Otuz dört

1.2K 127 166
                                    

Uzun süredir bölüm atmıyorum, ilham bebeklerim yanıma uğramayı unutuyorlar sanırım. Otuz dört bölüm başlığı altında kaç kelimeler yazdım ama hiç birisi içime sinmedi. Umarım bunu beğenirsiniz.

İyi okumalar

Felix

Gözlerimi açıp sinirle yataktan doğruldum. Beş dakikadır zil susmak bilmeden çalıyordu. Yataktan kalkıp üstüme aldığım sabahlığım ile çıplak adımlar ile kapıya ilerlemiştim. Sabahlığın kollarını giyip önümü bağlarken kapıyı açtım.

"Bu hal ne?! 1. Yılınızı kutlamaya gideceğiz ve sen hala uyuyor musun Felix?!" Jimin minik boyu ile çığırıken bütün sinirim gitmiş ve yerine sadece kahkaha bırakmıştı. Jimin gerçekten sinirlenince sadece komik oluyordu.

"Saat kaç?" Kucağından Lix'i alıp yanaklarına kocaman öpücükler bırakırken kapıyı kapatıp mutfağa geçtim. Jimin de peşimden gelirken buz dolabından bir elma alıp minik bir ısırık aldım.

"Saat 4, evet akşam dört. Hyunjin seni bir saat sonra alacak ve sen hala hazır değilsin?" Omuz silktim. Hyunjin'in eski halinden eser yoktu.

Gerçi sevmiyordum eski halini, yani bana sürekli bağırdığı zamanlardan bahsediyorum. Sevmiyordum ama, böyle de çok romantikti. Ben bile o kadar romantik değildim.

Her hafta dışarda yemek yiyorduk. Her ay bir sürpriz yapıyordu. Hah o sürpriz yaptığı gün Fransa'da evlenmiştik.

Tabi çocuklar ilk başta çok fazla trip atsada daha fazla dayanamamış hepsi kabullenmişti. Hyunjin her ne kadar bana karşı bir kedi gibi olsada, hala insanlara karşı çok mesafeliydi. Nerdeyse o olayların üzerinden 2 yıl geçse bile hala Jungkook'dan haz etmiyordu.

"Hu hu? Nereye daldın yine?" Jimin'in sesi ile elmamdan bir ısırık daha alıp Lix'i yere bıraktım. Yavaş adımlar ile Jimin'e gidip bacağına sarılmıştı.

"Biz Jungkook ile tatile çıkmak istiyoruz... o süre zarfında Lix ile ilgilenir misin bebeğim?" Jimin bana bu soruyu yönelttiğinde olduğum yerde huzursuzca kıpırdandım. "Bilmiyorum yani şey.. Hyunjin'e sorarım." "Ben çoktan sordum. O kabul etti bile."

"Peki, o zaman bakarım tabiki." Jimin bana sarılmış ve yanağımı öpmüştü. "Hadi seni hazırlayalım."
Beni kolumdan tutup üst kattaki odamıza sürüklemiş ve dolabımın önüne geçmişti.

Bir süre sonra elindeki kombin ile ban dönmüştü. Başımı sallayıp uzattığı kıyafetleri elime alıp yatağa bıraktım. Ardından banyoya ilerledim. "Akşam görüşürüz." "Teşekkürler hyung!" "Rica ederim bebeğim."

Jimin odadan çıktığında bende banyoya girip güzelce bir duş aldım. Havluya sarılıp odama girdim ve Jimin'in çıkardığı kıyafetleri üstüme yavaşça giyindim.

Makyaj masamın önüne geçip gözüme biraz far sürüp dudağıma kirazlı bir lip balm sürdüm. Saçlarımı düzeltip odadan çıktığım sırada dış kapının açılması ile merdivenlerden yavaşça indim.

Hyunjin elinde kırmızı bir gülle beklediğini görünce gülümseyip kucağına koşup atladım. Belimden kavrayıp kucağına yerleşmemi sağladı ve beni kapıya yasladı.

Alınlarımız birbirine değerken onu gördüğüm için hızlanan kalp atışım ile göğüsüm hızla inip kalkmaya başladı. Yıllar geçsede sanırım etkisi bitmeyecekti.

Angel ~Hyunlix~ ✓ Where stories live. Discover now