19. "Ece"

1.1K 64 2
                                    

Elimdeki çikolatalı süt dolu cam şişeyi masaya bıraktım. "Bence ayağına sert bir biçimde vurulduğunda, geri gitmek yerine sağa veya sola çekilmelisin."

Baran kaşlarını havaya kaldırdı. "O zaman da belime tekme yerim?"

Başımı iki yana salladım. "Seninle kavga eden kişileri tart önce. Eğer senin kadar iyi dövüşüyorlarsa kendini kolla. Yok eğer kötülerse de bu ihtimali düşünme bile. Seni alt edebileceğini düşünüyorsan da..." Deyip, uzattım. Gerçi bana, birazdan söyleyeceğim şey için sinirle bakacaktı. "Hiçbir karşılık vermeden bana gel."

Göz devirdi. Beklediğim gibi sinirli değildi ama huysuzdu.

"Siz gerçekten bunları mı konuşursunuz, hep?"

Yanımızda memnuniyetsizce bizi dinleyen Karan'a Baran cevap verdi, büyük alaycı tavrıyla. "Genellikle. Beğenemedin mi, soylu prens?"

Okulun yemekhanesinde, masada oturmuş, yemek yerken bir yandan da bugünkü eğitimle alakalı konuşuyorduk. Bir haftadan fazladır Karan da bizimle beraberdi. Açıkçası Baran'dan da vahimdi durumu. Neyse ki büyük oranda düzelmişti. En azından yerde durup benim onu bir güzel benzetmemi beklemiyordu.

İkinci gün, onun bizi ciddiye almadığını fark edip daha sert davranmıştım ve belki biraz da yüze çalışmıştım. Tabii ki Haldun Bey eve yüzü dağılmış olarak gelen Karan'dan memnun olmamıştı. Bunun için de babamdan sıkı bir azar yesem de kendimi kanıtlamış ve Karan'ın beni, yaptığımız işi ciddiye almadığını söyleyerek ceza verdiğimi anlatmıştım. Benim gibi bir dürüstlük abidesine yalan yakışmazdı.

Bugün çarşambaydı. Bir haftadan fazladır çalışsak da neredeyse Baran ile aynı seviyedeydi. Aslında Baran'ı sadece zorluyordu. Bazen yumruk atabilse de çoğunlukla darbelere karşı kendini koruyordu. Daha fazlasını şimdilik beklemiyordum ama Baran, ilk hafta dayak yiyordu hep. Hatta ben mi yanlış yapıyorum diye düşünmüştüm.

"Hayır, pek sayılmaz. Şaşırdım sadece." Baran'ın alayla kurduğu cümleye karşı gayet ciddi ve samimi duruyordu. Umursamayıp çikolatalı sütümü içmeye devam ettim. Annem, bilmediğim bir yerden köy sütü getirip özel olarak getirttiği çikolataları parçalayarak yapardı bu çikolatalı sütü. Tadı efsane olurdu.

Yemeğinden son lokmasını alıp tabldot tabağı çöpe atmak için ayağa kalkan Baran'a baktım. Karan'ın cümlesine bir şey dememişti. Ben ve Karan önceden bitirdiğimiz için öylece duruyorduk. Aslında Baran'la beraber yerdik ama Karan birden bire gelmiş, bizimle yemek istediğini söylemişti. Açıkçası diğerlerinin buraya olan bakışları rahatsız edici olsa da ben fazla umursamaz, Baran da bundan haz duyan biriydi. Ben bir şey demeden Baran kabul etmişti zaten.

Cam şişeyi dudaklarıma yaklaştırırken duyduğum ses ile başımı ona çevirdim. "Tadı o kadar güzel mi? İştahla içiyorsun."

Başımı yavaşça salladım. "Annem yapar. Çikolata ve süt, köyden."

Gülümsedi. "Afiyet olsun."

Bir-iki saniye daha ona bakıp elimdeki şişeyi uzattım. Zaten çok büyük değildi. Yarım litreden fazlaydı ama bir litre de sayılmazdı. Ben de yarısı kadarını içmiştim. Bana bakıp sonra şişeye döndü. "Teşekkür ederim. Nasıl içtiğini gördüm."

Göz devirdim. "Biri yer biri bakar; kıyamet ondan kopar, derler bilmez misin?"

Ciddi miyim diye gözlerimin içine baktıktan sonra güldü. "Peki."

Ağır hareketlerle şişeyi aldığında, Baran'a kısa bir bakış atıp yine Karan'a döndüm. Tanımadığım bir kızla konuşuyordu ve nedense eskisi gibi durumdan rahatsız değildim. Bunu düşünmemeye çalışarak dikkatle Karan'ı izlemeye devam ettim.

ÜSTEĞMENİN KIZIWhere stories live. Discover now