10!

24.1K 1K 1.2K
                                    

Keyifli okumalar.

21 Şubattan bu yana yb atmamışım üzgünüm :(

Yol boyunca, içimdeki aletin verdiği rahatsızlığı saymazsak, rahattım. Jungkook, tek kelime etmeden arabayı kullanıyordu. Bu benim işime geliyordu açıkçası... Çünkü sorduğu sorulara bazen verecek yanıt bulamıyor gibiydim.

Cevabı verecek olsam bile, kelimeler dudaklarımdan çıkmıyordu işte.

Arabadan inerek, ceketime sarıldım. Hava soğuktu ve nefesimi her dışarı üflediğimde dumanlar çıkıyordu. Jungkook arabayı park ettiğinde, seri ve büyük adımları ile hızla yanıma varmıştı. Başıyla yaptığı hareket ile peşinden ilerlemeye başladım.

Arabadan inerken elime tutuşturduğu dosyaları sıkıca kavrayarak, peşinden ilerledim. Şirketini kurtarabilecek miydi?

Bir şekilde kurtarabileceğine emindim fakat, karşı taraf ya anlaşmaya varmaz ise ve bunun hıncını benden çıkarırsa ne yapacağım? Lüks restoranta girdiğimizde, önümüzdeki çalışan kadın Jungkook'un rezerve ettirdiği masayı göstererek, ufak bir baş selamı vermişti. Aynı şekilde başımı eğerek selam verip, Jungkook'u takip ettim.

"Bizden önce gelmişler." Jungkook'un fısıltısı ile bakışlarını takip ederek, baktığı yöne döndüm. Karşımızdaki genç adam mı Jungkook'un şirketini batırmıştı yani? Adımlarımız masanın olduğu yerde durunca, eğileceğim esnada Jungkook kolumu tutarak bu hareketimi engellemiş oldu. Meraklı bakışlarım ona dönerken, masadaki beden ayaklanmış ve tam Jungkook'un önünde durmuştu.

"Selam, eski dostum!" Jungkook'u kolları ile çevreleyip, kendisine çektiğinde merakla iki bedene bakıyordum. "Görüşmeyeli ne kadar da değişmişsin sen! Gerçi, televizyonlar da seni hep gözüyoruz milyarder Jeon Jungkook." Sesinde ki vurgulama ve ima ile Jungkook'un kasılan çenesini fark etmiştim.

"Oturmaya ne dersin Eun Woo?"

Eli ile biraz önce kalktığı sandalyeyi işaret ettiğinde, Eun Woo dediği adam güzel gülümsemesi ile yerine geçti. Jungkook karşımıza bende, Eun Woo dediği adamın yanına oturmuştum. Sorgulamayın çünkü sandalye oradaydı ve Jungkook'un yanında sandalye yoktu.

Jungkook'un keskin bakışları bana odaklandığında bakışlarımı kaçırarak elimdeki dosyayı masaya bıraktım. Tanrı'm, umarım bu işin sonunda gafil avlanan taraf ben olmam...

Jungkook'un kasılan çenesi ve keskin bakışları ne kadar sinirli olduğunu anlamam için tek bir nedendi. Onun aksine yanımdaki beden gülümseyerek Jungkook'a bakıyordu. "Şirkette işler nasıl Jungkook? İyi mi? Ah, üzgünüm!" Ani çıkışı ile bakışlarımı yanımdaki bedene odakladım. "Ortada bir şirket kalmamıştı değil mi?"

Tek eli ile dudaklarını kapatarak, ufak bir şekilde kıkırdamıştı. Tanrı aşkına, bu adam ne halt yapıyordu?(!)

"Yaptığın iş ile gurur duyuyor olmalısın. Kendi başarın ile değil de, resmen çalarak bu noktaya geldin." Jungkook meydan okurcasına sırıtarak konuştuğunda, ikilinin arasındaki gerginliği hissetmemek mümkün değildi. "Bay Park."

Jungkook'un bana yönelik konuşması ile bakışlarımı ona çevirdim. Bana nazaran onun bakışları tam karşısında oturan bedendeydi. "Efendim?"

"Dosyayı Eun Woo'ya ver." Onaylayan mırıltılar çıkarttığımda, önümdeki dosyayı saçma bir gerginlik ile yanımdaki bedenin önüne koydum. "Hemen iş mi konuşacağız Jungkook-ah? Nerede kaldı dostluğumuz?"

"Eski dostluğumuzdan mı bahsediyorsun? Hah, öyle bir şey kalmadı. Şimdi işimize dönelim." Eun Woo onaylamazca başını iki yana sallarken, tek elini çenesinin altına yaslayarak bakışlarını bana çevirdi. "Merhaba, ben Cha Eun Woo. Sen?"

My Sexy Sex Partner! JīkookWhere stories live. Discover now