[12: Yanlışlar]

16K 1.8K 1.8K
                                    

Selamlar evet elf  olmayan gozlerinizin gordugu sey yb KLASDFNKASDHG

Bilgisayarim geri geldigi icin artik asiri hizli bolum yazabiliyorum ama bu demek degil ki 2 gunde 1 bolum atacagim.... ne yazik ki 1az mesgul 1 insanim ama denicez iste

bugun bolum boyunca sad edit audios dinledim icim karardi amk

cok sovmeyin almim ayagimin altina

hadi iyi okumalar

maviliyorum sizi 

siz de beni mavileyin

miyav

Hayatınız boyunca değişecek ve değişmeyecek bir çok şey vardı ancak bunların hangileri olduğunu bilemezdiniz. Çünkü sizin hiç değişmesin istediğiniz şeyler ile kalıcılığı sonsuz olanlar aynı değildi. Asla tahmin etmeyeceğiniz şeyler her an yaşanabilirdi sonuçta. evvelinde mükemmel giden ilişkiniz birden bire boka sarabilirdi. Kariyerinizin en yüksek noktasında olduğunuzu düşünürken birden yere çakılabilirdiniz de.

Buna ise insanlar kısaca kader diyordu ancak benim bakış açımla bakıldığında, bambaşka bir şeydi sanki. Öyle bir dengeydi ki, asla çok mutlu olmanıza izin vermiyor ancak ölü gibi yaşamanıza da müsaade etmiyordu. Sinir bozucu muydu? Öyleydi. Fakat hiçbirimizin elinden bir şey gelmiyordu değiştirmek için. Ne yapabilirdik ki?

Ne yapabilirdim ki?

Jungkook'un Rosè denen kadınla olan randevusunu iptal etmek için ne yapabilirdim ki?

Biliyordum, içten içe önce onu dinlemem gerektiğinin farkındaydım. Ama hiçbir açıklama o anda beni paramparça ettiğini değiştirmeyecekti. Bana yalan söylemiş olmasını kaldıramıyordu bir yanım ancak biliyordum, bir parçam her şeyin farkındaydı. Jungkook'un ilk yalanı olmadığını fısıldıyordu bana bilincimin arkasında kalan o şey. Çok karmaşıktı, hislerim birbirine girmişti. 

Belki de tek sorun ona olan sonsuz güvenimin sarsılmış olmasıydı. Belki de, umursadığım şey yalanıydı. Sonuçta, sevgili falan değildik ve altı üstü cinsel çekim yaşıyorduk. Onu bir kadınla buluştuğu için suçlayamazdım ya? 

Öyleyse, ne sikime bu kadar canımı yakıyordu başka birine güldüğünü görmüş olmak? Jungkook, her zaman başkalarına gülerdi. Çevresine karşı asla soğuk biri olmamıştı, aksine oldukça cana yakın ve çoğu kadına karşı flörtözdü. O bir yılan sinsiliğindeki sözleri herkesi hipnotize edebilirdi. Gülümsemesi, cennetten seçilmiş bir köşe gibiydi ve bunu gören tek kişi ben değildim. Bu cennedin tadına varan tek insan olmayı dileyemezdim ki, ondan mutluluğunu çalmak olurdu bu. 

Mideme giren bulantı, içimi kavururken kalp kırıklığı ile baş etmenin ne kadar zor olduğunu hayatımda ilk kez deneyimliyordum. Önümdeki oyuna odaklanamıyor, kaybedecek gibi olduğum her seferinde klavyeye daha sert basıyordum sanki işe yarayacak gibi.  Sinirliydim, en çokta kendime sinirliydim.  Ama sebebini bilmiyordum çünkü ilk kez yaşıyordum bu hisleri. Jungkook'un yüzünü bile görmek istemediğim ilk seferimdi. Yirmi yılımı deviriyordum bu dünyada ama bu yirmi yılın hiçbir gününün hiçbir saniyesinde ona karşı öfke hissetmemiştim. Jungkook, bazen beni üzerdi ama bunu bilerek yapmazdı ben sadece çok alıngan olduğum için alınırdım hareketlerine.

Fakat şimdi, ömrüm boyunca yanımda olmasını istediğim adamın suratını düşünmek bile göğsümün ortasında bir yeri sıkıştırıyordu. Canım yanıyordu. Gidip kollarının arasına girmek ve ağlamak istiyordum çünkü üzüldüğüm her seferinde bunu yapmıştım. Şimdi beni üzen o olduğunda, kime ağlayacağımı bile bilmeyecek kadar acizdim. 

FANTASMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin