[5: Sabah Sorunları]

22.2K 2.4K 2.8K
                                    

Selamlar radiatalarim.

Bu sefer cok hizli geldim degil mi?

Nasilsiniz? Okulunuz nasil gidiyor? Sevgiliniz varsa araniz iyi mi? Yoksa eger yapmayın bekarlik sultanlik.

Benim okul ne alemde hic haberim yok hal hatir sormadim kendisine uzun zamandir...

Neden seviyorsunuz bu fici anlamiyorum hic cok daha iyi ficlerim var oysa ki (bknz: Still With You) 🙂

Neyse siz seviyorsaniz vardir 1 bildiginiz

İyi okumalar mavi renginin en guzelleri

Maviliyorum sizi

Miyav

Bacaklarımı birbirine bastırıp sakince durmaya çalışıyordum yorganımın altında. Üstümdeki pijamanın uzunluğundan yararlanarak iyice eteklerini aşağı çekerek kasıklarımı tamamen örtmüş, yan dönerek birşeylerin belli olmasına engel olmuştum. Sızlanmak istiyordum. Çok fena sızlanmak ve sürtünmek istiyordum ama kapımın önünde bana seslenen Jungkook, buna engel oluyordu.

Karnımda tarifsiz bir yanma vardı. İçin huylanıyor, nefeslerim kesikleşip duruyordu. Bu şekilde uyanmayalı birkaç gün oluyordu ve dün gece Jungkook'un yatağında uyumuş olmam bilinçaltıma pekte iyi gelmemişti anlaşılan. Çünkü her yanım kokusuyla sarmalanmışken bütün gece sızlanıp durmuştum. Şükürler olsun ki sabaha kadar odaya gelmemişti. Şimdi ise daha cuma günü gecesi yaşananların utancını atamamışken pazar sabahı annem onları kahvaltıya çağırmıştı.

Karşı karşıya olan evlerimizin en büyük sıkıntısı buydu. Aramızda sadece asfalt yol vardı ve o kadar sık görüşüyorduk ki ben birşeylerin utancını üstümden atamadan yenilerini yaşayıp duruyordum. Tıpkı şimdi olduğu gibiydi işler. Ondan kaçmak istiyor olsam bile sonunda yine dibimde buluyordum bedenini. Hülyalı hülyalı onu izlerken keşfediyordum kendimi. Grejuva ateşiydim sanki. Beni okyanusun ortasına atmışlardı ve ben su aldıkça sönmek yerine daha çok yanıyordum. Gittikçe harlanıyor, asla dur durak bilmeden küllerimi saçıyorum etrafa.

"Taehyung." Diye adımı seslenerek içeri giren Jungkook, düşüncelerimin tamamen dağılmasına sebep olurken korkuyla kapamıştım gözlerimi. Yeni uyanmış gibi yaparsam kurtulabilirdim.

Arkama oturmasını falan beklemiştim. Orada durup bana seslenmesini de beklemiştim ancak önüme doğru yürümesini,  karnımın önüne oturmasını beklememiştim. Midem, sertçe kasılırken ifadesiz kalmak çok zordu ancak yapabilirdim. Eli saçlarım arasına girmiş olsa bile uyuyor gibi yapmaya devam edebilirdim. Birazdan uyanacaktım, yeni uyanmış gibi yaparak ikna edecektim onu.

Jungkook, bütün planlarımı yıkmak ister gibi "Küçüğüm." diye mırıldandı kısık sesiyle. Sanki beni rahatsız etmekten korkuyor gibiydi. "Uyan hadi." Saçlarımı okşayan elleri beni öyle uyuşturuyordu ki, ağlayacaktım şimdi. Gerçekten mahvoluyordum. Sesinin tonuna bile bitiyor, ağlamak istiyordum. O ise beni öldürmek istermiş gibi davranıyordu. Belki de öldürmekti amacı. Nasıl inanmazdım ki bu sanıya?

Eğilip yanağımı okşadıktan sonra okşadığı yeri öpmesi yeterli bir kanıt olabilirdi. Ölüyordum işte. O bana dokundukça kendimi kaybediyordum, bir daha dönemeyeceğim bie labirentte nereye gittiğimi umursamadan koşuyordum. Ancak o durmuyordu. Burnunu öptüğü yere sürtüyor, eli yeniden saçlarımı okşamaya başlarken kokumu içine çekiyordu. "Taehyung." Diyordu boğuk sesiyle. Adım öyle çok yakışıyordu ki sesine tekrar tekrar söylemesi için yapardım her şeyi.

FANTASMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin