8-

140 5 0
                                    

Gözümü açtığımda  tepemde  iki kişi  dikiliyordu. Gözlerimi  kırpıştırıp  onlara baktım.

" Merhaba, beni duyuyorsan elimi sık  Güneş." Elimdeki  elini sıktım. " Neredeyim ben? "

Daha sonra neler olduğunu  hatırladım. Babamı  yerde hareketsiz  bulmuştum. Sonrasında  birisi  kafama vurup  yere düşürmüştü  beni. Tiz bir kadın sesiydi. Ayça'nın  sesi.  " Babam  nasıl? Ona bir şey olmadı  değil mi? "

Doktorlar kenara çekildiğinde babamı gördüm. Kafasındaki  bandaj dışında bir şeyi yoktu görünürde. " İyiyim  Güneş'im. Beni merak etme sen. Birazdan hastane  polisi gelip ifadeni alacak. "

Hastane polisi geldiğinde  bütün her şeyi anlattım. Hatta öğrendiğime  göre Ayça'yı  yakalamışlardı  ama suçu kabul etmiyordu. Bizi yan komşumuz  aynı zamanda arkadaşım Esra bulmuş.  Eve geldikten sonra Çağrı'yı  arayıp aramama  arasında kalsam da aradım bunu bilmesi gerekiyordu.

" Ayça evime girip  babamla bana saldırdı. O kadını bizden uzak tut  Çağrı, uzak tutamıyorsan  benden uzak dur.  Artık seni görmek istemiyorum." Onun bir şey demesine fırsat vermeden telefonu kapattım. Babam yanıma gelip sırtımı  sıvazladı.

" Senin suçun değil kızım. Kendini suçlama." Babama sarıldım. Ne olursa olsun mutluyduk. Babam şehir dışında iş bulmuştu ama beni bırakıp  gitmek istemiyordu. Orada daha rahat edecekti hem de yanında güvendiği  bir arkadaşı da olacaktı.

" Bu işi kabul et baba. Bak, ben çalışıyorum. Ayaklarımın  üzerinde durabilirim. Beni merak etme olur mu? " Babam bir süre  konuşmadan oturdu. Sonra bana baktı. Ardından telefona bakıp oturduğu  yerden kalktı.

" O zaman arkadaşı arayayım  da söyleyeyim. İçime sinmiyor ama bu iş benim için o kadar iyi ki.."

**

Babam gittikten  sonra oturup  saatlerce ağladım. Yine gelecekti ama ne zaman bilmiyordum. Orada başlarını  sokabilecekleri  bir evleri olacaktı. Ünlü bir iş adamının  şoförlüğünü  yapacaktı babam. Arkadaşı da o adamın  korumasıymış. Kocaman malikânenin müştemilatında  kalacaklarmış. Onun için en iyisi şu an buydu. Yemeğimi  yemiş koltukta uzanırken  kapı çaldı. Kalkıp kapıyı  açtım.

" Çağrı? Ne işin var burada senin?"

Cevap vermeden  içeri girdi. Gözlerimi devirip kapıyı kapattıktan  sonra içeri geçtim. Birden bana sarıldığında  tepki veremedim. " Çok korkuttun  be! Nasıl oldu, anlat bana."

Olayı ona anlatınca sinirden deli olmuştu. Ayça onun nişanlısıydı ama sanırım Çağrı onu istemiyordu. " Ayça  şu an emniyette. Polisler ifadesini almış,  itiraf etmiş seni kaçırdığını  da evine girdiğini de. Aslında tek amacı evi dağıtmakmış ama babanı  görünce  korkuyla elindeki  tahta parçasıyla vurmuş. Sonra sen gelmişsin  işte. Ama merak etme cezasını  çekecek. Babasıyla olan iş anlaşmamı  da nişan olayını  da iptal ettim. "

Cevap vermeden  öylece oturdum. Birazdan söyleyeceklerim onun hoşuna  gitmeyecekti. " Çağrı , ben işten ayrılmak  istiyorum  ayrıca artık görüşmek istemiyorum. Lütfen uzak dur benden.  Ben  senin takıntılı nişanlın  yüzünden babamı kaybedemem. Benim annem beni doğurduktan bir saat sonra ölmüş. Bu hayatta bir tek babam var onu da kaybetmek  istemiyorum."

Oturduğu  yerden kalkıp sinirle elini duvara vurdu. Korkuyla onu izliyordum. Sonra yanıma gelip  yüzümü  elleri arasına  aldı. " Senden uzak durmak mı? Delirdin galiba sen, böyle bir şey olmayacak. Benden uzak  durmana izin vermeyeceğim. "

Arkası bana dönüktü. Bana döndüğünde  elinde bir şey vardı. Ne olduğunu soracakken  elindeki  şeyi burnuma bastırdı. O yoğun  eter kokusu  ardından gelen sersemlik..

" Sen ne yaptın? " Gözlerim  kapanırken Çağrı'nın  alnımı  öptüğünü  hissetmiştim.

Kod Adı : GüneşWhere stories live. Discover now