2: vkook. / zarif ponpon çocuk.

9.3K 192 147
                                    



***

"işte bu, bastır jungkook!"

jeon jungkook, üniversite futbol takımının gözdesi, 9 numaranın tek sahibi; nârâlar eşliğinde alacakları sayıya yaklaşırken, omuz attığı karşı takım oyuncusuna bir sırıtış bıraktı.

"daha güçlü olmalısın."

birkaç metre daha tek solukta bittiğinde ayakları ucundaki topu filelere göndermiş ve sahada çılgınca koşarken takım arkadaşlarının üzerine atlamasına izin vermişti. o sırada gözlerinin kilitlendiği tek nokta vardı.

sahanın kenarında tüm güzelliği ve zarafetiyle elindeki pankartı sallayıp ona gülümseyen beden.

kim taehyung. esmer bacaklarında baldırlarını yarılayan beyaz eteğiyle tanrıdan bir parça gibi orada, jungkook'u destekliyor; arkasında sıralanan kızların yapacağı tezahüratları düzenliyordu.

jungkook çoğu maçta sırf onun gözüne girebilmek için kendini zorluyor; ter döküyor ve karşılığını her zaman alıyordu.

bu esmer herif ona öyle anlar yaşatıyordu ki, o anları hiçbir şeye değişemiyordu.

o da taehyung'a gülümsediği zaman zarif erkek kıkırdamış neredeyse gözlerine dek uzanan pembe tutamlarını geriye atarak çocukla flört etmişti.

jungkook sırf bu hareket için bile o filelerle buluştururdu her pası. çok hoşuna gidiyordu, taehyung. tüm takımın arkasından konuşup durduğu o ponpon 'kız', jungkook'la ilgileniyordu.

maçın sonuna dek iki gol daha bahşetmişti 9 numaranın sahibi çocuk, takımına.

taehyung'un neşelenişiyle daha da gazlanmış ve antrenörün bile şoka girmesini sağlamıştı. artık takımın kaptanının ne denli gözde olduğu tescillenmişti bu maçla birlikte.

taehyung gururla gülümserken, jungkook sahada takımının omuzlarında soyunma odasına doğru ilerliyor; el sallayarak tribünlerin coşmasını sağlıyordu.

herkes, onun ne kadar sert ve yakışıklı bir erkek olduğunu düşünüyor; altında inlemek için delirenler oluyordu.

ama kızların gözdesi sert herif jeon jungkook, her zaman arkasından konuşulup nefret beslenen o cesur ponpon çocuğundu. taehyung'undu.

bunu bilmiyorlardı.

-

"iyiydin." dedi, taehyung.

uzun parmakları jungkook'un omuzlarında geziniyor, oraları ovarken çocuğun rahatlamasını sağlıyordu. jungkook başını geri atıp, yukarıdan onu izleyen çocuğun yüzünü süzüyor ve gülümsüyordu. "iyiydim."

soyunma odasında kimse kalmadığından emin olduğunda, taehyung hemen içeri sızmış; demir kapıyı, anahtarı okul görevlisiyle flört ederek çaldığı için, kilitleyebilmişti.

"rahat mıydı, maç?"

taehyung güzel bir benle süslü olan kalın dudaklarını jungkook'un ıslak alnına yaslayıp tebessüm etti sinsice.

"e-eh... biraz, zorlandım."

taehyung, kalçasını jungkook'un kucağına yerleştirip yanağını okşarken dudaklarını çocuğun şekilli dudaklarına sürterek mırıldandı. "dediğim şeyi yaptın mı?"

jungkook yutkundu. ardından başını onaylar gibi salladı. şu an taehyung'un kirazlı dudak parlatıcısı burnuna dolmuştu.

one shots like vodka shotsWhere stories live. Discover now