18-

118 7 4
                                    

" Nasıl yani? Ne demek hamileyim Güneş? "

Eliz'i susturup odanın kapısını kapattım. Çağrı'nın duymasını istemiyordum. Çünkü bu konuda ne düşündüğünü bilmiyordum. İstanbul'a döneli iki ay olmuştu. Babam da bizimle dönmüştü. Alihan'ın bir oteli vardı, kendisi yurt dışına gideceği için otele genel müdür yardımcısı arıyordu. Güvenebileceği birisi olmalıydı bu yüzden babamı otele genel müdür yardımcısı olarak almıştı. Babam her ne kadar istemiyorum, olmaz dese de Alihan'ın inadı baskın çıkmıştı.

" Bağırmasana be!! " Bir haftadır baş dönmesi ve mide bulantısı yaşıyordum ama hamile olacağım aklıma gelmemişti. Gebelik testim pozitif çıkınca hemen hastaneye gitmiştim. İki aylık hamileydim.

" Kızım, biz Uygar ile aylardır beraber oluyoruz ama hiç hamile kalmadım. Sen ilk birliktelikte hamile kalmışsın. Ee ne zaman söyleyeceksin Çağrı'ya?"

Bilmiyorum dercesine ellerimi iki yana açtım. Karnım belirginleşmeden söylemeliydim.

" Yarın ofise gel. Orada söyleyebilirsin çok geciktirme. Çağrı seni çok seviyor Güneş. Bebeği istemeyeceğini zannetmiyorum. Eğer istemezse de bas kıçına tekmeyi , birlikte büyütürüz. " Eliz'e sarıldım. Tek dostum oydu benim, her şeyimi onunla paylaşıyordum.

**

Ertesi gün heyecandan tir tir titreyerek ofise girdim. Çağrı daha  gelmemişti. Elimdeki minik kutuyu Çağrı'nın odasına bırakacaktım. Odaya girdiğinde kutuyu bulacak ve her şeyi anlayacaktı. Odaya girdiğimde Ayça oradaydı.

" Senin ne işin var burada? Hangi yüzle buraya giriyorsun sen? " Gülümseyip elimdeki kutuyu alıp açtı. İçinde minik bir biberon ve ufak bir not kağıdı vardı.

" Bunlar eskimedi mi ya? Çağrı bunları görecek ve hamile olan Güneş'e koşup sarılacak. Peki benim çocuğuma ne olacak? Benim duygularıma ne olacak Güneş? İkimiz de kadınız, ikimiz de aynı adama aşığız ve aynı adamdan çocuk bekliyoruz. "

İnanmayan gözlerle ona baktım.

" Bu zamana kadar sana çok şey yaşattım ama artık bitti. Çağrı sandığın gibi seni sevmiyor. İkimizi aynı anda idare ediyordu bunu gör artık. Seninle sevgiliyken bile benimle görüşüyordu. "

" Sus artık! Yalan söylüyorsun, Çağrı bunu yapmaz. Ne belli çocuğun ondan olduğu? " Güldü ve elindeki ultrason kağıtlarını verdi. Alıp baktım. Ultrasonlara göre dört aylık hamileydi. Diğer resimlere baktım. Ayça ve Çağrı'nın yatakta birbirlerine sarıldıkları resimlerdi. Son resimde Çağrı, Ayça'nın karnını okşuyordu.

" Sen Ankara'ya gittiğinde biz yakınlaştık, bu fırsatı kullandım. Deliler gibi her gün seviştik, o kadar güzeldi ki.. Hamile olduğumu öğrendiğinde gözlerinin içi öyle bir parladı ki sevinçten. "

Midem bulanıyordu. Susması için elimi kaldırdım. " Yeter, sus! Allah belanızı versin.. "

**

-2 Sene Sonra-

" Alihan, Asel her gün ağlıyor baba diye. Ne yapacağım hiç bilmiyorum. Muhtemelen Çağrı şu an Ayça ile evlidir , ikisinin de yüzünü görmek istemiyorum. " Alihan elini elimin üzerine koyup sıktı. Güven veriyordu bana. İki senedir hep yanımdaydı. Kızımın her şeyiyle o ilgilenmişti. Ona asla ümit vermemiştim o da bunu biliyordu arkadaşı olarak görüyordu beni.

" Sence de artık dönmenin  vakti gelmedi mi? Asel babasını  bilerek büyüsün. Daha çok küçük,  sevgiye ve ilgiye ihtiyacı  var. Bunu ona ben veremem. Beni abisi  olarak görüyor, ben de öyle görmesini istiyorum. "

Biraz düşündüm. Sanırım  haklıydı. Asel'e  döndüm. Oyuncaklarıyla oynuyordu.

" Anneciğim,  seni babana götüreceğim. Babaya gitmek  ister misin? "

Ellerini kaldırıp  birbirine  çırptı. " Babaya gidiyoyuz! "

**

Türkiye'ye  döndüğümüzde  bizi babam karşılamıştı. Torununu  çok merak ediyordu. Asel'i  kucağına alıp sımsıkı  sarıldı.

" Bu sıpa  şimdi benim torunum  mu? Kaçar gibi gittin, çocuğun  olduğunu  da telefonda söyledin, yanımda olsaydın  sana yapacağımı  bilirdim. "

Eve geldiğimizde  evdeki yardımcı çok güzel bir kahvaltı masası hazırlamıştı. Üstümü değiştikten sonra Asel'in  de pijamalarını  giydirip  kahvaltı yapmıştık. Babam bizi öpüp  otele gitmek için evden çıktı.

" Kızım,  hadi birazcık  uyuyalım   sonra  seni Eliz teyzene götüreceğim." Eliz'in  ismini duyunca heyecanlanmıştı. Her gün görüntülü  konuşuyorduk.  Asel'i  kucağıma alıp odaya çıktım.

Biraz inat etse de uyumuştu. Duş  alıp yanına uzandım.

**

Çağrı-

Onsuz  tam iki sene.. İki senedir ondan haber alamıyordum. Bir anda ortadan kaybolmuştu, nereye gittiğini  bilmiyordum. Eliz'e  sorsam da söylemiyordu. Her şey güzel giderken neden gitmişti? Neden beni terk etmişti? Odaya giren Ayça'ya baktım.

" Aşkım, yemek hazır. " Kafa sallayıp  ayağa kalktım. Güneş gittikten sonra yanımda hep o vardı. Her anımda  yanımda olmuştu. Odadan çıkacakken   elini tuttum.

" Evlenelim Ayça. " Buna şaşırsa da gülümseyip  boynuma sarıldı. Beni seviyordu bunu biliyordum. İki sene hiç sesini çıkarmadan  yanımda olmuştu, Güneş gelmeyecekti. Ayça'yla  evlenirsem belki unutabilirdim  onu.

**

Ofisteki odamda otururken  Tuğçe odama girdi. Tuğçe ,  Güneş gittikten  sonra asistanlığımı  yapmıştı. Ne var dercesine ona baktım.

" Şey, bilmek istersiniz diye düşündüm. Güneş geldi, burada."

Oturduğum  yerden fırlayıp  odadan çıktım. Güneş, Eliz'in  yanında durmuş bir şeyler anlatıyordu. Hiç değişmemişti  aksine çok daha güzelleşmişti. Yanındaki küçük  kıza  baktım.

" Anne, gidelim  buydan! " diye Güneş'in  montunu  çekiştirip  duruyordu. Demek evlenip  çocuk sahibi  olmuştu. Elimle saçımı  düzeltip  odama girdim tekrardan. Ben iki senedir onu beklerken  o evlenip çocuk bile yapmıştı. Tekrar odadan çıkıp  çalışanların yanından geçip Eliz'e  doğru  yürüdüm.

" Mesai saatleri içinde ofise yabancı biri  giremez. Konuşmanız  bittiyse hanımefendiye  dışarı kadar eşlik et."

Güneş kolumu tuttu.

" Konuşmamız  lazım. Bilmen gereken şeyler var Çağrı. "

Kulağına doğru eğilip onun duyacağı ses tonuyla konuştum.

" Bana  bir şey demeden, bir açıklama yapmadan  çekip gidiyorsun. İki sene sonra yanında çocukla geliyorsun. Bu çocuğu  kiminle yaptıysan  onun yanında ol. "

Kod Adı : GüneşDove le storie prendono vita. Scoprilo ora