V. GERÇEĞE ADIM

785 122 71
                                    


~Styx-Boat on the River

Ve ben yüzümde ağlamaklı bir ifadeyle kararımı o an verdim.
Anneme geri dönecektim.

O gün, bana bunu söylemekle söylememek arasında kaldığını belirterek, aslında söylemeyi çok istediğini fakat beni üzmekten korktuğunu da söyleyerek, hayatımın seyridini değiştirecek itirafını yapmıştı annem. Yıllarca babam bildiğim adam, aslında babam değildi.
  O günü tüm ayrıntılarıyla hatırlayabiliyordum. Sanki ben, gerçekler yıllarca kendisinden gizlenmiş, olayın muhatabı kişi değildim de, gökyüzünden izleyen bir buluttum. Camlara çarpan bir rüzgardım. Oradan uçarken annemin itirafını duyan bir güvercindim fakat asla ben değildim.
Annemin dudaklarından itirafları peş peşe dökülürken şaşkınlık belirtisi vermekten çok uzaktım. Hatta o an öfkelenmemiştim bile. Küçük bir çocukken, dolabımın köşesine çizdiğim resmî düşündüm. Aklıma çocukluğumda giymeyi en çok sevdiğim sarı elbisem geldi. Bahçıvanımızın sol yanağındaki bıyığının sağ yanağındaki bıyığından neden daha uzun olduğunu düşündüm. Annem anlatıyordu, ben kaçıyordum.
Ve o gece büsbütün kaçtım.
Gecenin karanlığında kendimi taksiye attığımda ise, çocukluğumda babamdan, babam sandığım adamdan yediğim tokatları yeniden yiyormuşum gibi hissetmiştim. Defalarca ve defalarca... Kalbimin en derinlerinde.
Babalar kızlarını çok severlerdi. Babam beni neden sevmiyor anne, diye sorarak büyümüştüm. Annem gözlerini kaçırırdı, elbette seviyor derdi, asla inanmadım. Eh, diye düşündüm o gece. En azından beni sevmemesinin sebebi babam olmamasıymış.
Kaçarak yaşamaya alıştığımı fark ettim. Ben, çocukluğumdan beri o koca evin içinde oradan oraya kaçarak büyümüştüm zaten. Babamın beni dövmek için ürettiği bahane Makinesi vardı sanki dostlarım ve her gün içinden bir bahane seçip, beni dövüyordu.
Annem yıllarca bütün bu işkencelere izin vermesi yetmiyormuş gibi, yirmi bir yaşıma gelmişken karşıma oturup babamın aslında başka biri olduğunu söylemişti. O adamın babam olmamasına inanabilirdim, evet fakat bundan sonra hiçbir doğruya inanamayacak kadar hayata güvenimi kaybetmiştim. Anneme güvenmemek bir yana, ben artık hayatım boyunca kimseye güvenemeyecekmişim gibi hissediyordum.
Annemi asla affetmeyecektim.

"Seyfi vardı hani, sınıfa girince popo gibi kokuyordu ortalık..." Gözlerim şaşkınlıkla Çağlar' döndü. "Heh, evlenmiş işte o geçen sene."

"Kimle evlenmiş?" diye sordu Gurur.

"Tanıdıkla değil abi. Bir keresinde derste poposunu kaşırken yakalamıştım ben onu." Çağlar'ın sözleri üzerine Papaz'ın gırtlağından bir kahkaha koptu.

"Ayy! Ben tokalaşmıştım onunla bir keresinde." dedi Nil öğürerek. "Neden o zaman söylemedin bunu Çağlar salağı?"

"Sana gıcık kapıyordum çünkü."

Ve Gurur gülerek lafa girdi, "Sen bu Seyfi'yi bir ara Nil'e ayarlamaya çalışmıştın değil mi?"

Ve Papaz yeniden gırtlağından kahkaha savurdu dostlarım. Eğer Papaz gözlerimin önünde oturuyor olmasaydı, seslerin can çekişen bir ayıdan çıktığını sanacaktım.

Nil, suratını buruşturarak yanında oturan Çağlar'a kötü kötü bakmaya başladı. "Senden nefret ediyorum Çağlar."

"Bilmukabele efendim." diye cevap verdi Çağlar yüzünde bir sırıtışla.

"Bir de öğretmen hanım vardı. O neler yapıyor acaba şimdi?" Papaz'ın sözleri üzerine Çağlar ve Nil ona imalı bakışlar atmaya başlamışlardı.

"Papazcığım, hani şu ilk aşkın olan öğretmen hanımı mı soruyorsun?" Diye sordu Çağlar gülerek.

"Ne aşkı canım! Hala ergenler gibisin Çağlar." Papaz çocuk azarlar gibi bir tavırla, "İyi biriydi, yardımları dokunmuştu hani. O sebepten yani..." diye açıklama yapmaya çalıştı.

KANUNSUZWhere stories live. Discover now