Gözümü açtığımda tepemde iki kişi dikiliyordu. Gözlerimi kırpıştırıp onlara baktım.
" Merhaba, beni duyuyorsan elimi sık Güneş." Elimdeki elini sıktım. " Neredeyim ben? "
Daha sonra neler olduğunu hatırladım. Babamı yerde hareketsiz bulmuştum. Sonrasında birisi kafama vurup yere düşürmüştü beni. Tiz bir kadın sesiydi. Ayça'nın sesi. " Babam nasıl? Ona bir şey olmadı değil mi? "
Doktorlar kenara çekildiğinde babamı gördüm. Kafasındaki bandaj dışında bir şeyi yoktu görünürde. " İyiyim Güneş'im. Beni merak etme sen. Birazdan hastane polisi gelip ifadeni alacak. "
Hastane polisi geldiğinde bütün her şeyi anlattım. Hatta öğrendiğime göre Ayça'yı yakalamışlardı ama suçu kabul etmiyordu. Bizi yan komşumuz aynı zamanda arkadaşım Esra bulmuş. Eve geldikten sonra Çağrı'yı arayıp aramama arasında kalsam da aradım bunu bilmesi gerekiyordu.
" Ayça evime girip babamla bana saldırdı. O kadını bizden uzak tut Çağrı, uzak tutamıyorsan benden uzak dur. Artık seni görmek istemiyorum." Onun bir şey demesine fırsat vermeden telefonu kapattım. Babam yanıma gelip sırtımı sıvazladı.
" Senin suçun değil kızım. Kendini suçlama." Babama sarıldım. Ne olursa olsun mutluyduk. Babam şehir dışında iş bulmuştu ama beni bırakıp gitmek istemiyordu. Orada daha rahat edecekti hem de yanında güvendiği bir arkadaşı da olacaktı.
" Bu işi kabul et baba. Bak, ben çalışıyorum. Ayaklarımın üzerinde durabilirim. Beni merak etme olur mu? " Babam bir süre konuşmadan oturdu. Sonra bana baktı. Ardından telefona bakıp oturduğu yerden kalktı.
" O zaman arkadaşı arayayım da söyleyeyim. İçime sinmiyor ama bu iş benim için o kadar iyi ki.."
**
Babam gittikten sonra oturup saatlerce ağladım. Yine gelecekti ama ne zaman bilmiyordum. Orada başlarını sokabilecekleri bir evleri olacaktı. Ünlü bir iş adamının şoförlüğünü yapacaktı babam. Arkadaşı da o adamın korumasıymış. Kocaman malikânenin müştemilatında kalacaklarmış. Onun için en iyisi şu an buydu. Yemeğimi yemiş koltukta uzanırken kapı çaldı. Kalkıp kapıyı açtım.
" Çağrı? Ne işin var burada senin?"
Cevap vermeden içeri girdi. Gözlerimi devirip kapıyı kapattıktan sonra içeri geçtim. Birden bana sarıldığında tepki veremedim. " Çok korkuttun be! Nasıl oldu, anlat bana."
Olayı ona anlatınca sinirden deli olmuştu. Ayça onun nişanlısıydı ama sanırım Çağrı onu istemiyordu. " Ayça şu an emniyette. Polisler ifadesini almış, itiraf etmiş seni kaçırdığını da evine girdiğini de. Aslında tek amacı evi dağıtmakmış ama babanı görünce korkuyla elindeki tahta parçasıyla vurmuş. Sonra sen gelmişsin işte. Ama merak etme cezasını çekecek. Babasıyla olan iş anlaşmamı da nişan olayını da iptal ettim. "
Cevap vermeden öylece oturdum. Birazdan söyleyeceklerim onun hoşuna gitmeyecekti. " Çağrı , ben işten ayrılmak istiyorum ayrıca artık görüşmek istemiyorum. Lütfen uzak dur benden. Ben senin takıntılı nişanlın yüzünden babamı kaybedemem. Benim annem beni doğurduktan bir saat sonra ölmüş. Bu hayatta bir tek babam var onu da kaybetmek istemiyorum."
Oturduğu yerden kalkıp sinirle elini duvara vurdu. Korkuyla onu izliyordum. Sonra yanıma gelip yüzümü elleri arasına aldı. " Senden uzak durmak mı? Delirdin galiba sen, böyle bir şey olmayacak. Benden uzak durmana izin vermeyeceğim. "
Arkası bana dönüktü. Bana döndüğünde elinde bir şey vardı. Ne olduğunu soracakken elindeki şeyi burnuma bastırdı. O yoğun eter kokusu ardından gelen sersemlik..
" Sen ne yaptın? " Gözlerim kapanırken Çağrı'nın alnımı öptüğünü hissetmiştim.
