Hurt

570 54 104
                                    

-Flashback-

"Buraya bak George."
Clay yerdeki parlak kırmızı çiçeğe ellerini uzattı. Bunu sepete koyarsa sepetteki en gözde çiçek olacağından emindi. George arkasına hafifçe dönerek Clay'in ifadesine baktı. Ona bakarken sahip olduğu heyecanı bu çiçeğe de veriyordu.
"Senin kadar güzel bir çiçek bu."

George sepetini yavaşça yere bırakarak Clay'e doğru ilerledi. Kollarını ona sararak kafasını omzuna koydu. Vücutlarını birleştirmek istercesine ona yaklaştı.
"Senin biriciğin hala benim. Değil mi?"

Clay kafasını yana döndürerek George'a bakmaya çalıştı. Çocuğun yanağına minik bir öpücük bırakarak ona bakmasını sağladı.
"Evet öylesin." Ellerini George'un kollarına koyarak gülümsedi. George bu gülümsemede kaybolmak isteyerek alnını Clay'in alnına yaslayıp gözlerini kapattı.

"Bu çiçek bizim gibi güzel." George hissettiği yorgunlukla gözlerini açtı. Clay'e hissettikleri üzerinde tatlı bir yorgunluk bırakıyordu. Hareketli bir günün ardından gelen yorgunluk gibi. Sevgisinin yorgunluğu Clay gidince geliyordu. Kollarını yavaşça çocuktan ayırarak elini tuttu.
"Hadi onu alalım"

Clay heyecanla çiçeği koparttı. George'un göstermesiyle sepetin ortasına yerleştirdi. Sarı çiçeklerin ortasında parlayan koyu kırmızı çiçeği gözlerini kapattıklarında bile görebiliyorlardı. Kırmızı çiçeğin hayali onlar için birbirlerine çıkan bir yoldu.

"Hadi gidelim" George tutması için elini Clay'e uzattı ama çocuğun gözleri arkasında bir yere bakıyordu. Gözlerine endişeyle birlikte gelen minik yaşlar ile George'a baktığı yeri işaret etti. George gördüğü iki adamla Clay'in elini tutarak bahçeye girdikleri çitin önüne geldi. Bahçeye gizlice girmiş olmalarının sorun yaratabileceğini biliyordu. O yüzden olabildiğince hızlı bir şekilde buradan gitmek istiyordu. Eğer yakalanırlarsa Clay'in annesine haber verilebilirdi. Ve George, Clay'in annesi yüzünden rüyasıyla görüşememek istemiyordu.
"Hızlıca gitmeliyiz"
Clay kafasını sallayarak ayağını ilk boşluğa koydu. George adamları kontrol ederek Clay'in geçmesini bekliyordu. Clay uzun çitin en üstüne ulaştığında arkasına dönerek adamları kontrol etmek istedi. Panikle kafasını hızlıca çevirdi ve dengesini kaybetti. Yere düşerken attığı çığlık adamların onları farketmesini sağladı. George ise kanla kaplı yere bakakalmıştı. Hiçbir şey umrunda değildi. Farkedilebilirlerdi ama rüyasına zarar gelmiş olmasını kabullenemezdi. Çiti hızlıca geçerek Clay'in alnından gelen kana baktı. İçinde yanan korkunun ateşiyle adamların hızlıca gelmesini diledi. Göz yaşları içinde yanan ateşi dindirmek istercesine yanaklarından aktı.

×

"Böyle bir sorumsuzluğu nasıl yapabilirsin!"
Clay'in annesinin bağırışları uzun zamandır devam ediyordu. Zihni zaten bu kadar karışıkken annesinin bağırması ruhuna başka bıçak izleri atıyordu. Tüm renkleri iç içe geçmişti. Sadece onu görmek ve iyi olduğuna emin olmak istiyordu.
"Yüzüme bak! Ben sana güvenerek oğlumla oynamana izin veriyorum. Sense oğlumu yabancıların bahçesine izin almadan sokuyorsun. Üstüne üstlük kaçarken yaralanmasına sebep oluyorsun."
George yorgun hissediyordu. Duygularının ardından gelen o yorgunluk yine onu ziyaret etmişti. Ama bu sevgisinin ardından gelen kadar tatlı değildi.

"Clay'i görebilir miyim?"
George yerdeki bakışlarını kadına ulaştırdı. Gözlerinden yorulmuş olduğunu anlamasını istiyordu. Niyetinin böyle bir şey olmadığını da. Ama kadının öfkesi ve çocuğuna zarar geldiği düşüncesi onun mantığına giden yolunu kapatan bir ağaçtı. Çocuk olduklarını düşünerek normal karşılayamıyordu.

"Hayır! Bir daha asla. Bu arkadaşlık devam etmeyecek." Kadın, George'u ilk gördüğü zamanı düşündü. Çocuğuna bakışlarının saf sevgi içerdiğini anlamıştı. Arkadaşlıklarının en iyisi olacağını hissetmişti. Ama şimdi, çocuğuna zarar gelmişken buna izin veremeyeceğini düşünüyordu.

George'un kalbi, son olduğunu bilecek şekilde hızlanmıştı. Kadın arkasını dönerek odayı terketti.

×

Arada konuyu sadece ben biliyormuşum gibi geliyor. Sanki kendim çalıp kendim oynuyorum ama eğleniyorum-
Umarım anlaşılıyordur ne yapmak istediğim.

İyi geceler bölümü olsun bu.

Bir de kendime not olsun
Bir daha tüm bölümleri yaz öyle yayımla kitabı :'3 sonra bölümleri atarken araya yazma süresi giriyor.

Tomorrow | DreamNotFoundHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin