suçluyum belki ben. sen sularımda ölürken, güldüm keyfimden

298 44 18
                                    

üstümde beyaz gömlek var.

Ellerimi enseme doğru hareket ettirdim. Midem yanıp bulanıyordu, saç uçlarım ıslaktı, hatırlıyordum bazı şeyleri, su kustuğumu, bana tutun diye söylenen jeno'yu. Deniz kokusunu bastıran sigara ve amber kokusunun birleşmiş halini. Lucas'ın kokusuydu bu. Burada olduğunu biliyordum, nefes alıp vermesi, bacağını sallayıp ayağını yere vurduğunda çıkan ses ona aitti. Elinde bir dergi vardı sanırsam, sayfaları hızlı hızlı çeviriyordu. Saçlarım yastığı ıslatmıştı, neden bilmiyorum ama mesanem fena şekilde dolu hissettiriyordu, tuvalete gitmem gerekiyordu ama gözlerimi açıp odanın içine bakamıyordum. Derin bir nefes sesi ile göz kapaklarımı daha çok birbirine bastırdım.

"Uyanık olduğunu biliyorum."

Doğrulmaya korktum, göz göze geldiğimizde ne yapacaktım? Kokuyordu tüm oda, içtiği sigaranın kokusunu bile tanırdım. Ben kalkmadan onun yaklaştığını hissettim. Ayağını yere sürterek yürümesi aklıma kazımıştı, her bir zerresi zihnimdeydi, her bir zerremi doldurmuştu varlığıyla. Duvara dönük uzandığım için sağ kolumu çekti yavaşça, gözlerimi açmak zorunda kalmam nefesimi kesti, doğruldum ve oturdum. Bakmaya korkuyordum, ne yapacaktım? Bir anlık kaldırdım başımı, ne yaptığına bakmak için. Kucağımda duran ellerime bakıyordu, ne vardı ellerimde? Ne dikkatini çekmişti ki? Sonra soğuk bir ürperti kapladı omuzlarımdan aşağıyı.

Bileklerim kumaşın altında değildi.

"Ben.. ben, üşüdüm." Yüzüme hala bakmazken çekmeceyi açtı ve iki yara bandı çıkardı. "Su kesikleri tahriş etmiş. Bunları yapıştırayım."

Yatağın üzerine oturmak yerine diz çöktü tam önümde. Bileklerimi kendine çekip kendime hakim olamayıp açtığım yaraları kapattı. Sana yakışıyor mu Wong Yukhei? Her seferinde yaralarımı kapatıp, yenilerini açmak? Doğru mu bu? Sessizlikle dolu odada bir şey demeliymişim gibi söylendim. "Bir şey demeyecek misin?"

"Ne diyebilirim ki? Açtığın bu kesikler, örtmeye çalıştığın başka bir acının iziyse eğer, sana sadece üzülüyorum."

O an vücudumdaki tüm su mümkünmüş gibi gözlerime hücum etti. Kendimde bu hakkı nasıl buldum bilmiyorum ama elim çoktan sol yanağını kavramıştı bile. Kendimi ağlamamak için sıkmak sadece boş bir çabaydı, baş parmağım hareket etti gözüne yakın bir yerde. Titrek bir nefesle ve acıyla buruşan yüzüm ile fısıldadım. "Ben seni nasıl unutacağım?"

İri gözleri ilk kez benimkilere değdi. "Mark seni ne kadar özlediğimi duymaktan bıktı."

Zaten öldürmüştük birbirimizi, acı çekerken ölüyorduk ve bir araya gelirsek tekrar ölecektik. Bu bir avdı, birbirimizi avlayıp duruyorduk ve en sonunda tükenen yine biz oluyorduk. "Burada söyleyeceğim hiçbir şey geçmişi geri getirmeyecek, Lucas. Sen dürüst birine layıksın, tüm yalanlarım ve kaçışlarım yine senin içindi bu bir bahane olama-"

"Mark da bunu söyleyip duruyor." Ayağa kalktı ve odanın içinde bir tur döndü. "Lanet olsun ben bilmiyorum yoldan geçen her kızın ya da erkeğin altıma yatmak istediğini? Bilmiyor muyum Renjun?" Ne yapacağımı bilmeden sakince ayağa kalktım, bir adım atmak bile korkuydu benim için. "Lucas-"

"Şu sikik ismi söyleyip durma. Anladın mı?" Hızlı adımlarla üzerime yürüdüğünde çakılmış gibi kaldım olduğum yerde. Tuttu önce kollarımı, sıkmasını geçtim, hızlıca sarsıyordu vücudumu. Birkaç dakika sonra, ellerini çektiğinde yere damlayan damlalar gördüm. Hata benimdi, yaptığımız tüm düzeni elimin tersiyle itmiştim ama önümde diz çöküp af dileyen, ağlayan Lucas'tı.

-

Renjun gururunu Lucas'tan çok severken, Lucas Renjun'i ayaklarına kapanacak kadar çok sevdi.

-

yüz-yıl olmuştu yuh

bu aradasormadınız ama hikayede lucas ve renjun nasıl diye düşündüğümde aklıma direkt bu iki fotoğraf geliyor

bu aradasormadınız ama hikayede lucas ve renjun nasıl diye düşündüğümde aklıma direkt bu iki fotoğraf geliyor

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
gün çiçekleri güne küstüğünde | lurenWhere stories live. Discover now