Last for the First

427 42 65
                                    

Clay sevdiğine ulaşabilmek için elinden geldiğince hızlı koştu. Onu bulacak ve acısına son verecekti. Vazgeçmeyerek ona ulaşacaktı. Ruhuna dokunacaktı.

×

George asla duymadığı, ama hayalinin bile içini yaktığı melodisiyle baş başa kalmış hissediyordu. Melodisinin hayali onun için en derin acıları ifade ediyordu. Bu duyabildiği bir melodi değildi. Bu melodiyi hissederek anlıyordu. Her bir nota hislerinin farklı halleriydi. Melodinin ritmi hislerinin yoğunluğuna göre değişiyordu. Hissettiği hüznün sanatsal bir biçimiydi melodisi. Kırmızı çiçeğinin getirdiği melodi. Hoş hissettiren bir hüzün. Çevreni sararak seni güçlü hissettiren bir acı. En yıkılmış anında gelen rüzgarla dans etme hissi.

"İyi akşamlar George."
George hafifçe gülümseyerek kafasını salladı. Bu giden çocuğa verdiği sessiz bir cevaptı. Sınıfta yalnız kalmanın verdiği sakinlik ile yavaşça camlara doğru ilerledi. Hissettiği tatlı hüzne rüzgarın eşlik etmesini istiyordu. Asla duyamadığı hüzün dolu şarkısına eşlik etmeliydi. Boyayla dolu rafları duygularını barındıran bedenine benzeterek siyah boyayı aldı. İçindeki yoğun, kötü duyguları atabileceğini düşündü. Sadece boyayı hissetmek istercesine fırçasını hareket ettiriyordu. Bedeni tatlı bir hafiflik yaşıyordu. Hissettiği şiirsel bir çöküştü.

"George."
George arkasından sarılan beden ile duraksadı. Duyduğu ses, hissettiği hafif hüznün üstüne elleriyle bastırarak George'u ezdi. George, Clay'in kolları arasında yalnız hissetti. Karnı kasıldı. Bu konuşmayı yapmaktansa kaçmak istedi. Derin bir nefes alarak kendini sakinleştirmek istedi. Ama hislerinin ve Clay'in ruhunun ruhunu sıkıştırdığını hissediyordu. Bu boş sınıfta kalabalık hissediyordu.

"Clay bırak beni."
George içinde titreyen ateşi saklamak için sesini yükseltti. Ateşi bedenini yaktı. Hissettiği sinir gözlerine hüznün çiçeklerini getirdi.

"Lütfen. Sana ihtiyacım var. Beni dinle."
Clay'in sesinin kırgınlığı kalbinin derininden geliyordu. Kalbinden çıkan hüzne bedeni dayanamayacak durumdaydı. Kendini yere bırakmak istiyordu. Hareket etmemek ve George'u bırakmamak. Kabul etseydi her zaman elini tutabilecekken eline uzanabilecek gücü kendinde bulamıyordu. Ayakta durmak için George'un bedenine sarılması gerekiyordu. George'un karnındaki ellerini sıkılaştırdı.
"Yapamayacak gibi hissetsem bile yapacağım. Lütfen, ben-"
Clay düşen göz yaşlarının sevdiğinin vücudunda minik çiçekler oluşturduğunu düşündü. Mavinin her tonunda acı çiçekleri. Kalbine sevgisini iletecek olan minik haberciler. Clay'in hıçkırıkları George'u daha fazla yakıyordu. Öfkesini dindirmesi için Clay'e şansını veriyordu. Kalbini tekrar kazanmasını istiyordu. İçten içe başarmasını istiyordu. Kalbinin nefretini silebileceğine inanıyordu.
"Ben sadece, seni seviyorum. Lütfen beni dinle." George, Clay'in her göz yaşının kalbine ulaştığını hissetti. Yavaşça söndürüyordu nefretini. Tenini yakan ateş ile savaşıyordu acı çiçekleri. Clay sakinleşmek için derin bir nefes verdi. Hıçkırıklarını düzen altına alamamış olsa da George'u kaybetmeden önce ona ulaşmalıydı.
"Seni asla unutmadım. Sadece yaptığımdan dolayı beni istemeyeceğinden korktum."
George hızlıca arkasını döndü. Clay'i duvara doğru ittirerek dudaklarını dudaklarına bastırdı. Acısını dindirmek istercesine, acısını hissettirmek istercesine derince öptü.

"Seni nasıl istemeyeceğimi düşünürsün!"
George'un sesiyle kendine gelen Clay ani bir şekilde ellerini George'a sararak destek almak istedi.

"Beni ya da hislerimizi unutmuş olabileceğini düşündüm. Böyle bir ihtimal vardı."
Clay acı dolu gülümsemesini George'un gözlerine hediye etti. George alnını Clay'in alnına yasladı. Onu anlayabiliyordu.

"Sana bunları düşünerek kendini üzdüğün için kızıyorum. Seni anlayabiliyorum ama bu düşünmesi en acılı olan ihtimaldi. Beni ne kadar yaralamış olduğunu hatırlayınca bile korkuyorum."
George ruhunu daha fazla yormak istemeyerek kabullendi. Dudaklarını buluşturdu. Zaten uzak kalmaya dayanamıyordu. Dayanmak da istemiyordu. Zamanla kalplerini birlikte iyileştirirlerdi. O zaman yapamasalar da şimdi ellerini tutarlardı. Kalplerini birleştirirlerdi.
"Bana bunların detayını anlatmana ihtiyacım var. Şimdilik sadece şunu bil."
George belindeki elleri çözerek Clay'in ellerini tuttu.
"Kaybettiğimiz zamanı telafi edebiliriz. Ben seni istiyorum Clay. Yanımda olursan hislerimin üstesinden gelebilirim."
Kafasını Clay'in göğsüne yaslayarak onun ruhuna tutunmayı kabul etti. George'un hissettiği kırıkları yok etmek istercesine saçlarını öptü Clay. Başına başını yaslanarak gözlerini kapattı. Ruhlarının birlikteliğiyle sevgilisinin her şeyi olmayı kabul etti. Yanında duracaktı. Kırmızı parlak çiçeklerini birlikte sulayacaklardı.

×

Evet-
Bu galiba finaldi :')

Tomorrow | DreamNotFoundWhere stories live. Discover now