51. "Kaçırılma"

500 51 27
                                    

"Seni özledim."

Göz devirip telefonu kulağımdan çektikten sonra kulaklıklarımı taktım. "Bir saat oldu gideli."

Hattın öteki ucunda bir iç çekiş sesi yükseldiğinde, ben de otobüs durağına yürümüştüm. Bugün pek bir halsiz olduğum için yürümek istememiştim.

"Okuldan sonra bana gelir misin?"

İç çekip durakta beklerken cevap verdim. "Bilemiyorum. Babam ani bir iş çıkarmazsa gelebilirim."

"Biliyorsun, en fazla yarım saat uzaklıktayım."

Uzaktan gelen otobüsün bekledim, gelen herhangi bir araç olmadığını fark edince başımı eğip ayakkabılarımla oynadım. "Sen neden okula gitmiyorsun?"

"İstediğim üniversiteye gidebiliyorum zaten."

"Zengin bebesi."

Birden kahkaha attığında ben de gülümsemiştim. Dışardan bakan biri boş boş gülümsüyor diyebilirdi ancak Karan'ın gülüşünü duymak midemde aslanları savaştırıyordu. Bu tasviri ona söylesem bana daha çok gülecekti. Bir an durup sırf gülüşü için söylemeyi düşünsem de, sonrasında kesinlikle bana hatırlatıp utanmamı sağlayacaktı.

"Ankaralı olduğunu bilmiyordum." Dedi, gülüşü sesinin boğuk çıkmasını sağlarken.

Gülümseyerek ayakkabımın ucundaki çakıl taşlarıyla oynadım. "Sana bunu demem için illa şehir mi değiştirmeliyim?"

"Sanırım kötü espri alarmım çalıyor."

"Sanırım bu şaka için çalıyor."

Güldü. Yine. Aslanlar...

"Pekâlâ ikimiz de beceriksiziz."

İç çekip başımı kaldırdım. "Birazdan babam arayacak. İzin almaya çalışacağım."

"Eksen olmuyor mu? Direkt gel işte."

"Bakıyorum da kötü çocuk havalarındasın?"

"Bakıyorum da hiç de o masum kızlar gibi değilsin?"

"Bu sefer kızımız pek masum değil."

Tekrar güldüğünde, bu sefer arkada birkaç bardak sesi geliyordu. Sanırım kendine içecek bir şeyler hazırlıyordu. Yarasın paşama.

Sanırım babaannem düşüncelerimi ele geçirdi. 

"Bugün haklılıkta zirvedesin. Daha önce yirmi kızı haşat eden bir masum duymadım."

"Duydukların ne alemde?"

"Biliyor musun? Bu benim için tehlikeli bir konuşmaya dönüyor."

Gülerek başımı iki yana salladım. "Fark ettim. Babam arıyor, sonra konuşalım mı?"

"Öptüm o zaman, görüşürüz"

"Görüşürüz."

"Umay." Dedi, uzatarak. Göz devirdim. Yine de tatlı olduğu büyük bir gerçekti. "Tamam ben de öptüm."

"Hadi ara babanı, sen iyice kötü kız-"

Suratına kapatılan telefon ile şaşkın olduğuna emindim ama kimin umurunda?

Hemen aramalara girip meşgule düşen aramayı tekrarladığımda, telefon birkaç kez çaldı. Hemen ardından "Umay," demişti, babam. "Benim, Karan'la konuşuyordum."

"Biliyorum, her neyse." İç çekip nasıl bildiğini düşünmeden söyleyeceklerine verdim aklımı. "Bugün şehir dışındaki askeriyeye gelmen gerekiyor."

ÜSTEĞMENİN KIZIWhere stories live. Discover now