" Çağrı konuşmamız lazım!! "
Son çare kaldığı otele kadar gelip konuşmaktı ve hiç düşünmeden buraya gelmiştim. Ama beni umursamadan kapıyı kapatmaya çalıştı. Kapı kapanmasın diye ayağımı kapının arasına koydum.
" Biliyorum bana kızgınsın ama dergi hakkında konuşmamız lazım. Sen oraya yıllarını verdin. Seni çok uzun süredir tanımıyorum ama Uygar anlattı neler yaptığını. Şimdi de benim yüzümden, bizim yüzümüzden dergi kapanacak ve o kadar insan işinden olacak. "
İçeri girip kapıyı arkamdan kapattım. Çağrı benden önce koltuğa geçip oturmuştu. Oda suit şeklindeydi, salonun tam karşısında başka bir odaya açılan kapı vardı.
" Çekimi yapmalısın. Derginin geleceği için yapmalısın bunu. Sen bunu yapana kadar seni rahat bırakmayacağım. "
Bakışları kısa bir an yumuşasa da hemen eski hâline döndü.
" Tamam peki. Dergi için yapacağım bunu. "
Sevinçle el çırpıp yerimde zıpladım. 'Tamam, ben Derin Çınar ile görüşüp onu ikna ederim. "
Güldü. İçten bir gülüş değildi daha çok alaylı bir gülüştü.
" Çekimin modelleri sen ve ben olacağız Derin değil. "
**
Çağrı'nın yanından ayrıldığımda akşam olmak üzereydi. Doğruca eve gidip valizimi hazırlamam gerekiyordu çünkü Çağrı Bey gece yola çıkacağımızı söylemişti. Onun her dediğini itiraz etmeden yapmam işleri kolaylaştıracaktı. Alihan'a mesaj atıp bir kaç günlüğüne İstanbul'a gitmek zorunda olduğumu haber vermiştim.
Çağrı-
Bir yanım ona deli gibi sarılmak istese de yapamıyordum. Aylardır burada , Alihan denen piçle iç içe çalışıyordu. Onu seviyor mu bilmiyordum. Duyacağım cevaptan korkuyordum. En iyisi onu görmezden gelmekti ama dergiyi kurtarmadan asla rahat bırakmazdı beni. Onu tanıyordum.
Dergi çok kötü durumda değildi ama bir kaç aydır sayı çıkarmıyorduk. Bu ay da sayı çıkmazsa Binnur Hanım derginin faaliyetine son vereceğini kesin bir dille söylemişti. İstanbul'a vardığımızda doğruca benim evime geçtik.
" Burada kalman sorun oluşturmaz umarım, ben bir arkadaşımda kalırım. " Bana bakmadan parmaklarıyla oynamaya başladı.
" Burası senin evin. Benim burada arkadaşım var , ona giderim hem- "
Onu elimle susturup valizini içeri taşıdım. " Burada kalabilirsin, zaten çekimden sonra döneceksin. Burada seni tutan bir şey kalmadı. "
Göz ucuyla ona baktığımda gözlerinin dolduğunu gördüm. Bunu umursamayıp koltuğa attım kendimi.
**
Sabah erkenden hazırlanıp salona indim. Güneş kahvaltı masasını hazırlamış beni bekliyordu. Yüzümü ifadesiz bir hâle getirip ona yaklaştım.
" Kahvaltı etmeye vaktim yok. Çalışanlarla küçük bir toplantı yapacağım. Öğleden sonra dergide ol. Çekimi bir an önce yapalım. "
Evden çıktığımda arkamda bir enkaz bıraktığımı biliyordum ama aylardır ben de enkaz halindeydim. Beni kimse düşünmemişti. Çağrı ne hisseder, ne yapar diye kimse düşünmedi. O adamla gittiği gün zaten bitti benim için. Ama onu hayatımdan bu kadar kolay çıkarmak çok zor. Hele ki hâlâ onu seviyorken. Köpek gibi seviyorum ama tekrar beni yerle bir etmesine izin vermeyeceğim.
Güneş-
Dergiye gittiğimde herkes arı gibi çalışıyordu. Gözlerim Eliz'i arıyordu ama yoktu. Arkamı döndüğümde Çağrı ile çarpıştım.
" Ah! Özür dilerim, görmedim. " Yanından geçip gidecekken kolumu tuttu. Bakışları sertti ama dudaklarının kenarı gülümser gibiydi.
" Şunu anlamanı istiyorum, seninle ben bir daha olmayacağız. Sensizliği öğreniyorum Güneş, sensizlik çok da zor değilmiş. "
Beni orada paramparça edip bırakıp gitti. Arkasına bile bakmadı. Onu üzmüştüm evet ama bu laflarını haketmemiştim. O bana yalan söylemişti bunun için kızgındım evet ama gerçekleri öğrendikten sonra konuşmayı denedim kabul etmedi. Bana yalan söylediği gerçeğini hiç bir şey değiştiremez. Ben buna rağmen onunla konuşmaya çalışıyorum ama beyefendi beni görmezden geliyor.
1 Ay Sonra -
Elimdeki dergiye bakıp iç geçirdim. Dergi bugün çıkmıştı ve internette trend topic olmuştu #gunesvecagri etiketiyle tüm herkes bizi konuşuyordu. Çekimler iki gün sürmüştü elimizden geleni yapmıştık ve sonuç mükemmeldi. Yanıma oturan Alihan'a baktım. Gözleri Çağrı'nın elimi tuttuğu pozdaydı.
" Onu seviyorsun değil mi? Bunu daha önce hiç konuşmadık biliyorum ama benim yüzümden ayrıldınız. Bunun için kendimi suçlu hissediyorum. "
Dergiyi masaya bırakıp ona döndüm. Gözleri halının desenlerindeydi.
" Biraz öyle gibi ama aslında değil. Sana her şeyi anlatacağım."
Oturup Alihan'a her şeyi anlattım. Beni dinledi. Bazı yerlerde onayladı bazı yerlerde haksız buldu. Anlatmamı bitirdiğimde gülümseyip sırtımı sıvazladı.
" Şu an bunları düşünme. Bir yolunu bulacağız. "
Ona sarılıp teşekkür ettim. Alihan'ın yanlış bir davranışını görmemiştim aslında, aylardır beraber çalışıyorduk fakat tek bir kez bile beni kıracak bir şey dememişti. İdeal bir eş adayı olabilirdi eğer Çağrı'ya aşık olmasaydım.
**
Dergiye gitmek için evden çıkmıştım. Önce en sevdiğim kahve dükkanına uğrayıp kahvemi alacaktım. Çünkü kahve içmeden güne başlayamıyordum artık. Ankara'nın ayazı ne gece bitiyordu ne de sabah. Sabah zaten yatağıma küçük emrah gibi bakıyordum. Sıcacık evden dışarı çıkmak hiç istemiyordum.
Kahve dükkanına geldiğimde kahvemi alıp çıkışa yöneldim. O sırada Çağrı'nın sesini duyar gibi olmuştum. Kafamı kaldırdığımda onunla göz göze geldim. Yanındaki kızla bir şeyler konuşup gülümsüyordu. Beni görünce tepki vermeden tekrar kıza döndü. Yanlarına yaklaştım.
" Merhaba, müsaitsen konuşabilir miyiz? "
Yanındaki kız alık alık bana bakıp Çağrı'ya döndü. " Kim bu kız? " Çağrı beni yeni farkediyormuş gibi baktı. Bir süre bana baktıktan sonra gülümsedi.
" Tanıyamadım, biriyle karıştırdı galiba. "
Hah! Bunu da yapacaktı yani, çocuk gibi resmen çocuk gibi. Aptal!! Onlar tam kapıdan çıkacakken sinirle Çağrı'ya omuz atarak yanından geçtim. Çağrı'nın elindeki kahve hem kendi üstüne hem de yanındaki kızın üstüne dökülmüştü. Oh olsun dercesine ona baktım. Onun bakışı daha çok sen bittin der gibiydi. Onu önemsemeden oradan ayrıldım.
Çağrı'ya saydıra saydıra dergiye gelmiştim. Masama geçip Alihan'ın gece gönderdiği metni düzenleyip tekrar Alihan'ın mailine yolladım. Sabah rutinimi tamamladıktan sonra cevaplanacak maillerimi cevaplayıp masamdan ayrıldım. Biraz hava almaya ihtiyacım vardı. Tam çıkacakken birine çarptım.
" Çağrı? "
" Güneş? "
