Odamda oturmuş dosyalara bakınıyordum. Gerçek Güneş'i bulmuştum ama bu hoşuma gitmemişti. Bu daha çocuktu, yedi yaşındaydı. Ben nasıl zarar verebilirdim ki bir çocuğa, vicdanım asla izin vermezdi buna. Bir yandan da sevdiğim kadını düşünüyordum. Artık onun için endişelenmiyordum. Uygun bir zamanda ona duygularımı anlatacaktım. Bu küçük kızı bulup kuzenimle ilgili bildiği her şeyi öğrenmeliydim. Bunu yaparken onu korumalıydım aynı zamanda.
Amcam odama girdiğinde şaşkınlıkla ona bakakaldım. Hiç böyle habersiz gelmezdi.
" Sabrım tükeniyor evlat." Dişlerimin arasından tıslayarak ona cevap verdim. " Eğer bu işi bana verdiysen bekleyeceksin amca! "
O sırada içeri Güneş girdi. Bir bana bir de amcama bakıp başıyla kısa bir selam verip masasına geçecekti ki amcamın konuşmasıyla bize döndü. " Bu güzel kız da kim Çağrı? "
Güneş gülümsedi. " Ben Çağrı Bey'in asistanı Güneş, memnun oldum efendim. " Amcam merakla Güneş'e bakıyordu. Çok geçmeden gülümseyip odadan çıktı.
" Seninle konuşmam gereken şeyler var Güneş. Bu akşam yemeğe çıkalım, adresi sana konum olarak atacağım."
**
Dergide işimi halledip eve geçmiştim. Kısa bir duştan sonra hazırdım sonunda. Güneş'e gideceğimiz yerin konumunu atıp evden çıktım. Nihayet ona açılacaktım. Arabama atlayıp buluşacağımız yere doğru sürmeye başladım. Çok heyecanlıydım.
Mekana geldiğimde Güneş daha gelmemişti. İçeri girdim. Görevli koşarak yanıma geldi.
" Hoşgeldiniz Çağrı Bey. Masanız teras katta efendim , sizden başka kimse olmayacak. İstediğiniz gibi." Gülümseyip adamın omzunu sıktım.
Masaya yerleştiğimde saate bakıp duruyordum. Şimdiye kadar gelmesi gerekiyordu. Belki trafiğe takılmıştır. Bir süre daha beklemeye karar verdim. Soğuktan donana kadar bekledim ama gelmedi. En sonunda garson mekanın kapanacağını söylemek için geldiğinde isteksizce kalktım oturduğum yerden. Gelmemişti.
Soğuktan donsam da hızlı adımlarla oradan çıktım. Demek benim yüzümü bile görmek istemiyordu. O zaman ben de onu rahat bırakacaktım. Eve döndüğümde Güneş'i aradım ama çağrı hemen sonlanıyordu. Bir kaç kez aynı şey olunca vazgeçip aramayı bıraktım.
**
Sabah dergiye gittiğimde içeride hummalı bir koşuşma vardı. Bir kaç çalışan kendi arasında konuşuyordu.
" Görüntüleri gördün mü? Bildiğin kızı kaçırmışlar. " Sesin sahibi derginin güzellik editörüydü. Hemen yanına gittim. " Eliz, ne oluyor burada? Kim kaçırılmış? "
Eliz bana dönüp hemen anlatmaya başladı. " Biz de az önce farkettik Çağrı Bey. Güvenlik şefi gece kaydedilen görüntülere bakıyordu. Siz çıktıktan iki saat sonra Güneş çıkmış. Derginin arkasındaki mola yerinden kaçırmışlar kızı. Polisi arayacaktık şimdi."
Duyduklarımı sindirmeye çalışıyordum. Güneş kaçırılmıştı. Tek şüphelendiğim kişi amcamdı. Hemen onu aradım.
" Güneş nerede? Onun kılına zarar gelirse sana bu dünyayı dar ederim amca! " Amcam bir süre bekledikten sonra cevap verdi.
" Ne diyorsun oğlum sen? Ben senin asistanına neden zarar-- Yoksa? Yoksa aradığımız kız bu mu? "
Telefonu kapattıktan sonra Uygar'ı aradım. Ona bir şey çaktırmadan ağzından laf almaya çalıştım ama o da bilmiyordu. Ofisten güvendiğim birini Güneş'in evine yollamıştım o da elleri boş döndü. Tek çarem yine Tuna denilen adama ulaşmaktı. Hemen Tuna'yı aradım.
