da üzerini giyiniyordu.

"babam, namjoon ve ben sefere gideceğiz merak etme Taehyung ve jimin burada olacaklar"

"kaç gün sürecek"
"2 hafta sürecek güzelim"

Somurtarak oturduğum da yakasını düzeltiyordu. Lacivert işlemeli taşlarla süslü olan bir ceketi ve omuzların da palketler vardı.
Yanıma gelip alnımdan öptüğünde konuşmaya devam etti.

"beni uğurlamak istemiyor musun?"

Gitmese olmazmıydı ki? Sarayın kapısında atlara bindikleri de jisoo ağlamaya başladı. Gebe olduğundan heralde duyguları biraz değişkendi. Onu sakinleştirmek için yemekler geldiğin de karnı gerçekten büyümüştü.

Doğum zamanı giderek yaklaşıyordu ve hepimiz heyecanlıydık. Sarayın başında 2 hafta boyunca kraliçe varken aklıma jennie geldi. Ne yapıyordu acaba?...

Üç, dört gün sonra sabah saatleriydi. Camın kenarında kitap okurken yükselen gri dumanları gördüm. Doğu tarafında ki köylerden geliyordu. Kitabı bırakıp hızla aşağıya indiğim de içeri ağalardan birisi girdi.

"efendim, doğu askerleri köylerimizden birisine saldırmış"

Elim ağzıma gittiğin de şaşkınlıkla dinliyordum. Kraliçe direk yerinden kalkıp tahtın olduğu yere çıktı.

☯Princess Lisa☯ - Liskook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin