3. yoonseok. / biz arkadaş olamayız.

6.4K 109 79
                                    



***

''arkadaş? beni böyle mi tanıtıyorsun cidden?''
''ne dememi bekliyordun, yoongi?''
''siktir git, hoseok. bir sikin değilim.''

histerik bir gülüş atıp hoseok'un yüzüne baktı kısa olan.

''dur bir saniye, unutmuşum, sarhoşken siktiğin bir heriftim sadece.''

hoseok gergince yumruğunu sıkarken bir yandan etrafa bakıyordu. birkaç adım yaklaştı.

''yoongi, lütfen.''

''hadi ordan lan.''

yoongi, çıkışında tartıştıkları barın karanlıkta şölen oluşturan renkli ışıklarıyla yönünü bulmadan önce hoseok'un deri ceketini çekiştirip adamı göğsünden sertçe ittirmişti.

hoseok, yaklaşık sekiz yıldır arkadaşıydı. önce okul, sonra ev arkadaşı olmuşlardı. fakat ilişkileri, sarhoşluk araya girdiğinde oldukça farklı bir hâl alıyordu. iki genç erkek damarlarında dolaşan alkol ile birbirlerinin bedenlerinde ayılmaya çalışıyor; bundan belki de hiçbir şeyden almadıkları hazzı alıyorlardı.

fakat ayıldıklarında haz dolu geceler hiç yaşanmamış gibi yapıyorlar ve hakkında tek kelime etmiyorlardı.

yoongi, o gece bu durumdan ilk bahseden olmuştu.

mint yeşili tutamlarını koparırcasına çekiştirip yalpalayarak birlikte yaşadıkları apartman dairesinin yolunu tutarken ondan kaçışın olmadığını çok iyi biliyordu. hoseok her ânına yayılmıştı. gençliğini onunla harcamıştı. aynı şekilde yoongi de hoseok'un gençliğiydi. birlikte nezarete bile düşmüşlerdi. hayatları birbirlerine kenetliydi.

''yoongi. dur.''

hoseok, yoongi'nin arkasından ilerleyip ona tutunmuştu fakat yeşil saçlı olan kolunu hoseok'un elleri arasından kurtarıp orta parmağını göstermişti.

sonunda hoseok bir küfür savurup yoongi'nin saçlarına yapışmış ve herifin inleyerek yüzüne bakmasını sağlamıştı. tam şu anda ikisinin de aklında yatakta geçirdikleri zamanlarda hoseok'un bu hareketi ne kadar fazla yaptığı canlanmıştı. hoseok, kısa boylu olanın başını kendi kontrolüyle yüzünün en yakınına getirirken, yoongi'nin her zamanki parfüm kokusu burnuna dolmuştu. gözlerine sinirle bakıyordu, bir kediyi anımsatıyordu, hoseok'a.

uzun boylu olan, dudakları neredeyse birbirine değecek konumda mırılandı. tehditkâr ses tonu yoongi'nin yutkunmasını sağladı. ''bir adım daha atarsan seni şuracıkta sikerim, yoongi.''

böylelikle yoongi'nin sesi kesilmişti. gözlerindeki öfke yerini garip bir bakışa bırakırken, hoseok oralarda bir yerde kırılganlığı görebildi.

''üzgünüm. biliyorum.'' parmakları, yeşil tutamların arasında baskı yaptığı yerleri okşarken mırıldandı. ''kaçıp duruyorum.'' alınları birbirlerine yaslanırken hoseok gözlerini kapatmıştı.

''bir şeyleri berbat etmekten korkuyorum.''

''içimde zevkle gidip gelirken de bundan korkuyor muydun?'' diye cevapladı, yoongi. bir yanıt beklemeden devam etti. ''hayır, korkmadın. aramızdaki arkadaşlık bozulacak diye korkmadın hoseok, bana ilk dokunan sendin.''

hoseok başını iki yana sallarken sanki dünya durmuştu. orada sadece yoongi'nin dudakları arasından çıkan kelimelere kilitlenmişti. ''hiçbir sikten pişman değilim, yoongi.''

gözlerini aralayıp, yoongi'ninkilerle buluşturdu.

''tamamen ayığım ve seni hâlâ sikmek istiyorum. seni benim yapmak istiyorum.''

one shots like vodka shotsWhere stories live. Discover now