otuz bir : karne günü

6.8K 336 126
                                    

Yazarın Anlatımıyla

Genç kadın huzursuz uykusundan nefes nefese bir şekilde uyandı ve sırtını, yatak başlığına yasladı. Derin nefesler alarak etrafına bakınca dün akşam yaşadığı olaylar bir bir gözlerinin önüne geldi. Atlas'la ettikleri küçük kavga ikisini de çok üzmüştü, onu çok kırdığını biliyordu ve bu yüzden de ona kendini affettirmek istiyordu.

Atlas'ın şu anda evinde, salonunda uyuduğu aklına gelince gülümseyerek yataktan kalktı ve sol ayağının üstüne basmamaya çabalayarak odasından çıktı. Koridorda yürürken onun gitmiş olma ihtimalini düşündü ancak genç adamın kendisini böyle bir durumda yalnız bırakmayacağını bildiği için bu düşünceyi aklından attı. Salon kapısının önüne gelince derin bir nefes aldı ve aralı kapıyı ittirerek tamamen açtı. O sırada da koltuğun üstünde uyuyan genç adamı gördü. Birkaç saniye omzunu kapıya yaslayarak onu izledi, sonra içeri girmeye karar verdi.

Küçük ve sessiz adımlarla genç adama yaklaştı. Üstündeki ince battaniye beline kadar açılmış ve çıplak göğsünü göz önüne sermişti. Uyurken rahat edemediğinden olsa gerek gömleğinin düğmelerini açmış, kemerini de çıkarıp sehpanın üstüne koymuştu.

Genç kadın, koltuğa oldukça yakın olan sehpanın üzerine oturdu ve Atlas'a daha yakından bakmaya başladı. Onu uyandırmamak için sessizce nefes alıp veriyordu.

Bir süre gözlerini, onun yüzünde gezdirdi ama sonra bakışlarının, genç adamın çıplak göğsüne kaydığını fark etmesiyle yutkundu. Zorlukla gözlerini oradan ayırıp tekrar yüzüne çevirdi ve onun kapalı olan gözlerine, dümdüz burnuna, dolgun dudaklarına bakmaya başladı. Onu seyrederken dakikalar önce gördüğü ve uyanmasına sebep olan kâbus zihninde canlandı. Gördüğü kötü rüyada Atlas ile hatırlamadığı bir sebepten ötürü kavga ediyorlardı.

"Olmuyor Gece! Yapamıyoruz! Biz birbirimize uygun değiliz!" dedi genç adam kollarını iki yana açarak. "Bu şekilde birbirimize zarar vermekten başka bir şey yapmıyoruz!"

"Hayır! Atlas, lütfen öyle söyleme!" dedi genç kadın gözlerinden süzülen yaşlarla. "Sen bana çok iyi geliyorsun. B-beni mutlu ediyorsun."

"Ama sen beni mutlu edemiyorsun Gece." deyip bir kez daha tekrar etti Atlas. "Biz birbirimize uygun değiliz!"

Kafasını iki yana salladı ve güzel şeyler hayal etmeye çalıştı. Atlas'a kendisini affettirmek için neler yapabileceğini düşünürken önce güzel bir kahvaltı sofrası hazırlamaya karar verdi. Oturduğu sehpanın üzerinden kalkıp Atlas'ın üstüne doğru eğildi ve dudaklarını, onun alnına bastırıp sıcak bir öpücük bıraktı. Geldiği gibi yavaş ve sessiz adımlarla odadan ayrılıp banyoya gitti. Gözlerini aralayıp arkasından kendisine bakan genç adamı görmedi.

Tuvalet ihtiyacını giderip ellerini ve yüzünü yıkadı. Üstünü değiştirmeye gerek duymayın mutfağa ilerledi. Duvardaki saate baktığında 9'a gelmek üzere olduğunu gördü. Tahminlerine göre Atlas yarım saat içinde uyanacaktı, bu yüzden elini çabuk tutması gerekiyordu.

Kahvaltılıkları buzdolabından çıkarıp masaya yerleştirirken patates kızartmaya ve krep yapmaya karar verdi. Kahvaltılıkları masaya koymasının ardından tabak, bardak ve çatalları da hazırlayıp sofrayı kurdu. Çay demlemek için demliğin altına bir miktar su doldurdu ve çaydanlığı ocağa bırakıp altını açtı. Beş tane orta boy patates seçip soydu, sonra da ince ince doğradı. Patatesleri, altını önceden açtığı içi yağ dolu tavaya boşaltıp krep harcını hazırladı. Krep sıcak yendiği zaman daha güzel olduğu için biraz beklemeye karar verdi. Atlas derin bir uykudaydı ve onu hemen uyandırmak istemiyordu, dün çok yorulmuştu çünkü.

GÖRÜŞME USULÜ EVLİLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin